TTB Merkez Konseyi üyeleri, “Savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamaları nedeniyle üçüncü kez hakim karşısına çıktı. Mahkeme, TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" gerekçesiyle 20 ay hapis cezası verdi.

“Savaş Bir Halk Sağlığı Sorunudur” açıklaması nedeniyle bir hafta gözaltında tutulduktan sonra adli kontrol şartıyla serbest bırakılan bir önceki dönemin TTB Merkez Konseyi üyeleri, üçüncü kez hakim karşısına çıktı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşma merkez konseyi üyelerinin savunmaları ile başladı.

CHP Milletvekilleri Selin Sayek Böke ve Sezgin Tanrıkulu ile TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz, DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, KESK Eş Genel Başkanı Aysun Gezen, ÖDP Başkanlar Kurulu Üyeleri İlknur Başer, Önder İşleyen ve çok sayıda emek ve meslek örgütü temsilcisi davaya katıldı.

BERAAT TALEBİ

Savcı mütalaasının daha önce açıklandığı davada 2016-2018 dönemi TTB Başkanı Raşit Tükel, “Suçlamaya konu edinen açıklamalarımız suç teşkil etmemektedir beraatimizi talep ediyorum” dedi. Tükel, çoğu SAĞLIK sorununun çevresel etkenler nedeniyle gerçekleştiğini ve hekimlerin bu konuda sorumlulukları bulunduğunu belirterek savaş ve çatışma etkilerinin ortadan kaldırılmasında da hekimlerin çok değerli katkılar sunduğunu söyledi.

Üçüncü kez hakim karşısına çıkan TTB Merkez Konseyi Üyeleri'nin savunmaları şöyle:

Taner Gören:

Bize bu açıklamayı yaptıran şey insan sevgisinden başka bir şey değildir. Savaş bir halk sağlığı sorunudur dediğimiz için ellerimize kelepçe vuran ve hakkımızda ceza talep eden hukukçuların torunlarının gelecekte dedeleri hakkında ne düşüneceğini merak ediyorum.

Sezai Berber:

Suç işlemediğini düşünüyorum. Biz hekimler için insan sağlığı çok önemlidir. İnsanların sağlığını önceleyen talebimiz suç değildir. Beraatimi talep ediyorum.

Funda Obuz:

Sağlık, bedensel ve ruhsal iyilik halidir. Açıklamamız da evrensel değerlerin bizlere yüklediği sorumluluktur. Beraatimi talep ediyorum.

Şeyhmus Gökalp:

Savcılık makamının mütalaasını kabul etmediğini belirterek başlamak istiyorum. Bilerek ya da bilmeyerek işlediğimiz bir suç bulunmamaktadır. Açıklamamızın ana hattı barışı savunmaktır. Her T.C. vatandaşının olduğu gibi bizim de barış arzusu içinde huzurlu yaşam talep etme hakkımız vardır. “Savaş kötüdür” dediği için TTB Merkez Konseyi üyelerinin yargılanmasını istemiyoruz. Beraatimi talep ediyorum.

Ayfer Horasan:

Savaşa karşı olmak hekimlik değerlerini, yaşamı önceleyen barıştan yana tutumdur. Evrensel hekimlik değerlerin yargılandığı bu davada beraatimi talep ediyorum.

Hande Arpat:

İddianamede yer alan sosyal medya paylaşımlarının tekrar değerlendirilmesini istiyorum. Suçlamaları kabul etmiyorum ve beraat talep ediyorum.

Yaşar Ulutaş:

Bizlere istinat edilen suçları istemediğimizi beyan eder beraat talep ederim.

Selma Güngör:

Savaşın yarattığı kötülükler nedeniyle barışı savunduk. Barışı istemek suç olmadığı gibi anayasal bir haktır beratımızı istiyorum.

Sinan Adıyaman:

Yaşam hakkını savunduk. Bütün hayatımızı bu çaba ile sürdürürken terör ile suçlanıp yargılanmaması kabul etmiyorum. Ölümün bile adil olmadığı dünyada yaşamın adil olmasını istiyoruz. Suçlamaları kabul etmiyor ve beratımızı talep ediyorum.

Bülent Nazım Yılmaz:

İnsanlar savaşlarda yaşam alanlarını ülkelerini terk etmek zorunda kalır. On binlerce insan göç sürecinde yaşamını kaybetti. Savaşta en başta bebekler çocuklar ve kadınlar etkilenmektedir. Barışa yönelik yaptığımız açıklama tarihsel sorumluluğumuzdur. Beratımızı talep ediyorum.

ADİL YARGILAMA HAKKI GASP EDİLİYOR

Hekimlerin savunmalarını yapmasının ardından TTB avukatlarının savunmalarına geçildi.

Avukat Ziynet Özçelik, “Biz mütalanın önceden hazırlanmış olması ve bir harici bellekten sunulmasının müvekkillerimizin haklarını gasp ettiğini belirterek 29 Nisan'da Hakimler ve Savcılar Kurulu'na suç duyurusunda bulunduk. Bu mütalaa adil yargılanma hakkını gasp ediyor. Delil niteliği taşımayan öğelerle mütalaa verildi” dedi.

Avukat Mustafa Güler de TTB merkez konseyi üyelerinin yargılanmasına gerekçe oluşturan açıklamasını okudu ve “Bütün kıyamet bu metin üzerine koptu. Bu açıklamayla İçişleri Bakanı suç duyurusu bulundu. içişleri Bakanlığının şikayetçi olduğu soruşturmayı İçişleri Bakanlığı'nın polisleri yaptı. Ortaya iki açıklama çıkardılar ve burada suç var dediler. TTB iktidarların sağlığı etkileyecek politikalarına karşı objektif dengeli ve eleştirel yaklaşan kurumdur. İktidarın erka bahçesi olmayan kurum olması TTB'nin terörle anılmasını gerekli kılmaz. Sağlıkla yaşatmakla görevli kurulun terörle anılması haksızlıktır” diye konuştu.

TTB davasında son sözleri sorulan hekimler, suçlamaları kabul etmeyerek beraat talep etti.

1 YIL 8 AY HAPİS CEZASI

TTB 2016-2018 Merkez Konseyi üyelerinin yargılandığı davada, bütün TTB Merkez Konseyi üyeleri hakkında “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçundan ayrı ayrı ikişer kez 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildi.

Hande Arpat'a ayrıca 1 yıl 6 ay 22 gün hapis cezası verildi.

“SAVAŞIN HALK SAĞLIĞI SORUNU OLDUĞUNU SÖYLEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”

TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Sinan Adıyaman, mahkemenin kararına tepki gösterdi. Duruşma sonrası açıklamalarda bulunan Adıyaman, şunları söyledi:

“Biz uluslararası evrensel tıp etiğinin bize öğrettiği şeyi uyguladık. Vazifemizi yaptık, savaşın bir halk sağlığı olduğunu söyledik. Bunu 3 duruşmada da avukatlarımız ve kendimiz yaptığımız savunmalar ile ortada bir suç olmadığını, tamamen bizim işimiz olduğunu, bizim yaşam hakkı için çalıştığımızı, yaşamsal değerleri savunduğumuzu söyledik. Fakat bugün mahkemede 11 arkadaşımız 20'şer ay, bir arkadaşımız 20 ay artı 16 ay civarında bir ceza aldı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Bu kararı iptal ettirmek için elimizden geleni yapacağız, sonuna kadar mücadele edeceğiz. Türk Tabipleri Birliği, savaşın bir halk sağlığı sorunu olduğunu söylemekten hiçbir zaman vazgeçmeyecektir. Bu böyle bilinsin.”