Dünya genelinde insansız hava araçlarını silahlandırabilen sayılı ülkeden biri olan Türkiye, bu alandaki uçar unsurlarının sağladığı çarpan etkisi ile birbirinden farklı alanlarda önemli kazanımlar elde etti.

Türkiye’nin yerli ve milli SİHA’ları ile iç güvenlik operasyonlarından Suriye’ye, Irak’tan Ege’ye, Doğu Akdeniz’den Libya’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada ortaya koyduğu performansın en önemli bileşenlerinden biri de hiç şüphesiz tamamen yerli imkanlarla üretilen milli mühimmatlar…



SİHA’larla beraber mühimmat da satıyoruz

Savunma Politikası Analisti Turan Oğuz, Türkiye’nin Bayraktar TB2’yi Katar ve Ukrayna’ya sattığını hatırlatarak, söz konusu satışın içerisinde SİHA’ların mühimmatının da olduğu bilgisini paylaştı.

MAM-L ve MAM-C gibi mühimmatlarla bu satışların gerçekleştiğini anlatan Oğuz, “Bu alanda bir ülkenin farklı bir ülkeye büyük platformlar satması, çok uzun süreli bir birlikteliğin ilk adımı olarak kabul ediliyor” dedi.



[Yerli ve milli imkanlarla üretilen mühimmatlar SİHA'ların başarısında büyük rol oynadı.]

Uçtukları sürece mühimmat ihtiyacı olacak

Türkiye’nin sattığı SİHA’ların gittikleri yerde uçtuğu sürece üzerindeki mühimmatlara da ihtiyaç duyulacağını vurgulayan Oğuz, şöyle devam etti:

“Bir SİHA sattığınız zaman bunu kısa süreli bir alım olarak görmüyorsunuz. Diyelim ki sattığınız SİHA’nın 30 yıllık ömrü varsa, siz o ülkeyle 30 yıl boyunca bir şekilde sürekli temas halinde olacaksınız.

Çünkü SİHA’ları almakla iş bitmiyor. Karşı tarafın bu SİHA’ya uygun mühimmat ihtiyacı da açığa çıkıyor. Burada Türkiye’nin yerli ve milli imkanlarla ürettiği mühimmatların ne denli önemli olduğu bir kez daha görülüyor.

İlgili ülke sizden aldığı SİHA’nın mühimmatları için de uzun yıllar alım yapmak durumunda kalıyor. Çünkü o mühimmatı kullanmasa bile bir raf ömrü var ve o tarihten sonra yenisini almak zorunda.”

Türkiye’nin etki alanını artıracak

Turan Oğuz, Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TUSAŞ) tarafından üretilen ve geçtiğimiz günlerde 49 saat havada kalarak, Türkiye’nin bu alandaki rekorunu kıran Aksungur’a da değinerek, şunları söyledi:

“Aksungur bizim ihracat için geliştirdiğimiz bir platform. Türkiye, Aksungur’u sattığı zaman MAM-L’den MAM-C’ye UMTAS’tan TEBER’e kadar çok farklı mühimmatları ve güdüm kitlerini ihraç edebilecek.

Bir süre sonra işler SOM-J’nin bu insansız hava araçlarıyla ihraç edilebilmesi noktasına dahi gelebilir… Tüm bunları alt alta koyduğunuz zaman Türkiye bu alanda çok büyük bir ihracat kalemi, dolayısıyla yüksek hacimli bir satış imkanı yakalayacaktır.







[BOZOK gibi son derece etkili yerli-milli mühimmatların ihraç potansiyeli de oldukça yüksek.]

Diğer ürünlerin de önünü açabilir

İşin ekonomi boyutunun yanı sıra bir de siyasi tarafı var. Savunma sanayii alanında yapılan her ihracat hedef ülkede etki alanınızın artması anlamına geliyor.

Süreç bunlarla da sınırlı kalmayabilir… Türk SİHA’ları ve mühimmatlarının sahadaki başarısını bizzat gören ülkelerin savunma sanayiindeki diğer ‘Türk Malı’ ürünlere yönelmesi de son derece yüksek bir ihtimal. Gelecek yıllarda çok farklı coğrafyalarda Türk SİHA’larını, yerli ve milli mühimmatları ve nihayetinde diğer savunma sanayii ürünlerimizi daha sık görebileceğimize inancım tam.”

Kaynak: TRT Haber