CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Zonguldak milletvekili adayı, 'Ergenekon' davası tutuklu sanıklarından Mehmet Haberal'la ilgili, 'İster çıksın, ister çıkmasın, Haberal bizim onurumuzdur. Zonguldak'ın onurudur, Türkiye'nin onurudur' dedi.     
Kılıçdaroğlu, partisince Zonguldak İşçi Anıtı Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, 15 ay olan askerlik süresini önce dokuz aya, kademeli olarak da altı aya indireceklerini söyledi. Kılıçdaroğlu, 'Askerliği, orduyu yeniden ele alacağız. Daha dinamik daha güçlü daha atak bir ordu haline getireceğiz. Hantal yapıdan kurtaracağız. Genç dinamik, tuttuğunu koparan bir genç nüfusumuz var. Onlara sahip çıkacağız' dedi. 
 
İktidarlarında her organize sanayi bölgesine meslek lisesi kurarak gençleri buralarda istihdam edeceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, son altı ayda CHP Genel Merkezinin bir üniversite gibi çalıştığını önemli projeler geliştirdiklerini, ülkeyi nasıl yöneteceklerini bildiklerini söyledi.      
 
ÖSYM'nin geçmişte en güvenli kurumlardan biri olduğunu, iktidarın onu da 'berbat hale getirdiğini' ileri süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
 
'Herkes bu kuruma güvenirdi; bunlar geldi orayı da berbat etti. Bunlar memleketi yönetmiyorlar zaten. Bunlar adeta memleketi soymak için çaba harcayan bir güruh. Siz 1 milyon 700 bin gencin hayatıyla nasıl oynarsınız? Bir de o koltuklarda oturuyorsunuz... Orada bir pankart var. Ne diyor? 'Şifreli hayat, oh ne rahat' Onun zaten şifreci olduğunu biliyoruz. Şifreler kura kura milleti perişan etti. Şifrelerinden biri de adam başına 10 bin dolar düşüyor demişti. Ama siz gördünüz, yok öyle bir şey. Gençlerin umutlarını yıktılar. 1 milyon 700 bin aileye sesleniyorum: Memleketi bu hale getirdiler, memleketi kurtarmak sizin elinizde. 1 Milyon 700 bin aile sandığa gidince bunlara dersini versin. Bir demokrasi dersi verelim, bir elimizi kaldıralım, bir özgüvenimiz olsun bizim. Yeter diyelim. Bu memleketi bu kadar perişan etmeye kimsenin hakkı yok.'
 
Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta yaklaşık 150 bin emekli olduğunu anımsatarak, iktidarlarında emeklilere İntibak Yasası'nı çıkacaklarını belirtti.
 
Zonguldak'ın geçmiş yıllarda tershaneleriyle de ünlü olduğunu, çok sayıda ülkeye ihracat yaptığını dile getiren Kılıçdaroğlu, iktidar sayesinde bu alanda da üretimin durduğunu ileri sürdü. 
 
Kayseri'deki rüşvet iddialarıyla ilgili olarak rüşveti toplayan kişinin el yazısıyla yazdığı defteri Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
 
'Diyordu ya 'ne demek Kayseri'de rüşvet yok'. Yazıyor 'şuradan şu kadar, buradan bu kadar aldık' diye. Bir fotokopiyi kendisine gönderdik. Cevaba bakın şimdi, 'efendim rüşveti toplayan adamın altında imzası yok'. İnsaf imzası olsa diyecek ki 'imza ıslak değil'. O da olmazsa 'bu kağıtta rüşvet toplayan adamın parmak izi yok' diyecek. Siz hiç dünyada rüşvet toplayan adama gerekçe yaratan bir başbakan duydunuz mu? Rüşveti toplayan adamın sırtını sıvazlayacaksın, sonra 'bana oy verin' diyeceksin. Önce rüşvetçileri ortaya çıkar. 'Rüşveti kim toplarsa toplasın, yolsuzluğu kim yaparsa yapsın; ben hesabını sorarım' de. Niye onları koruyorsun? Neymiş altında imzası yokmuş. Altına imzayı sen at o zaman. Onu söylüyorsan imzayı sen atmışsın demektir artık.'
 
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin büyüdüğünü, ancak bundan vatandaşın değil, birilerinin faydalandığını iddia etti. 
 
Hükümetin ekonomi politikalarını da eleştiren Kılıçdaroğlu, bir yılda ülkedeki yoksul sayısının 818 bin kişi arttığını belirtti.
 
'DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRMAK İÇİN ADAMDA MANGAL GİBİ YÜREK OLACAK'
 
Zonguldak'ta Mehmet Haberal'ı milletvekili adayı gösterdiklerini anımsatan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
 
