Manisa Salihli'nin kırsal Poyraz Mahallesi'nde oturan Fatma Öz, 46 yıl önce yaşadığı köyün ağası Mehmet Uslucan'ın yanında çalışmaya başladı. Bir süre sonra Uslucan ve Öz birbirine ilgi duydu. Öz'ün, eşini boşayıp kendisiyle evleneceğini söyleyen Uslucan'la ilişkisinden, 1974 yılında oğlu Ahmet Öz dünyaya geldi. Ancak Mehmet Uslucan, eşinden boşanamadığı için Fatma Öz ile evlenemedi. Ahmet Öz 5 yaşına geldiğinde, annesi, Uslucan'a, oğlu için nafaka alabilmek amacıyla, babalığın tanınması davası açtı. Salihli Asliye Hukuk Mahkemesi'nde 1979 yılında görülen davada, o dönemde DNA incelemesi olmadığı için, kan testleri ve tanık beyanları sonrasında Mehmet Uslucan'ın Ahmet Öz'ün babası olduğuna hükmedildi. Karar, Yargıtay tarafından da onandı. Ancak, o dönem yürürlükte olan Medeni Kanun'a göre, Ahmet Öz, Mehmet Uslucan'ın nüfus kütüğüne geçemedi ve mirastan da herhangi bir hak talep edilemedi. Uslucan'ın kısa süre içinde ölmesiyle, nafaka da alınamadı.

MEZAR YİNE AÇILDI

Annesinin 1979 yılında açtığı babalığın tanınması davasından yıllar sonra haberdar olan market işletmecisi Ahmet Öz, İzmirli avukat Varol Turbay'a başvurdu. Konuyu inceleyen Turbay, davanın Cumhuriyet savcısına ve Hazine'ye ihbar edilmediğini, yargılama sırasında taraf teşkilinin sağlanmadığını belirledi. Varol Turbay, 2015 yılında Salihli Aile Mahkemesi'ne başvurup, yargılanmanın yenilenmesi davası açtı.

Başvuruyu kabul eden Salihli Aile Mahkemesi'nin isteği üzerine, Mehmet Uslucan'ın mezarı geçen Haziran ayında tekrar açıldı. Ancak kemiklerin çok yıpranması nedeniyle, mezardan alınan örneklerle yapılan DNA testi sonuçlanmadı. Bunun üzerine, Uslucan'ın bir başka oğlundan doku örneği alındı. Ahmet Öz şimdi, babalığın kesinleşmesi için DNA testinin sonucunun netleşmesini bekliyor.

'YARGILAMANIN HATALI YAPILDIĞINI KANITLADIK'

Avukat Varol Turbay, 1979 yılındaki davanın usulüne uygun görülmediğini belirterek, Ahmet Öz'ün, babasının öldüğü tarih olan 1980 yılından itibaren haklarını alması gerektiğini söyledi. Turbay, "16 yıl önce yürürlüğe giren Medeni Kanun, bize, babalık mahkemece onandığı takdirde çocuğun her türlü haklardan yararlanabileceğini söylüyor. Geriye dönük ise şöyle bir durum söz konusu; örneğin 1990 yılında babalık davasını kazanmış bir çocuk, ancak yeni kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, yani 2002'den itibaren kalan haklarını talep edebiliyor. Ancak Ahmet'in durumu böyle değil. Biz, bir önceki yargılamanın hatalı yapıldığını kanıtladık. Bu yüzden, Mehmet Uslucan'ın öldüğü 1980 yılından itibaren Ahmet'in tüm hakkını istiyoruz" dedi.