Corona virüs pandemisine karşı maske-mesafe ve hijyen kurallarına uyuyor, maskesiz dışarı çıkmıyoruz. Ülkemizde pandeminin yayılmasını önlemek için birçok önlemler alınıyor. Peki yurt dışında durum nasıl? Almanya Gießen Üniversitesi Hastanesi’nden Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Asistan Hekimi Emrah Karabacak ile Almanya'daki pandemi günlerini konuştuk.

Pandeminin başlarında Alman veya Avrupa basınında, hızla yayılan COVID-19 büyük yankı uyandırmıştı ve dolayısıyla toplumlarda büyük bir korkuya neden olmuştu. Dünyanın kalan ülkelerine kıyasla yaşlı ve bakıma muhtaç nüfus oranı Almanya’da bilindiği üzere hayli yüksek. Bunun pandemi başlarındaki en önemli ve trajik sonucu kuşkusuz yaşlı bakım evlerindeki toplu ölümler oldu. Bunun gibi tıpkı gençlerin yaşlı insanların yüzlerine tükürüp, hapşırmaları gibi üzücü ve toplum ahlakını sorgulayıcı olaylar, başlardaki ilk bir kaç günden sonra basında pek yer almadı.

Onun yerine bütün basın ve yayın organlarında her gün pandeminin nasıl kontrol altına alınabileceği hakkında, örneğin sosyal mesafenin korunması gibi eğitici ve bilgilendirici yayınlara, ayrıca bu yeni tip virüse karşı sözde bilimsel ilerlemelere yer verildi.

Vaka sayısının artmasıyla ilgili olarak kendilerine yabancı gelen, kalabalık bir aile olarak aynı evde veya apartmanda yaşayan gurbetçi vatandaşlarımızın kültürel ve sosyal etkinlikleri “sanki tek sebepmiş gibi” gösterildi. Bu günlerde görüyoruz ki kendilerinin bile beklemediği patlayıcı şekilde artan vaka sayısı Almanların kendi şehirlerini, kasabalarını tıpkı ülkemiz gibi risk bölgesi ilan etmelerine sebep oldu.

Yaşlı ve bakıma muhtaç nüfusun fazla olması sebebiyle bu tip hastaların bakım masrafları arttı. Hizmet sektöründe faaliyet gösteren çeşitli köklü firmalar ve yerel firmaların iflas etti. Ayrıca kalanların da bu düşen iş hacmi sebebiyle fiyatlarını artırması bu zorlukların vatandaşa yansıyan kısmını oluşturuyor.



Kalp ve Damar Cerrahisi Bölümü Asistan Hekimi Emrah Karabacak

Günlük vaka artış oranı Robert-Koch-Entstitüsü’nün verilerine ve Almanya Başbakanı Angela Merkel’in açıklamalarına bakıldığında, yeniden yükselerek geçtiğimiz bahar aylarındaki değerlere ulaştı.

Almanya'da salgına karşı önlem olarak, okullar, yüksekokullar ve üniversiteler kapatıldı ve online eğitim sistemine geçildi. Bütün organize eğitimsel, bilimsel veya sosyal toplantıların iptal edildi. Barlar ve gece kulüplerinin kapatılması, restoranların ise belirli şartları sağladıkları koşulda belirli saatlere kadar iş yapması, toplu taşımanın daha az kullanılması ve sokakta insanların birbirlerine mesafelerini korumaları ve maskelerini tüm kapalı alanlarda takmaları Almanya’nın bulaş karşıtı önlemleri arasında sıralanabilir.

Alman hükümeti vatandaşlar için toplu taşıma seferlerini artırdı. Devlet daireleriyle yapılacak her türlü bürokratik işlem randevuya dayalı olarak yapılmaya başlandı. Evden eğitim öğrenim sisteminin güçlendirilmiş internet bağlantısı ile teşvik edildi.

COVID-19 ile enfekte olan güncel hasta sayısı her gün hastanenin tüm çalışanlarıyla paylaşılıyor ve bu sayılar genelde her hastanede iki elin parmaklarını geçmiyor.

Hastanelerin yoğun bakım ve servis yatağı kapasitelerinin yeterli olmasına karşın buralarda çalışması gereken sağlık personelinin sayısı kritik seviyede ve bundan dolayı artan iş yükü ve dolayısıyla oluşan stres sağlık personelinde sıklıkla tükenmişlik sendromuna ve çeşitli depresif kişilik bozukluklarına yol açıyor. Bu da sağlık hizmetinin kalitesini şüphesiz düşürüyor.

Hükümetin sağlık çalışanlarına sunduğu pandemiye özel hizmetler yine dolaylı olarak internetten yiyecek ve içecek sipariş verme şirketleri üzerinden gerçekleşiyor. Yanlış bilmiyorsam tek bir hastaneye yaklaşık 40.000 euro'luk aylık sipariş kuponu verilmişti.



"Türkiye'de dışarıda vakit geçirenlerin sayısı daha fazla"

Pandemiyle mücadele konusunda Almanya ve Türkiye arasında ciddi bir fark var mı?

Almanya’daki nüfus yoğunluğu ile Türkiye’deki nüfus yoğunluğu arasında kocaman bir fark olduğu aşikar. Ayrıca bizim ülkemizdeki hava koşulları ve kültürel, sosyal alışkanlıklarımız sebebiyle dışarıda vakit geçiren insan sayısı çok daha fazla. Bu da Almanya'ya nazaran ülkemizde bulaşı önlemenin en zor yanlarından biri.

Pandeminin bitişini görmeye ömrümüzün yeteceğine inanmıyorum. Bu benim şahsi görüşüm.

Bunlardan belki daha da önemlisi, bir soğuk algınlığı bulgusu olan veya bunun gibi benzer COVID-19’un sebep olabileceği şikayetlere sahip olan bireyler bilinçli olarak kendilerini toplumdan izole etmeyi öğrenmeliler. Topluma bu bilinci aşılama görevi ise günümüzde basına, gelecekte ise eğitim kurullarına ait.