'Bir kardeşiniz, bir hemşehriniz, bir yiğit adam Mehmet Haberal milletvekili adayımız, diğer adaylarımız gibi. Efendim Haberal'ın suçu ne? Ben size suçunu söyleyeyim: Meydandakiler de kitap taşıyor 'Suçum ne?' kitabını taşıyorlar. Mehmet Haberal'ın suçu bir; üniversite kurdu. Sana ne üniversite kurmaktan? Haberal'ın suçu iki; dünyanın sayılı cerrahlarından birisi. Suçu üç; bu milleti düşünüyor. Suçu dört; bütün mal varlığını bir üniversiteye bağışlıyor. Dünyalık edinmedi, bu ülkenin çocukları okusun, onlara katkım olsun diye. Babası Zonguldak'ta öldüğü zaman cenazesine katılamadı. Bu ayıp bile bu iktidara yeter. Ne olacak yani bir insan babasını defnedemez mi? İnsanda biraz vicdan, ahlak olur. Siz acısını bile paylaşmasına izin vermediniz. Sonra kalkıyorsunuz CHP Haberal'ı aday gösterdi diye bizi suçluyorsunuz. İnsanda biraz vicdan olur. O insanın suçu var mı? Ortada bir mahkeme kararı yok. Milletvekilliği adaylığına başvururken bir dilekçe imzaladı, 'parlamentoya gelirsem dokunulmazlığın kaldırılmasıyla ilgili ilk imzayı ben atacağım' diye. Biz birileri gibi dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan kişiler değiliz. Bunlar dokunulmazlıkları kaldıramaz. Dokunulmazlıkları kaldırmak için adamda mangal gibi yürek olacak. Şimdi gelmiş Haberal'ı suçlayacak. Sen kim, Haberal kim Allah aşkına? Rahmetli Ecevit'e sağlık hizmeti sundu. Rahmetli Ecevit'in yanından ayrılmadı. Rahmetli Ecevit onu cumhurbaşkanlığı adaylarından birisi olarak düşünüyordu. Bunu tüm Zonguldak da Türkiye de biliyor. Şimdi kalkacaklar yok efendim 'Haberal Zonguldak'a geldi çıkacak'. İster çıksın ister çıkmasın Haberal bizim onurumuzdur. Zonguldak'ın onurudur, Türkiye'nin onurudur. Bir kitap yazdı 'Suçum ne?' diye tamam içeri aldınız eyvallah, hapse de attınız eyvallah; peki benim suçum ne? Suçu yok. Bu davanın savcısı kimdi? Recep Tayyip Erdoğan değil mi? Davanın savcısı Recep Tayyip Erdoğan olursa artık gerisini siz düşünün. Geçen gün yine bir çark etmiş, 'Ben bu davanın savcısıyım diye söylemedim' demiş. İnsanda biraz insaf olur. Hafıza olur. Demek ki ciddi bir hafıza kaybı da var. 'Ben bu davanın savcısıyım' diye AKP grubunda söyledin.'
 
YGS'deki şifre iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, 'Bir bakın demokrat adama bakın, ileri demokrasinin timsali olan adama bakın. Siz yürürseniz ben de onun karşısına beş on bin genç koyarım' diyor. Hadi buyurun bakalım 1980 öncesini hatırlıyorsunuz değil mi? Kardeşin kardeşe düşman olduğu dönemi. Onu başlatmak istiyorlar. İster beş on, bin, ister beş, on yüz bin getir bu ülkenin sağduyusu var. Çatışma kültürü bizim kitabımızda yoktur. Biz kardeşçe beraber yaşayacağız bir yürek gibi beraber yaşayacağız' ifadesini kullandı.
 
'AMERİKA'YA İLTİCA ETSELER DE ORADAN GETİRECEĞİM'
 
Alandakilere 'herkesin çalıştığı ürettiği, huzur içinde yaşadığı bir Türkiye düşünün diye seslenen Kılıçdaroğlu, 'Bir Türkiye düşünün; yer altında maden şehitlerinin olmadığı, taşeronlaşmanın olmadığı, herkesin örgütlü olduğu, bir Türkiye düşünün; soyulmayan, insan haklarına saygılı, demokrasiyi, özgürlüğü içine sindirmiş.... Ve bir Türkiye düşünün; yok başörtüsüydü, yok eşarptı, yok çarşaftı bunları düşünmeyen. Bayrağımızın dalgalandığı, ezanlarımızın okunduğu bir Türkiye düşünün. Rahatlıkla ibadetlerimizi yaptığımız, birbirimizi kucakladığımız hiçbirini ötekileştirmediğimiz bir Türkiye düşünün. Bizim hayalimiz bu. Bu yüzden 'Türkiye rahat bir nefes alacak' diyoruz. O rahat nefesi beraber bu Türkiye'ye aldıracağız' diye konuştu.
 
Geçmişte hangi partiye oy verirse versin bütün vatandaşları CHP çatısı altına beklediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, 'Vatandaşlardan düzgün siyasetten' yana oy kullanmalarını istedi. 
 
Meydanda bulunanlardan bir kişinin 'Deniz Feneri davasını' hatırlatması üzerine Kılıçdaroğlu, 'O Deniz Feneri dosyası açılmaz. Niye açılmaz? Hırsızlıklar ortaya çıkacak. Ama meraklanmayın. Benim bir sözüm var. Kul hakkı yiyenlerden hesap soracağım. Amerika'ya iltica etseler de oradan getireceğim' dedi.   
 
Mehmet Haberal'ın kardeşi Ali Haberal ile oğlu Erkan Haberal da Zonguldak'a gelişinde Kılıçdaroğlu'nu karşılayanlar arasında yer aldı.
 
Kılıçdaroğlu'nun konuşması öncesi CHP Zonguldak milletvekili adayları tanıtılırken Mehmet Haberal, 'Tüm dünyanın bilim adamı, sizi Silivri'den selamlıyor' şeklinde anons edildi.