Ata Demirer... O gün arkasında devasa bir gölgeyle anlattığı hikâye anlaşılamasa da, 2008"i patlama yaptığı yıl olarak geride bırakmakta kararlı...
Marifetlerini göstermenin, şöhreti yakalamanın yollarını zorlayan bir genç adam... Ortaköy"de bir barda çalan müzisyen arkadaşından rica ediyor: “Senin çalıştığın yerde 5 - 10 dakika hikâye anlatsam, kız arkadaşım bunu kameraya çekse de Leman Kültür"e götürsek.” Cem Yılmaz"ı meşhur eden Leman Kültür sahnesi birçok komedyen adayının hayali ya hani...
Ve çıkıyor ışık bile olmayan sahneye. Sokakta yüzük satanlardan rica minnet aldığı lambayı müşterilerden birinin masasına koyarak ışık yapıyor kendisine. Arkasında devasa bir gölgeyle hikâyesini anlatıyor. Kimse komik bulmuyor, hatta belki anlamıyor bile bu karanlıklar arasındaki çocuğun anlattıklarını...

Her an ceza sahasında...
Ama “Başarılı olacak adam ceza sahasının içinde her an orta gelecekmiş gibi dolaşmak zorunda olan forvete benzer. Bir gün orta gelir, sen hazırlıklıysan vurursun kafayı, gol olur. Ama sen bana gelmiyor diye ceza sahasında oturursan gelse de kaçırırsın” diyen biri o. 1996 - 98 yılları arasında sürekli orta gelecekmiş gibi dolaşıyor ve golü atıyor nitekim, zorluyor zorluyor, Ata Demirer oluyor sonunda...
Gösterisine "Tek Kişilik Dev Kadro" adını veren Ata Demirer, doğuştan dev bir bebektir rivayete göre... 6 Temmuz 1972"de Bursa"da dünyaya gelir, 6 buçuk kilo çekerek.
Erkek kardeşi Cenk gibi o da "annelesinin oğlu"dur, tam bir mahalle çocuğudur, doğaya, özellikle de denize meraklı, biraz da yalnızdır... Babası yazları Ege"de günlük tur yaptıran bir kaptan olduğu için Ata"nın tatilleri de teknede geçer. 16 yaşındayken annesi babası ayrılınca iyice içine kapanır.
6"sında “Ateşi suzanı firkat, yaktı cism-ü canımı” şarkısını ezbere söylediği efsanesi, müsamerelerin vazgeçilmez adamı olduğu gerçeğiyle birleşince müzisyen olmaya karar verir. Lisedeyken tavernalarda piyano çalar, 1991"de de İTÜ Devlet Konservatuvarı"nı kazanıp İstanbul"un yolunu tutar. Hasretinden gece gündüz ağlayan annesi ve kardeşi Cenk de arkasından.

Müzik mi, komiklik mi?
Müzik yaparak hayatını kazanmaya devam eder etmesine ama komiklik daha cazip gelmeye başlamıştır. Vitamin grubunun beyni Gökhan Semiz"le tanışır o yıllarda ve “Turkish Kovboylar” şarkısında gazel atarak girer komedi camiasına.
Para kazandığı ilk işini arkadaşı Uğur Uludağ ayarlar: Regata"da bir barda komedyenlik. Oradan Dormen Tiyatrosu"nun “Komik Para” adlı oyununa transfer edilir. Ege Kumpanya adlı gösteri orkestrasıyla müzik ve tiyatroyu beraber götürürken bir röportaj okur gazetede:
Uğur Yücel genç komedyen adayları arıyordur. Aynı gün soluğu Yücel"in karşısında, gece de sahnesinde bulur. Uğur Yücel"in şovu arasına girdiği o iki dakika, okulu bırakmasına neden olur.
Şöhret hayali öyle parlaktır ki öğrencilikle kaybedilecek vakit yoktur artık. Sahneyi masa lambasıyla aydınlattığı izbe barlarda hep bu hayal güç verir ona. Nitekim 1998 şubatında beklediği "orta" gelir. Leman gösterileri... Lakin henüz gol vakti değildir, top ayağında üç yıl daha oyalanacaktır...
İkinci bir Cem Yılmaz olamaz ama bu üç yıllık direnme süresi ona Korsan TV programını getirir. Bülent Ersoy, Fatih Terim, Müslüm Gürses, doktor Niyazi Gül bir bir arzı endam ederler programın içinde. Kesinlikle başarılı bir taklitçidir.
Bu arada beyazperdede de boy göstermeye başlar. “Vizontele Tuuba” ardından bol bol şarkı da söylediği “Nerdesin Firuze”... Derken büyük hamle: “Avrupa Yakası”. Volkan karakteri kariyerinin doruk noktasıdır. Şöhretse şöhret, paraysa para, başarıysa başarı...
Üçüncü sezon sonunda “Avrupa Yakası”ndan ayrılacağı haberi gelir. Hem de dizideki annesi Hümeyra"yla yaşadığı sürtüşme nedeniyle. Kendisi “Ben zaten bu sezon ayrılacaktım” dese de yapımcıya “Ya o ya ben” dediği, beraber sahnelerinin bile ayrı ayrı çekildiği gibi bilgiler sızar hep setten.
Sonunda da Volkan askere gider, Ata denize açılır. Küçük Orfoz adını verdiği "kayığı" en yakın dostudur... Balık, rakı, beraber içtiği "ağabeyleri"...

Hacıyatmaz felaketi
“Kısık Ateşte Onbeş Dakika” adlı sinema filminde ilk kez başrol oynadıktan sonra ekrana dönüşü kendi deyimiyle “Hacıyatmaz felaketi”yle olur.
Okan Bayülgen"in yapımcılığını üstlendiği program epeyce irtifa kaybettirir Ata Demirer"e. Sonunda konuk ağırlamanın başka bir iş olduğunu kabul ederek çekilir kenara.
Tek kişilik şovu, kendi komik şarkılarından oluşan iki albüm derken 2008 bir yeni "patlama" dönemi olur onun için... “Avrupa Yakası”na ha döndü, ha dönüyor söylentileri neticesinde Volkan askerden gelir hakikaten. Ama annesi evi terk etmiştir artık...
Şimdi Gani Müjde"nin “Osmanlı Cumhuriyeti”nde 7. Osman"ı oynuyor Ata Demirer. Perde de ekran da onun.
Üstelik bu arada kilo verdiğini, ruhunun da hafiflediğini, meğer ne tatminsiz olduğunu fark ettiğini anlatıyor röportajlarda. Şöhret hırsı filan da kalmamış, öyle diyor.
Hal böyleyken “Avrupa Yakası”nı dönmek isteme nedenini “Yeni ekip iştahımı kabarttı” cümlesiyle açıklaması ise manidar... Gençlerin tüketiciliğinden, "ağabey"lerine saygıdan dem vuran genç bir oyuncu olarak, kendisi dönerken ağabey değilse de önemli bir "abla" olan Hümeyra"nın gidişinden rahatsız görünmüyor. İştahı bu noktada birçok şeyin önüne geçti anlaşılan.
Diyor ki kendisine örnek aldığı kişi Şener Şen"miş. Çok doğru bir seçim tabii bir oyuncu için. Lakin Yeşilçam geleneğini, ustalara saygıyı da iyi bilen biridir Şener Şen, o yönünü de örnek alsa daha iyi olmaz mı?