Yemenli Husiler, 14 Eylül’de, Suudi Arabistan'ın doğusundaki Abkayk kentinde yer alan, Suudi petrol şirketi Aramco'ya ait iki büyük tesise çok sayıda bomba yüklü insansız hava aracı (İHA) ile saldırı düzenledi.

Saldırılarla birlikte Suudi Arabistan’ın petrol ihracat kapasitesi yarı yarıya inerken, ham petrol varil fiyatı, Ağustos 1990’da yaşanan Irak-Kuveyt savaşından bu yana en büyük günlük sıçramayı yaşadı ve %20 arttı.

Saldırılar, dünyanın en büyük ham petrol ihracatçısı Suudi Arabistan’ın, elinde bulundurduğu Amerikan menşeli Patriot hava savunma sistemleri ve milyarlarca dolarlık askeri yatırıma karşı, ülkenin stratejik merkezlerini korumada başarısız olduğunu gözler önüne serdi.

Kime yarar?

ABD Başkanı Donald Trump, saldırının arkasındaki muhtemel güç olarak İran’ı işaret etti, ancak şu ana dek saldırıyı İran'ın gerçekleştirdiğini ispatlayan net bir bulgu ortaya çıkmış değil. Suudi yetkililer saldırıdan 1 gün sonra, saldırıda kullanılan İHA parçalarını teşhir ederek, İran’a ait olduklarını iddia etti, ancak söz konusu bilgi henüz uluslararası kuruluşlar tarafından teyit edilmedi.

13 Haziran’da Hürmüz Boğaz’ında, Japonya’ya ait iki tankerin vurulmasının ardından da benzer senaryolar ortaya atılmış, ancak ABD makamlarının iddialarını destekleyecek maddi deliller ortaya çıkmamıştı.

Böyle karmaşık durumlarda, ‘Cui Bono?’ (bu durumdan kim karlı çıkar?) sorusunu sormakta fayda var.

İşte, krizden zarar görenler ve fayda sağlayanlar:

BÜYÜK KAYBEDEN: SUUDİ ARABİSTAN

Cumartesi günü gerçekleşen saldırılar, genel olarak Petrol İhracatçısı Ülkeler Örgütü'ne (OPEC) üye tüm ülkelerin sektör gelirlerini arttırsa da, OPEC'de lider konumunda olan Suudi Arabistan'ın petrol üretiminde günlük 5.7 milyon varil kesintiye yol açtı.

AFP'ye konuşan, ekonomist Julian Jessop'a göre, "Şayet petrol fiyatları yüksek bir seviyede kalır ve yükselmeyi sürdürürse, buna Suudi üretimindeki sürekli bozulmanın yol açması muhtemel. Dolayısıyla, Suudiler hiçbir durumda fayda sağlayan taraf olamayacak."

Bir başka önemli husus da, Suudi Arabistan'ın, saldırılarla birlikte oldukça net bir şekilde ortaya çıkan güvenlik açıkları. ABD'nin kısa vadede neden İran'a yönelik askeri nitelikte bir harekat düzenlemeyeceğinin kodları da burada mevcut. Zira bu tarz bir harekat, İran ve Suudi Arabistan arasında doğrudan çatışma riski yol doğurabilir. Bu durumda, sıradan saldırıları bile püskürtme yeteneğine sahip olmadığı görülen Suudi Arabistan'ın ağır kayıplar vermesi muhtemeldir.

BÜYÜK KAZANAN: ABD

Günde 15.647.000 varil petrol üretimiyle dünya lideri konumunda olan ABD şüphesiz bu krizden en karlı çıkacak ülkelerden biri.

Uzmanlara göre, yüksek üretim maliyetleriyle dönen ve bugün oldukça zor durumda olan 'ABD kaya petrolü endüstrisi' bu durumdan üst düzey fayda sağlayacak. Bu bağlamda, önümüzdeki aylarda ABD ham petrol ihracatında artış gözlemlenmesi muhtemel.

Zacks Research analisti Sanghamitra Saha'ya göre, petrol fiyatlarının azalan tedariklerde yükseliş eğilimi gösterdiği durumlarda, (piyasaya daha fazla petrol pompalama eğiliminde olacakları için) petrol arama şirketleri ve stok sahipleri bu durumdan yüksek fayda sağlar.

ABD Başkanı Donald Trump, saldırılardan sonra yaptığı açıklamada, acil durumlar için bulundurulan petrol stokunun, enerji arzındaki sıkıntıların giderilmesi adına piyasaya sürebileceğini söyledi.

