CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Frankfurter Allgemeine gazetesine yazdığı makalede AB ülkelerine şu ifadelerle çağrı yaptı: “Türkiye'nin Avrupalı müttefikleri ve Avrupa Birliği (AB) ile ilişkilerinin son zamanlarda önemli bir dönemeçten geçtiği yadsınamayacak bir gerçek. Son olarak Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Türkiye Raportörü Kati Piri'nin taslak raporunda, Türkiye ile AB arasında süren üyelik görüşmelerinin artık hiç bir anlam ifade etmediği belirtiliyor ve bu görüşmelerin durdurulması öneriliyor. Bu önerinin AP tarafından desteklenmesi ve bu desteğin AB Konseyi tarafından da benimsenmesi, Türkiye'yi Avrupa'dan tamamen koparabilecek bir gelişme olur. Hepimizin görevi, Avrupa ile Türkiye arasında yıllardan beri uzun çabalar sonucunda geliştirilmiş olan ilişkileri koparmamak, aksine Türkiye'nin Avrupa ile olan bağlarının daha da güçlendirilmesine katkı sağlamak olmalıdır.”

15 Temmuz 2016'da gerçekleştirilmek istenen darbeyi Türkiye'nin tarihinde “kara bir leke” ve “melun darbe girişimi” olarak niteleyen CHP lideri, bu girişimin halkın tepkisiyle önlendiğini vurguladı. Kılıçdaroğlu, “Kısa vadede Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde önemli bir gelişme beklemek gerçekçi olmayacaktır. Türkiye'nin atması gereken adımlar olduğu, Kopenhag kriterlerine uyum, hukukun üstünlüğüne saygı ve temel hak ve özgürlüklerde önemli gelişmelerin sağlanması gibi alanlarda Türkiye'nin ev ödevini yapması gerektiği bellidir” ifadelerini kullandı.

ALMANYA'YA ELEŞTİRİ

Kılıçdaroğlu, Türkiye'de bu adımları desteklemeye hazır halk kitlelerinin cesaretlendirilmesi için Almanya'nın Türkiye-AB ilişkilerinde de destek çıkmasını istedi. Bu konuda Almanya'nın tutumunu eleştiren Kılıçdaroğlu şöyle dedi: “Gümrük Birliği alanında köklü bir reforma ihtiyaç olduğu bilinmekle beraber, Almanya bu konuda kapsamlı bir çalışma başlatılmasını yine Türkiye'nin içinde bulunduğu demokratik olmayan koşullarla bağlantılandırmakta ve bu konuda da yeşil ışık yakmamaktadır. Oysa kapsamlı olmasa da, Gümrük Birliği'nin işlemeyen unsurlarından başlamak suretiyle, küçük adımlarla Türkiye'nin önünü açmak, demokrasiye gönül veren kitleleri de ümitlendirecek ve Avrupa tarafından yalnız bırakılmadıklarını anlamalarına yardımcı olacaktır. Almanya'nın Türkiye'nin teröre karşı verdiği mücadeledeki duyarlılıklarını gözeten ve bu mücadelesini destekleyen bir tutum izlemesi ise bu ümidi daha da pekiştirecektir.”