Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Müzisyen Özdemir Erdoğan, Türkiye’nin sanat güneşi olarak nitelendirilen Zeki Müren hakkında yeni bir çıkış daha yaptı. Erdoğan, “Eğer kötü örnek olmadıysa her toplumsal harekette boy gösteren LGBT’ler nereden çıktı?” ifadesini kullandı.

Sabah gazetesinden Tuba Kalçık'a konuşan ve Zeki Müren'e dair açıklamalarının hâlâ arkasında olduğunu belirten Özdemir, “Ben ne düşündüysem onu söyledim. Ülkemizde kültür adına söz söyleyen, yazan çizen, satılmamış, namuslu ve cesur eleştirmen kalmadığından, bu görev birkaç sanatçı arkadaşımla bize düştü...” dedi.



“Gıyabımızda yalan yanlış haberler yapılıyor, korkakça arkamızdan konuşuyorlar... Bu bir itibar suikastıdır” diyen Erdoğan şöyle devam etti:

Özdemir Erdoğan şöyle devam etti:

'BÜLENT ERSOY KONUYA DUYGUSAL BAKIYOR'

Bülent Ersoy’un açıklamalarına tepki göstermesine ilişkin de konuşan Erdoğan, “Bülent Ersoy konuya duygusal bakıyor, o yüzden tepki gösterdi bence. Müren, hırslı, şöhret düşkünü biriydi, sahnede kendi sinin yerine Ersoy'un tercih edilmesini kaldıramadı. Esasen Müren'i tahtından indiren Ersoy'dur yani. Bakmayın Bülent Ersoy'un böyle açıklama yapmasına. Elini öpmüş, sonra da tahtına oturmuştur" ifadelerini kaydetti.

Özdemir Erdoğan, "Magazin dünyasından da çok büyük eleştiri aldınız... Size yöneltilen bu eleştirileri nasıl yorumluyorsunuz?" sorusuna da şöyle yanıt verdi: 

Özdemir Erdoğan, kısa bir süre önce Zeki Müren için "Onu izleyen küçük erkek çocukları travmalar yaşadı” iddiasında bulunmuştu. Sanat dünyası, Özdemir’e bu ifadeleri dolayısıyla tepki göstermişti.



Şarkıcı Alpay da Özdemir Erdoğan'ın ardından Zeki Müren'le ilgili konuşarak, "On kulağım olsa biriyle Zeki Müren dinlemem" demişti. Alpay, "Zeki Müren abartılı üslubu ve Türkçesiyle Türk sanat müziğini katletmiştir. Ölçüsüz tavırlarıyla Türkiye'de kötü örnek olmuştur" ifadelerini kullanmıştı. 

Alpay, "Müthiş ağdalı bir üslupla söyledi şarkılarını Zeki Müren. Bana hiçbir duygu vermez çünkü duygusuz söyler, rol yapar. Türkçede 'Reca ederim' diye bir şey var mıdır? 'Rica ederim' dersin. Türkçeyi çok iyi konuştuğu söylenen Zeki Müren bilakis Türkçeyi de, Türk sanat müziğini de abartılı bir üslup kullanarak bozmuştur" demişti.

Açıklamasıyla pek çok eleştiriyi ve tartışmayı da beraberinde getiren Alpay, daha sonra Sabah'a yeni açıklama yaparak şunları söylemişti:

'ELEŞTİRİ HAKKIMDIR'

"60 küsur yıllık bir sanatçı olarak, bir başka müzisyen hakkındaki fikirlerimi söyledim. Kimseye hakaret etmedim. Ama ne yazık ki sosyal medyada müthiş bir lince uğradım. Bu da aslında sosyal medyanın ne kadar kontrolsüz bir mecra olduğunu, isteyenin isteyeni yerden yere vurup itibar suikastı yapabildiğini gösteriyor.

Söylediklerim samimi hislerim, fikirlerim. Eleştiri hakkımdır, kişisel görüşümdür. 84 yaşında usta bir müzisyen olarak dinlemekten zevk aldığım isimler olduğu kadar, tahammül edemediklerim de olmuştur, olacaktır. Zeki Müren de dinlemekten haz etmediğim, kulağıma, ruhuma dokunmayan bir isim olmuştur hep…

Son dönemlerde bizde Türk Sanat Müziği diye adlandırılan türün gerçek adı Klasik Türk Müziği'dir. Klasik Türk Müziği çevrelerinde, yani bu işin duayenleri arasında yıllardır Müren'in özellikle son 20-30 yılında Klasik Türk Müziği'ni bozduğu, arabesk hale getirdiği, abartılı nameler kullanıp, harflerin üzerine gereksiz yere bastığı konuşulur. Ama kamuya açık bir alanda dile getirilmez. Çünkü Müren bir tabudur ülkemizde… Tarihçi, yazar ve aynı zamanda bir müzisyen olan Murat Bardakçı da vaktiyle Müren'in müziğini eleştirmişti.

'ELEŞTİRİ DEFTERİ ÖLDÜKTEN SONRA KAPANMAZ'

Bana yapılan en büyük hakaretlerin başında 'Ölmüş bir insanın arkasından konuştuğum'la başlayan, onur kırıcı sözler geliyor. Hiçbir siyasi liderin, halka mal olmuş sanatçının ve tarihi kahramanın eleştiri defteri öldükten sonra kapanmaz. Öyle olsa dünya renksiz, tek sesli bir yer olurdu. Kendimizi geliştiremezdik. Geçmiş kahramanlar, bugün hayatta olanlar gibi eleştirilir, anıları paylaşılır, yaptıkları, yapamadıkları üzerinden konuşulurlar. Bu benim için de öyle olacak. Mühim olan hakaret etmeden, yaralar açmadan söz söylemek. Eleştiri ve linç arasındaki farkı gözeterek…"