Aydın Ticaret Borsası tarafından hazırlanıp TBMM"ye gönderilen "Hayvancılık Sektörünün Sorunları" ile ilgili dosya TBMM"de dikkate alındı. Yapılan bu çalışmanın ardından Aydın Ticaret Borsası"nı ziyaret eden MHP Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, özverili çalışmalarından dolayı Aydın Ticaret Borsası yönetimine teşekkür ederek, konuyla ilgili bir çalışma grubu oluşturulacağını söyledi.
MHP Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu"nun ziyaretinde Meclis Başkanı Aydın Akyüzlü, Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Bosnalı, Meclis Başkan Yardımcısı Abdülkadir Yıldız, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Fevzi Çondur ve Meclis üyelerinden Önder Özçöllü ve Cihan Can bulundu.
Aydın Ticaret Borsası"nın ilin sorunlarının çözümü konusundaki çalışmalarını takdirle izlediğini kaydeden MHP Aydın Milletvekili Ertuğrul Kumcuoğlu, “Gönderdiğiniz rapor bize ulaştı ve herkesin ciddiye aldığı bir çalışma oldu. Bu konuyla ilgili olarak bir çalışma gurubu oluşturacağız. Raporun arkasındayız ve her türlü desteği vereceğiz” dedi.

AYDIN TİCARET BORSASI"NIN TBMM"YE GÖNDERDİĞİ RAPOR
Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı"nın imzası ile TBMM"ye gönderilen raporda hayvancılık sektörünün sorunları ve çözüm önerileri ele alındı. Gelişen ve değişen dünyada insanoğlunun geçmişte var olan, bugün yaşanan ve gelecekte de hissedilecek önemli ve değişmez sorunlarının başında yeterli ve dengeli beslenme geldiğini hatırlatan Aydın Ticaret Borsası Başkanı Adnan Bosnalı “Bu olgu söz konusu olduğunda, hayvansal ürünler taşıdıkları biyolojik özellikleri nedenleriyle vazgeçilmez ve diğer besin maddeleri ile ikame edilemez bir konumdadırlar. Günümüzde ülkelerin gelişmişlik düzeylerinin belirlenmesinde kullanılan önemli kriterlerden birisi de kişi başına tüketilen hayvansal ürünler miktarıdır. İnsanoğlu her kg ağırlığı için günlük 1 gr protein tüketmelidir. Bununda en az 1/3 ü hayvansal kökenli proteinlerden karşılanmalıdır. Gelişmiş ülkelerde kişi başına düşen protein miktarı 102 gr ve bunun 70 gr. hayvansal kaynaklı proteinlerdir. Ülkemizde ise kişi başına 84 gr. protein düşmesine karşın bunun yalnızca 17 gr."mı hayvansal kaynaklı proteinlerdir. Ülkemizde hayvancılık sektörünü süt sığırcılığı ve besi sığırcılığı olarak ayırmak pek mümkün değildir. İkisini birlikte ele almamız gerekmektedir. Çünkü ABD"deki gibi büyük besi çiftlikleri ve aynı zamanda ülkemizde beslenmekte olan belirli bir besi ırkı yoktur. Besiye aldığımız havyanlar süt sığırcılığı işletmelerinde dünyaya gelen sütçü ırk karakterindeki erkek buzağılardır. Bu hayvanlar besi ırkları gibi et üretemeyip et kaliteleri de besi ırklarına oranla daha düşük ve et üretim maliyetleri daha yüksek olmaktadır. Ülkemizde besi hayvanına yönelik devlet tarafından gerekli destek verilmemektedir. Bunun yanı sıra ülke koşullarına uygun bir besi ırkı seçilerek bunun üretimi için besicileri teşvik etmelidir” dedi.

