AKP iktidarı döneminde taşeronlaşma hem kamu hem de özel sektörde en temel istihdam biçimi haline gelirken, 10 yılda 387 bin olan taşeron çalışan sayısı 1 milyon 700 bini buldu. Türkiye’de bugün 275 kamu kurumu ile 33 bin 788 şirket taşeron işçi çalıştırıyor.

Soma’daki maden faciasında yüzlerce taşeron işçinin hayatını kaybetmesi, Türkiye’deki taşeron gerçeğini tekrar gündeme getirdi. Taşeron işçi çalıştırma maliyetin daha düşük olduğu gerekçesiyle AKP döneminde hem özel sektör hem de kamuda en temel istihdam politikikası oldu. Türkiye’deki kamu kurumları arasında taşeron işçi çalıştırmayan kurum neredeyse yokken, özel sektörde de 10 binlerce firma taşeron işçi çalıştıyor.

275 kamu kurumu taşeron çalıştırıyor

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın verilerine göre, Haziran 2013 itibarıyla taşeron işçi istihdam eden şirket sayısı 33 bin 788 olurken, Türkiye genelinde taşeron işçi istihdam eden kamu kurumu sayısı ise 275 olarak belirlendi.

Taşeron işçiler kamuda en fazla Sağlık Bakanlığı ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde çalıştırılıyor. Sağlık Bakanlığı bünyesinde 131 bin 201 işçi, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde ise 38 bin 878 taşeron işçi çalışıyor.

Kamuda çalıştırılan taşeron işçiler en fazla temizlik, yemek işkollarında görev yaparken; inşaat, ormancılık, madencilik alanlarında da taşeron işçi bulunuyor.

AKP döneminde katlanarak arttı

Çalışma Bakanlığı’nın verilerine göre, AKP’nin iktidara geldiği 2002’de Türkiye’de özel ve kamuda toplam taşeron sayısı bugüne kadar rekor oranda artış gösterdi. 2002’ye 358 bin 511’i erkek, 28 bin 607’si kadın olmak üzere toplam 387 bin taşeron işçi çalıştırılırken bu rakam 2007’ye gelindiğinde 1 milyon barajını geride bıraktı.

2007’de Türkiye’de çalışan taşeron işçi sayısı 1 milyon 163 bin 917 kişi oldu. 2009’da yaşanan ekonomik krizde ilk gözden çıkarılan taşeron işçiler olunca çalışan sayısında azalma yaşanırken, 2011’de bu rakam 1 milyon 611 bin 204’e yükseldi. Türkiye’de taşeron işçi sayısının bu kadar artmasıyla birlikte kamuda çalışan kadrolu işçi sayısı da buna paralel olarak azaldı.

‘FACİANIN BAŞ SORUMLUSU ERDOĞAN’

CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Soma’daki maden faciasının AKP dönemindeki yanlış özelleştirme, sendikasızlaştırma ve taşeron işçiliği sisteminin kaçınılmaz bir sonucu olduğunu belirterek“Alınacak önlemlerle önüne geçilebilecek durumlar için ‘kader’ ya da ‘kaza’ denilemez. Bu olayda ciddi ‘ihmaller’ var. Ancak olay bunun da çok ötesinde, daha derin ve sistematik. Öncelikle bu olay bir ilk değil, AKP döneminde her gün yaşanan, giderek artan ve binlerce kişinin ölümü ya da sakat kalması ile sonuçlanan iş cinayetlerinden sadece biri. Farkı şu ki; can kaybının bu denli yüksek oluşu, olayı Türkiye tarihinin en büyük iş cinayetlerinden biri yaptı” dedi.

Oran, iki yıl önce tüm maden ruhsat izinlerini kendisine bağlayan, keyfine göre özelleştiren, kontrolsüz taşeronlaşmaya göz yuman, kendisine yakın firmalara kâğıt üzerinde denetim yapan Erdoğan’ın bu facianın baş sorumlusu olduğunu vurguladı.

AKP iktidarında 766 ölüm

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın maden kazalarında Türkiye ile Victoria dönemi İngiltere’sini karşılaştırdığına dikkat çeken Oran, “Oysa AKP’nin ilk on yılını kapsayan 2003-2012 döneminde Türkiye’de toplam 766 maden işçisi ölürken İngiltere’de bu sayı sadece 41 oldu. Ölüm madenciliğin fıtratında varsa, bunun oranı ülkeden ülkeye nasıl değişiyor” dedi. Umut Oran, şunlara dikkat çekti:

* AKP, işçi örgütlerini baskı ve zayıflatıcı önlemlerle etkisiz hale getirdi, kendine biat etmeye zorladı, göstermelik bir vesayet sendikacılığını tercih etti. 2012’de yürürlüğe giren 6356 sayılı yasa öncesi 3 milyon dolayındaki sendikalı işçi sayısının fiktif olduğu gerekçesiyle yeniden belirlenmesi, sendikaları adeta biçti.

* Yaygın kayıt dışı işçilik ve hızla artan taşeron işçilerinin üyeliklerinin sayılmaması da sendikaları zayıflattı. Sendikalaşma istatistikleri vahim bir tablo ortaya koyuyor. Türkiye’de 11.6 milyon işçiden sadece 1.1 milyonu sendikalı.

15 işçiden 14’ü sendikasız

* Kayıtlı işçiler dikkate alınarak yapılan bu hesaplamada yüzde 9.5 olan genel sendikalaşma oranı, bazı işkollarında yüzde 2-3’lere kadar düşüyor. Ancak kayıt dışı ve taşeron yanında çalışanlar da dahil edildiğinde toplamda 16.5 milyona ulaşan ücretli (işçi) sayısı esas alınarak yapılan hesaplamada ise sendikalaşma oranı yüzde 6.6’da kalıyor. Yani her 15 ücretliden sadece biri sendikalı. Aynı yöntemle hesaplandığında OECD’de ise sendikalaşma oranı yüzde 20’ye yaklaşıyor.

* Sendikalara üye olmak isteyen işçilere birçok engel çıkarılırken yeni düzenleme kapsamında işkolu barajının 2016’da yüzde 2’ye, 2018’de yüzde 3’e yükselecek olması, sendikaların bu sürede gerekli üye artışını sağlamasını zorlaştırıyor. Bu da çok sayıda sendikanın yetkisiz kalması ile büyük çaplı bir sendikasızlaşma tehlikesinin kapıda olduğunu gösteriyor.

* 2002’de 358 bin olan taşeron işçi sayısı bugün kamu ve özel sektör toplamında 2.5 milyona ulaştı. Bunun 1.1 milyonu belediyeler de dâhil kamuda çalışıyor.

* Türkiye, literatürde “iş kazaları” olarak geçen iş cinayetlerinde dünyada 3, Avrupa’da ise 1. sırada. 2002-2013 yılları arasında yaşanan toplam 880 bin iş kazasında 13 bin 442 işçi yaşamını yitirdi. Bu yılın ilk dört ayında verilen 396 kurban ve en son Soma faciasının yaşandığı mayıs ayı ile birlikte sayı 14 bin 500’e dayandı. Bu da yılda ortalama 1.250, ayda ortalama 105, günde yaklaşık 4 ölüm demek.

* 2003-2012 döneminde Türkiye’de 100 bin maden işçisi başına ölüm 677 kişi ile İngiltere ve Norveç’in 11 katı, Almanya ve Avustralya’nın yaklaşık 6 katı, Polonya ve İtalya’nın yaklaşık 4 katı, ABD’nin ise 2.5 katı düzeyinde bulunuyor.