Latmos ve barındırdığı değerler dünya üzerinde eşi benzeri olmayan güzelliktedir. Doğal, tarihi ve mistik özellikte olan bu güzellikleri korumak ve olduğu gibi yaşatmak bizim torunlarımıza karşı olan asıl sorumluluğumuzdur. Latmos, insanlığın aç gözlülüğünün tehdidi altındadır, büyük şirketlerin aşırı kar hırsıyla yok olmak üzeredir. Duyarlılığı artırıp Latmos’u hep birlikte ve olanca gücümüzle korumak zorundayız.

Sökeli eğitimci ve yazar Hasan Cüneyt BozkurtLatmos” isimli kitabını bu yıl yayımlamıştır. Şimdiye kadar birçok eser ortaya çıkaran yazar, Latmos kitabını aynı zamanda senaryolaştırarak belgesel tarzında filmleştirmiştir. Bu günlerde gösterimde olan eser yoğun bir çalışmanın ürünüdür. 103 sayfalık kitap resimlerle desteklenmiş, adeta Latmos yeniden canlandırılmıştır. Yazar bu çalışması ile eşsiz bir çalışmayı edebiyatseverlerin beğenisine sunmuştur. Adeta fotoğraflar üzerine kelimelerle resimler betimlemiş, büyülü bir dağ olan Latmos’u zihnimizde canlandırmıştır.

Kitabın sayfaları arasında gezerken kendinizi papatyaya yaprağının üzerindeki çiğ damlasında, kirpinin üzerindeki kırçıllı okta, mağaralardaki kaya resimlerinde betimlenen aile fotoğraflarında buluyorsunuz. Ya da çoban Endymon ile Ay Tanrıçası Selene’nin aşkına tanık oluyorsunuz.

Bütün kuytularda yara bere içinde kalmıştır Latmos. Kimse kırılmasın aynalara. Ayna kırıldığı için keser. Körlüğün parçaları yere saçılır. İnsanı kör eden inançlar, gök gibi aydınlıkla yüzleşir ve kırılgan karanlık kendini bu aydınlıkta tanır. Gerçek ne kadar da hazin ve bir o kadar da huzur vericidir. Özsu gibi yükselir Latmos’un damarlarına1.

Bir umut penceresi açılır gözlerinin önünde. Brokoli ormanı gibi bütün dağa yayılmış fıstık çamı ormanını görür. Çamların arasındaki gnays kayalar, hamurla oynayan bir çocuğun elinden çıkmış kaplumbağalardan, yunuslardan, kartallardan, oraya buraya bırakılmış şekilsiz dev kütlelerden, incecik zeminiyle nasıl ayakta durduğunu hala çözemediği apartman kayalardan farksızdır. Latmos, aynaya bakıp saçlarını taramak ister. Buna kendini o kadar inandırmıştır ki gözlerini bir noktaya sabitleyip karman çorman olmuş saçlarını düzeltmeye çalışır2.

Mantar gibi bir başkasının üzerine devrilmiş dev bir kayaya takılır bakışları. Gölgenin dağa serdiği örtüyü aralayıp içeri girer. Duvardaki resmi hatırlar. Bir zamanlar o çizmiştir. Sekiz bin yıldır çocuğuyla oynayan anne konuşur: Bulut illa ki yağacak. İki çatık kaşın altından, öyle korkusuz, öyle başkası, var mı toplamasını bilen3.

Latmos, nefretle kirlenmemiş insanların böyle zamanlarda konuşma diline duyduğu tiksintiyi yaşamaktadır. Bildiklerinin sınırını sese dönüştürebildiklerinin çizdiği bir kapanmayla göğüs kafesi çöker4.

Ayılardan korunmak için uzun kayaların üzerine örülmüş kovanlıkları, kayaları basamaklandırıp agoralar, yamaçları taş plaklarla döşeyip antik yollar yapan adamların ihtiyar suratlı torunlarını, sekiz bin yıllık barışçıl duvar resimlerini, zeytin çuvallarının tepesinde ayaklarıyla yağ çıkaran kadınları, yüksek ırmakların yanaklarına kurulmuş manastırları, Anadolu Parsı avlamak için çatılmış ağır taş düzenekleri, başka yaşayacak yeri kalmamış akkuyruklu kartalları, kızıl şahinleri, çizgili sırtlanları, vaşağa benzeyen karakulakları, Kleopatra’ya aşk iksiri üreten sığla ağaçlarını, aynaya bakıp gördüğün her şeyi bagajına sığdırır5.

Hasan Cüneyt Bozkurt Latmos’a dikkat çekmek için kaleme aldığı kitapta yukarıda verdiğim örnekler gibi betimlemelerle enfes bir eser ortaya çıkarmıştır. Doğası ile tarihi ile mistik yönü ile Latmos Dünya çapında bir yerdir. Kim Latmos için bir değer katarsa benim için eşsizdir. Bu nedenle meslektaşım ve hemşerim Hasan Cüneyt Bozkurt’u kutluyor, çalışmalarının devamını diliyorum.

İnsan için kültür, vücut için ekmek kadar lazımdır. (Çiçero)

 

1-H.C.Bozkurt-Latmos S.23

2-A.g.e. S.37

3-A.g.e. S.49

4-A.g.e. S.81

5-A.g.e. S.93

 

 

Aydınpost ANDROID'de TIKLA İNDİR!   Aydınpost APPSTORE'da TIKLA