Sanat kökenli bir aileden geliyorsunuz. Rahmetli babanız Ferdi Merter, tiyatro dünyasının duayenlerinden ve aynı zamanda televizyonun sevilen yüzlerindendi. Ablanız Almula Merter de ünlü bir tiyatrocu ve yazar. Siz ise müziği seçmişsiniz. Oyunculuğu hiç düşünmediniz mi?

- Aslında oyunculuğa da uzak kalmadım hiç. Çocukluğumda birkaç televizyon dizisi ve filminde oynadım. Gençlik dönemimde Med Yapım’la çalıştım. Ama benim kendimi özgür hissettiğim ve rahatça ifade edebildiğim alan müzik.

Özel bir duruma da sahipsiniz. Asperger sendromunuz olduğunu söylüyorsunuz...

- Asperger sendromu, otizmin bir evresi. Rakamlar üzerinde müthiş bir gücüm var. Bana hangi boyutta gazete sayfası gösterirseniz gösterin, ben orada kaç harf olduğunu 10-15 saniye içinde size söylerim. Ama sizin onu saymanız saatler sürer. En yüksek rakamlı çarpımların cevabını hemen verebilirim. Altı deste kâğıdı bir anda sayabilirim.

Bu gerçekten olağanüstü. Size dâhi mi demeliyiz o halde?

- Dâhi diye bir şey yok. Ama beynini daha iyi kullananlar var.

Ayrıca bir de hiperaktifsiniz galiba?

- Evet. Çocukluğumda da yerimde duramazmışım. Vücudumda 135 dikiş, üç kırık, iki çatlak var.

KLASİK MÜZİK KONSERLERİNİN FRAKLI TEYMURALP’İ TAM BİR ADRENALİN TUTKUNU

Bu röportajı sanatçı kimliğiniz üzerinden yapıyoruz ama aslında siz yıllar önce Türkiye’nin gönlünde başka bir kimlikle de taht kurmuştunuz. Klasik sudoku çözme klasmanında rekor 7.5 dakikayken siz yarışmayı sadece 35 saniyede bitirerek bu rekoru geçmiş, Yunanistan ve Türkiye’de çok konuşulmuştunuz...

- Evet... İlk “Türkiye-Yunanistan Survivor” yarışmasına katılmıştım. Türkiye’nin en iyi klasik müzik orkestrasında, en yüksek kademede hem hoca hem de perküsyonist olarak görev yaparken ani bir kararla istifa etmiş ve adrenalin tutkum yüzünden önce “Fear Factor”a, sonra “Survivor”a katılarak kendimi bile şaşırtmıştım. Yani klasik müzik konserlerinin fraklı Teymuralp’i aslında tam bir adrenalin tutkunu. Doğrusu ben hep yüreğimin götürdüğü yere gittim.



AHMET ERTEGÜN, ATLANTIC RECORDS KADROSUNA KATILMAMI İSTEDİ

Dünyaca ünlü sanatçılarla da çalışmışsınız. Biraz da bundan bahsedelim mi?

- Siz iyiyseniz, en iyiler de sizin yanınızda oluyor. Bu ne tesadüf ne de şans. İşinizi iyi yapmakla, hatta işinize âşık olmakla ilgili bir şey. Siegfried Fink, Luis Conte, Alex Acuna, Jimmy Brandley, Sandro Albert, Michito Sanchez, Jojo Mayer, Thomas Lang, Chris Coleman, Otmaro Ruiz ve daha pek çok sanatçıyla çalıştım. Türkiye’den ise Fazıl Say, Cem Adrian, Harun Kolçak, Yarkın kardeşler, Okay Temiz, Özge Fışkın ve Özgün’le. Şu anda da İstanbul Zilleri’nin uluslararası sanatçıları arasında yer alıyorum.

“Keşke onunla da çalışsaydım” dediğiniz biri var mı?

- Ablam Almula Merter, Amerika’da yaşarken ünlü müzik adamı Ahmet Ertegün’le çalışıyordu. Bir gün Türkiye’ye geldiler. Benim daktiloyla verdiğim bir konserimi izlemiş. Atlantic Records kadrosuna katılmamı ve Amerika’da çalışmamı istedi. O zaman daha yeni evliydim ve ülkemle ilgili çok fazla ideallerim vardı. Buradan ayrılmak istemedim. Ertegün çok şaşırmıştı. Tabii ablam da. Bu konuda bana hâlâ kızar.

2 BİN 400 ENSTRÜMAN ÇALABİLİYORUM

2 bin 400 adet müzik aleti çaldığınız doğru mu?

- Evet. Doğrusu mesleğimde hiçbir zaman mütevazı olmadım. Ben eğitimim için 35 yılımı verdim. Hâlâ da öğrenmeye devam ediyorum. Perküsyon literatüründe 2 bin 400 tane enstrüman var. Ben hepsinin eğitimini aldım. Mesleğimle ilgili olarak dünyanın en ücra yerlerine gidip etnik aletleri öğrendim. Öyle bir tane ritim aletini alıp vurmakla perküsyon sanatçısı olunmuyor.

Şimdi neler yapıyorsunuz?

- Ablam Almula’yla beraber Konsept TV adı altında dijital yayınlar yapacağımız bir platform kuruyoruz. Bir de AMC Akademi olarak yine çevrimiçi eğitim platformumuz var. Ayrıca benim PAN Sanat adında, Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı bir müzik akademim var. Orada sanat dünyasına yüzlerce öğrenci kazandırdım. Kazandırmaya da devam ediyorum.

PERKÜSYONDA YOZLAŞMA VAR

◊ Siz bir kitap da yazmışsınız, değil mi?

- Evet, Türkiye’deki perküsyon teknikleri ve tarihini anlatan ilk eser. Popülarite kalıcı bir şey yaratmaz. Maalesef özellikle perküsyon konusunda büyük bir yozlaşma var. Müzik yapacak insanın önce notaları okuyabilmesi lazım. Bu işler şov yaparak insanı ancak bir yere kadar götürür.

FESTİVAL DÜZENLEMEK İSTİYORUM

◊ Yeni projeleriniz var mı?
- Ablam Almula’yla beraber hayata geçirmeye çalıştığımız platform sanat ağırlıklı olacak. Ayrıca pandemi süreci bitip de hayatımız normale döndüğü zaman perküsyon festivalleri düzenlemeyi düşünüyorum.