Geçtiğimiz hafta içerisinde katılmış olduğum, İstanbul’da gerçekleştirilen 8. İş Sağlığı ve Güvenliği Konferansı’nın ana temasını  ‘’ Sürdürülebilir İş Sağlığı ve Güvenliği ” oluşturdu.

Açılışını Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’ ın yaptığı konferans, ülkemiz dışında Almanya, Avustralya, Finlandiya, Fransa, Danimarka, İtalya, İsveç, İspanya, Singapur ve İngiltere gibi İSG alanında oldukça büyük ilerleme kaydetmiş olan ülkelerden ve yanı sıra İSG alanında gelişmekte olan Polonya, Arnavutluk, Romanya, Yunanistan, Mısır, İran, Irak, Arabistan gibi ülkelerden bir çok konuşmacı ve seyirciye ev sahipliği yapmıştır.

Yerli ve yabancı 350 konuşmacının 11 değişik salonda 58 farklı ülkeden 6000' e yakın ziyaretçinin katılım gösterdiği ve ergonomiden, psikolojik risk faktörlerine, İSG Kültürünün Toplumda Geliştirilmesi ve Yaygınlaştırılmasına, Meslek Hastalıklarında Proaktif Yaklaşımlara kadar değişik alanlarda 34 konu başlığı ile değişik konuların ele alındığı 171 sözel bildirim sunumu yapılmış ve 410 poster sunumu ziyaretçilerin ilgisine sunulmuştur. İLO (Uluslararası Çalışma Örgütü) Dünya İş Sağlığı ve Güvenliği Temsilcisi Nancy LEPPİNK, DGUV (Alman Kaza Sigortaları) Başkanı Dr. Walter EİCHENDORF, İSSA (Uluslararası Sosyal Güvenlik Birliği) Başkanı Errol Frank Stoove ve IALI (Uluslararası İş Müfettişleri Birliği) Başkanı Kevin MYERS gibi önemli isimlerin katılımı konferansa gösterilen uluslararası ilgiyi artırmıştır. Bu güzel konferansın oluşumunda emeği geçen tüm Bakanlık personelimize de teşekkürü borç bilirim.

Konferans sürecinde İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri Derneği Başkanı Sayın Levent KAVLAK’ın ‘’ İSG Profesyonellerinin Mesleki Problemleri ve Ülkemiz İSG Kültürünün Yaygınlaşmasına Katkıları ‘’ başlıklı konuşması özellikle İSG Profesyonellerinden olumlu geri dönüşler almıştır. İSG sektöründe yaşanılan problemler denilince benimde aklıma takılan bazı hususlar yok değil. Örneğin bana göre hali hazırda uzman ve Osgb’ leri koruyabilen bir Mesleki Sorumluluk Sigortası yoktur. Yüklü miktarda ücret ödeyerek yapılmış olan İş Güvenliği Uzmanı veya Ortak Sağlık Güvenlik Birimi Mesleki Sorumluluk Sigortalarının da çözüm odaklı olmadığını düşünmekteyim. Ülkemizde İSG alanında biran önce odalaşmanın önünün açılması gerektiğini düşünmekteyim. İlerleyen süreçte Allah korusun ki karşılaşacağımız İş Kazası veya Meslek Hastalıklarından doğabilecek maddi kusurların günah keçisi olmayacağımızın garantisi yoktur…

Bugüne kadar İnşaat sektöründe, yapım odaklı İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri bir çok makalenin ve köşe yazısının ana temasını oluşturmuştur.

Ya yıkım ?

Oysa ki yıkım, her aşaması tehlike içeren ve en önemli yapım – inşaa sürecidir. Tahrip etmek, imha etmek, yok etmek değildir. Ülkemizde 6306 Sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi ile birlikte, ülke genelinde riskli olduğu tahmin edilen ortalama 6,5 milyon bağımsız yapının 20 yıllık bir süreçte yıkılması planlanmaktadır. Sistematik bir yıkım projesinde İş güvenliği faaliyetlerinin başlangıcı yine proje aşamasından başlanılarak yürütülmelidir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de 1970’li yılların başından itibaren yapı sektöründe dolaylı olarak da olsa bilinçsizce asbest kullanımı olmuştur.

PEKİ ASBEST NEDİR ?

Asbest, lifli, yumuşak, ateşte niteliği değişmeyen, zayıf ısıl ve elektriksel özgül iletkenlik, mikroorganizmalara direnç gibi özelliklere sahip, kanserojen bir maddedir. 20. yüzyıl başlarından itibaren yaygın bir şekilde endüstride kullanılan asbestin üç binden fazla kullanım alanı bulunmaktadır. Genel olarak bulunduğu yapı malzemeleri ise şu şekilde sıralanabilir:

- Bazı tavan kaplamalarında

- Isı ve yangın yalıtımı için kullanılan izolasyon malzemeleri ve panellerinde,

- Kazanlarda ve borularda kullanılan ısı yalıtım malzemelerinde,

- Çelik yapıların yangına karşı korunması için kullanılan malzemelerde,

- Elektrikli araçların yalıtımında kullanılan bazı kağıt çeşitlerinde,

- Bitümlü çatı kaplama malzemelerinde,

- Vinil veya thermoplastik zemin döşemelerinde,

- Asbestli çimento ürünleri  olarak oluklu çatı kaplamaları ve  duvar kaplamalarında,

- Tekstil sektöründe kullanılan bazı iplik türlerinde

Gibi…

Peki kentsel dönüşüm uygulanan bölgelerde yıkım işlerinde hiç Asbest ile ilgili bir ölçüm yapıldığını, bina yıkımından önce, binanın asbest ihtiva edebilecek bölümler ile ilgili çalışma yapıldığına şahit oldunuz mu?

İvedilikle yıkım faaliyetlerini de düzenleyecek olan bir yönetmelik çıkmalıdır. Asbest Strateji & Eylem Planı oluşturulmalı ve kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak binalarda asbest kontrolü zorunlu tutulmalıdır. Kısacası Asbest maruziyeti önlenmelidir. İş iş den geçmeden…

Çünkü unutmayalım, ASBEST KANSERE NEDEN OLUR…

‘’ ÖNCE İNSAN ’’

Saygılarımla…