Petrol fiyatları yükselişe geçerken yapılan bu hamle, ABD ekonomisi açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Texas ve Louisiana eyaletlerindeki yeraltı mağaralarında 645 milyon varil petrol bulunduran Washington yönetiminin stokları, dünyadaki en büyük miktara tekabül etmektedir.

İRAN: KÂR VE ZARAR DENGEDE

Haziran ortasında Hürmüz Boğazında, Japonya bağlantılı iki tankere yönelik gerçekleştirilen saldırıların şoku henüz atlatılmamışken gerçekleşen bu olay, İran'ı diplomatik ve ekonomik anlamda biraz daha köşeye sıkıştıracak gibi görünüyor. Keza ABD Başkanı Donald Trump da dakikalar önce sosyal medyadan paylaştığı bir iletide, Hazine Bakanlığına, İran'a yönelik yaptırımların arttırılması talimatını verdiğini belirtti. Trump bir önceki açıklamasında, ABD'nin (hedefe) kilitli ve (cephane) yüklü olduğunu söyleyerek, İran'ı açıkça tehdit etmişti.

Günlük 4,695,000 varil petrol üretimiyle, OPEC'in önde gelen petrol üreticilerinden biri olan İran, her ne kadar yükselen petrol fiyatlarından fayda sağlayacaksa da, mevcut yaptırımlara ek olarak gelen yeni yaptırımlar, bu faydanın keyfini sürmesini engelleyecektir.

Henüz saldırıyı İran'ın gerçekleştirdiğine yönelik somut bir kanıt olmasa da, Yemen merkezli Husilerin büyük ölçüde İran tarafından sevk ve idare edildiği bir gerçek. Suudi Arabistan'a yönelik bu kuvvetli meydan okuma, İran’a yönelik ciddi bir harekatta, İran'ın kaybeden tek taraf olmayacağının da sigortası niteliğinde.

ASYA EKONOMİLERİ TEHDİT ALTINDA

İngiltere merkezli WoodMac Enerji danışmanlığı şirketinin verilerine göre, Suudi ham petrolünün yüzde 70’ini Asya ülkeleri satın alıyor; bu ülkelerin başında ise dört büyük Asya ekonomisi: Çin, Japonya, Hindistan ve Güney Kore geliyor.

ABD'deki merkezli Ekonomik Karmaşıklık Gözlemevi (OEC) verilerine göre Çin, %18'lik pay ile bu alanda dünya lideri ve sırf bu durumdan dolayı, halihazırda ABD ile arasındaki ticaret savaşının yorgunluğunu taşıyan Çin ekonomisinin ağır bir yara alması muhtemel.

Asya politikaları uzmanı Miha Hribernik'e göre, Suudi ham petrol ihracatına bağımlı olan Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore, ortak bir tutumla krizin tırmanmasını engellemek isteyecektir. Ancak Japonya, Güney Kore ve Hindistan, ABD ile aralarındaki kuvvetli müttefiklik ilişkilerinden ötürü kendilerini bir miktar baskı altında hissedebilir.

Hribernik, Tokyo ve Seul yönetimlerinin İran’a misilleme girişiminde bulunmak konusunda temkinli olacaklarını ifade ediyor ve ekliyor, "Güney Kore ve Japonya'nın, ekonomik çıkarları ve ABD ile olan müttefiklik ilişkileri arasında denge kurmaları muhtemel."

BREZİLYA SÜPRİZ YAPABİLİR

OPEC üyesi olmayan ve dolayısıyla OPEC üretim kesintisi anlaşmasına da taraf olmayan Brezilya, saldırılardan karlı çıkan sürpriz bir oyuncu olarak öne çıkıyor.

Uzmanlara göre, Ortadoğu'daki güvenlik risklerinin artması, yatırımcı ve alıcıları dünyanın daha güvenli coğrafyalarındaki satıcılara yönlendirebilir; Brezilya'da bunlardan biri.

Kıdemli yatırımcı Mark Mobius, Pazartesi CNBC'ye yaptığı açıklamada bu durumu onayladı ve "Petrol tedariki için Brezilya'yı, transit rotalar için de Meksika ve diğer ülkeleri göz önünde bulundurmalıyız" dedi.

OilPrice.com analisti Tsvetana Paraskova'ya göre, Brezilya son iki ayda petrol üretimini büyük ölçüde arttırarak bu yıl OPEC dışı ülkeler arasında, petrol tedarikçileri alanında ikinci büyük ülke haline geldi.