Yollar, yanmış tanklar ve araçlarla dolu. Çöpler dört yana dağılmış, kokuyor. Sokakta gezen insanların çoğunun elinde ise silah var. BM'nin gıda yardımı ulaştıramadığı Halep'te mahsur kalan yüz binlerce kişi okul, cami gibi yerlere sığınmış durumda.

HALEP HARABAYE DÖNMÜŞ

Suriye'nin birçok yerinde iç savaş devam ediyor. Ancak bugünlerde en sıcak bölge Halep. Çatışmaların başlamasının üzerinden 15 günden fazla geçti. Kent şimdiden harabeye dönmüş durumda. Yollar, yanmış tanklar ve araçlarla dolu. Çöpler dört yana dağılmış, kokuyor. İnsanlar çöpleri yakarak yok etmeye çalışıyor. Sokakta gezen insanların çoğunun elinde ise silah var. Özgür Suriye Ordusu'nun hakimiyet alanları dışında açık dükkan neredeyse yok. Dar sokaklarda rastladığımız küçük araçlar üzerinde Halep'in son sakinleri de evlerini terk ediyor. Gece helikopterlerin kilometrelerce yükseklikten bıraktığı bombalar sönük bir havai fişek gibi. Muhaliflerin mermi ve silah sıkıntısı olsa da moralleri çok yüksek. Beşşar Esed'le ilgili tek tartışma, düşüp düşmeyeceği değil, ne zaman düşeceği...

ÖLDÜRDÜĞÜ KİŞİ BAŞINA PARA ALIYOR

Velit, Tişreen Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı 1. sınıf öğrencisi. Bilgisayarını, cep telefonunu satıp Özgür Suriye Ordusu'na katılmış. Bir silah bulması ise bir ay sürmüş. Şimdi Halep'te. 15 gündür çatışmalara giriyor. Özgür Suriye Ordusu karakolunda konuştuğumuzda çok sevinçliydi. Sebebini sordum. Bir gün önce muhaliflere Suriye ordusundan daha çok zarar veren en büyük Şebbiha (Esed'e bağlı savaşan sivil güç) grubunun liderine kurşun sıkanlardan biri olduğunu anlattı: "Günde 15-20 dolara insanlar çalışıyor. Protesto gösterisine giden sivil halka dahi kurşun sıkıyorlar. Öldürdüğü kişi başına 300-400 dolar para alıyorlar. Liderleri Zeyno Berri'nin en az 300-400 adamı vardı. Önceki gün operasyon düzenledik. Benim birliğim gitmedi. İzin almadan gittim, katıldım operasyona. Berri önce sorguya çekildi, sonra öldürüldü. Onlarca arkadaşımızı şehit etmişti. Kurşuna dizdik."

Halep'in iç kesimlerinde ana yolların çoğunda yanmış araçlar ve tanklar var. Her taraf çöp yığınlarıyla dolu. Çok az insan normal hayatının akışına devam ediyor. Evlerin perdeleri örtük, kapıları kilitli. Yolda kalmış araç sayısı da çok fazla. Geleceği belirsiz Halep'ten insanlar akın akın kaçıyor. Kaçanlardan biri de Ahmet'in ailesi. Kaçarken yakıt bittiği için yolda kalmışlar. İstikametleri Türkiye sınırına yakın köyler. Küçük bir kamyonete doldurabildiği kadar eşyayı doldurmuş. Halep'in içinden ayrılamadan yolda kalmışlar. Yakıt konusunda muhalif askerlerden yardım istiyor. Birkaç saatlik arayışın ardından yakıtı bulup yollarına devam ediyorlar.

ASKERLER SALDIRMAKTA İSTEKSİZ

Herkes Halep'ten kaçarken bizim gibi şehre girmek isteyenler için büyük sıkıntılar var. Çünkü hâlâ ana yollar Esed güçlerinin kontrolünde. Daha büyük sorunsa yakıtı olan bir araç bulabilmek. Bazı noktalarda Suriye ordusunun kontrol noktaları bile var. Bu yolları kullanmak imkânsız. Toprak yollardan Halep'in içine giriyoruz. Geçtiğimiz Faveen adlı bir bölgede Esed'in askerî birliğini görünce telaşlanmadan edemiyoruz. Ama şoförümüz kendinden oldukça emin. Askerlerin sıkışıp kaldığını ve hareket edemediklerini anlatıyor. Muhaliflere neden buranın alınmadığını sorduğumda şu cevabı veriyorlar: "Bize kurşun sıkmayan askere biz de kurşun sıkmıyoruz. Asker bir süre sonra fırsatını bulup kaçıyor. Bizim için Şebbihalar daha büyük tehlike."

Çatışmaların yaşandığı mahalleleri gezerken bir evin tepesindeki silah silüeti dikkatimizi çekti. Keskin nişancı olmasından tereddüt ederek hemen uzaklaşıyoruz. Muhalif askerlerin en büyük korkusu da keskin nişancılar. Gece helikopterler yaklaşık bir saat boyunca bomba attı. Helikopterler ışıklarını yakmıyor. Uçaksavarların menzilinden çıkmak için çok yüksekten uçuyor. Sesleri neredeyse duyulmuyor. Nerede oldukları ise açtıkları ateşten ve bıraktıkları bombalardan anlaşılıyor. Önce bir ışık görülüyor, birkaç saniye sonra da sesi duyuluyor. Nereye düştüğü, bir can alıp almadığı, kimin hayatına mal olduğu belirsiz bombalar...