“PRİMLER ELDE EDİLEN ÜRÜN MİKTARINA GÖRE VERİLMELİDİR”
Hayvancılığın gerçekten ilerlemesi için prim miktarının hayvan sayısına göre değil, hayvanlardan elde edilen ürün miktarına göre verilmesinin önem arzettiğini kaydeden Başkan Bosnalı raporun devamında şu ifadelere yer verdi. “Eğer hayvan başına prim ödenecek olursa yetiştirici hayvan sayısını fazla tutmak için yerli ve düşük verimli hayvan beslemeye yönelir veya elde ettiği ürünü arttırma için ek bir çaba göstermez. Bu hem ülke ekonomisi hem de hayvancılığın ilerlemesine zarar verecektir. Aynı zaman da hayvandan elde ettiğimiz ürün başına prim verilecek olursa yetiştirici hayvandan daha fazla ürün almak için şartlarını zorlayacak ve daha verimli hayvanlar elde etmiş olacağız. Ülkemizde hayvan sayısı gün geçtikçe azalmaktadır. Buna önlem olarak dişi hayvanlarımıza ve onlardan elde ettiğimiz ürünlere sahip çıkmalıyız. Bunu süte ve dişi hayvanlara verilecek devlet primleri ve desteklemeleri ile yapabiliriz. Ancak bunu yaparken bu ürünlerin satış fiyatlarını üreticinin zarar etmeyeceği bir seviyede tutulmalıdır. Herkesin değindiği gibi çok uzağa gitmeden bugünkü duruma nasıl gelindiğine bir bakacak olursak yapılan yanlışları göreceğimizden eminim. Nedir bu yanlışlar; başta süt fiyatlarının çok düşük fiyatlara indirgenerek üreticinin zarar etmesine sebep olmaktır. Ülkemizde süt üretimi mevcutken ve günümüzce bize yeterli olmakta olan süt yerine dışarıdan daha ucuz diye süt tozu ithal edilmiştir. Bu da süt fiyatlarının düşmesine neden olmuştur. Bununla eşzamanlı olarak ülkemizde yaşanan kuraklık yem fiyatlarındaki artışa neden olmuş ve yetiştirici pahalıya mal ettiği sütü zararına satmıştır. Canlı hayvanla uğraşmak öyle bir şeydir ki sanayici gibi zarar ettiği dönemde fabrikayı kapatıp kara geçeceği dönemde açmak mümkün değildir. Hayvancılıkta sürekli yapılan ve yapılmak zorunda olunan masraflar vardır. Üreticiler belli bir zaman bu zarara göğüs germiş ve dayanabildikleri ölçüde dayanmışlardır. Bununla birlikte Irak" a et ihracatı başlamış ve et fiyatlarında belli bir oranda artış sağlanmıştır. Bunu fırsat bilen yetiştirici daha fazla zarar etmemek için elindeki damızlık ineğini kesime göndermiştir.Anaç hayvanlar kesilince devamlılık ilkesi sekteye uğramış demektir. Üretim azalmaktadır. Büyükbaş hayvancılıkta belirli bir ilerleme sağlamak için uzun zaman gerekmektedir.Diğer sektörlerdeki gibi kısa vadede istenilen sonuç elde edilemez. Bunun için devletimizin izlediği politikalar istikrarlı ve uzun süreli olmalıdır”

“BÖLGESEL TEŞVİKLER ÜRETİYİ KÜSTÜRDܔ
Raporunda, kırmızı et sektöründeki krizin bölgesel teşviklerle aşılamıyacağının aşikar olduğunu ve 2006 yılından bu yana 28 ildeki üreticiye karkas etin kilosunda verilen 1.5 T"lik desteğin diğer bölgelerdeki üreticiyi küstürdüğünü kaydeden Adnan Bosnalı “Bölgesel olarak düşünülen bu sistem yarar değil diğer bölgeler deki üreticilerimize küstürmüştür.Toplumun tamamını memnun etmek ve birleştirici bir tutum davranış sergilenmek isteniyorsa teşvik bölgesel değil ülkemizin her yöresine verilmelidir. Zira bizim bölgemiz coğrafi bakımdan büyükbaş yetiştirilmesine çok elverişli bir bölgedir. Bugün Ege Bölgesi özellikle Aydın ilimiz hayvancılıkta oldukça ileri düzeyde besicilik yapan modern çiftliklerimiz ve bunun yanında da küçük üreticilerimiz dediğimiz köylümüzü de unutmamalıyız. Köylümüzün evinde 2 – 10 adet büyükbaş hayvan bulunmaktadır.Bu sayı hiç de küçümsenmemelidir. Bunlar üreticilerimiz geçimini sürdürebilmesi için gelir kaynağıdır. Et ve süt üretimindeki fiyatların geçmiş dönemlerde düşük olması buna karşılık girdi, yani yem fiyatlarının yüksek olması sonucu üreticilerimizi zora sokmuş ve bunun sonucu olarak da ellerindeki dişi hayvanlarını kestirmeleri sonrasında da et ve süt ürünlerinin fiyatlarının artmasına neden olmuştur. Şu andan itibaren üretici hayvan sahiplerine destek verilirse önümüzdeki yıllarda hiç değilse bir nebze olsun daha kötüye gitmeden sıkıntıları hafife indirebiliriz. Ayrıca bilge ve altyapı konusunda bilgilendirilmek için Tarım İl ve İlçe Müdürlükleri ile Sivil Toplum Örgütü olarak bizler üreticilerimizi bilgilendirmek ve devletin küçük ve büyük işletmecilere (Hayvan üreten tesislere) yer göstermesi ve hayvan alımlarında yüzde 50'ye varan yardımlar (Uzun Vadede) yapması oldukça faydalı olacaktır” ifadelerine yer verdi.