Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Pera Müzesi, şu sıralar 25’inci yılını kutlayan Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nin öğrenci ve mezunlarının yapıtlarını bir araya getiren “Yüzleşme” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Zeynep Çilek Çimen, Hürriyette kaleme aldı.

Serginin küratörü Prof. Marcus Graf, fakülte olarak üç kavramla “yüzleştikleri”ni, serginin adının buradan geldiğini vurguluyor: Eğitimle yüzleşme, çağdaş sanat ve kültürle yüzleşme ve dünyayla yüzleşme. Fakülteden kimler geldi geçti, hangi sanatçılar, modacılar eğitmenler yer aldı gibi sorulara Yeditepe olarak cevap veriyorlar. Ayrıca sergide kim profesyonel sanatçı, kim amatör öğrenci anlayamıyorsunuz. Tabii ki burada Marcus’u küratör olarak tanıdığım ve onun kurgusunu bildiğim için bu başarısına şaşırmıyorum.

Marcus, tüm sergiyi beş konu üzerine kurguluyor: Doğa, kent, birey, toplum ve soyut. Sergiye özellikle 3. kattan başlamanızı tavsiye ederim.

İlk katta dağlardan, taşlardan, mağaradan, ütopik insansız manzara resimlerinden geçip insanın doğayla ilişkisiyle karşılaşıyorsunuz. Saliha Yılmaz’ın hibrit figürleri, moda tasarımcısının koleksiyon tanıtım videosuyla yan yana sergilenerek insan-doğa ilişkisi işleniyor. Yağızhan Çalışkan’ın yarı insan-kadın yarı ağaç figürleri doğadan, taşlardan, ütopik dünyadan insana evriliyor. İnsan odaklı işler bölümünde de kent kavramı öne geçiyor. Sergide beş tiyatro oyunu, ekran ya da sahne aksesuarları olarak sergileniyor.

Dördüncü katta ise insan sıkıntıları, sorunları gibi temalar işleniyor. Fakültenin sanat ve kültür yönetimi bölümünden mezun olan ve profesyonel olarak çalışan küratör Melike Bayık, Plugin küratörü Esra Özkan gibi birçok isim, hazırlanan bir videoda eğitimlerinden, genç küratör olmaktan bahsederek tecrübelerini aktarıyor. Tekrar moda ve kitsch temalı figürlerle, neşeli portrelerle sergiyi bitiriyoruz.

Aklımda kalan en iyi iş hangisi derseniz, kesinlikle Rasim Aksan derim. Benim bir sanatçı olarak baskı sandığım resmi defalarca inceledim, Marcus’a da sordum ve tam anlamıyla büyülendim. En son ne zaman bir eser karşısında büyülendiğimi sorguladım. 2016 MoMA’da Jo Baer Kiss resminin karşısında büyülenen şizofren bir izleyicinin resmi öpmeye kalkışıp tutuklanması gibi büyülendim. Daha sonra neden bunu yapmaya kalkıştığı sorulduğunda “Bu resim çok soğuktu, hareketlendirmek istedim!” demişti. Ben de bu resmi biraz gülümsetmek isterdim, çünkü çok hüzünlüydü; tıpkı sanatçının hikâyesi gibi. Dolayısıyla giderseniz Rasim’in işini bir de benim için dikkatlice inceleyin ve oradan bana selam yollayın! Önceden avuç içine sığacak kadar küçük işler yaparmış, çünkü ailesi resim yapmasını istemezmiş, küçük olduğu için saklaması, koruması kolay oluyormuş. Buraya hangi sıfatı yazsam yetmeyecek bir ‘hiper realist’ten daha gerçekçi işler yapmış, fakat onun işlerindeki çekiciliği Walter Benjamin’in de dediği gibi beş duyumuzla algılamazsak anlayamayız.

Gençlere ışık gösterecek bir sergi olmuş, mutlaka gezilmeli diyorum. ‘Yüzleşme’ başlıklı sergi, 27 Ekim’e kadar Pera Müzesi’nde görülebilir.