Oyun yazılımcılarının taktiklerinin kumar yöntemleriyle benzediğini belirten Evren, “Küçük küçük ödüllerle devam ediliyor. Kumarda da asıl olan ‘kıl payı kaçırdım’ duygusu bu. Dolayısıyla kişi kumarda olduğu gibi ‘Neredeyse başarıyordum’ şeklinde oynamaya devam ediyor” dedi. Evren şöyle devam etti:

OYUNLA TELAFİ

- “Oyunda yarattığınız başka bir kimlik var. Avatara bürünüyor. Kendisinden memnun olmayan bir kişi avatarını istediği gibi oluşturuyor. Avatarını kendisinden daha iyi görmesi, bu oyuna bağımlı hale gelmesi, bir bozukluk ortaya çıkarmasının en önemli nedenlerinden biri. Gerçek hayatta başarısızlık yaşıyorsa genç, bunun telafisini oyunlarla yapmaya çalışıyor.

- Çocuklar şimdi e-sporcu olmak istiyor. Ülkemizde de var e-spor, turnuvalar düzenleniyor. Ne için oynadıkları önemli. Şan, şöhret, oyunda ilerleme, seviye yükseltme onlarda haz uyandırıyor. Rekabet, statü ve güç için oynuyorlar.

- Oyun içine yeni şeyler keşfediyorsunuz. Bu da haz veren bir süreç. Sorunlar yaşıyorsa ve bunlardan kaçış olarak kullanıyorsa bu da önemli. Kendini daha rahat hissediyor, kendi kendini bir yerde tedavi etme çabası diyebiliriz.

- Profesyonel, amatör oyuncular oyunla ciddi zaman harcıyor gibi görünüyor. Yüzde 14’ü 6 yaşın altında internet kullanmaya başladığını bildirmiş. Bu grubun oyun oynama yaşları ise 6 yaş öncesi yüzde 34.7. Ne kadar erken başlarsa daha sonra problem yaşanması ihtimali o kadar yüksek.

- Tek bilinen koruyucu etken dışa dönüklük, yani sosyal olma. Bunun tam tersi içe dönüklük de en önemli risk. Bunun dışında heyecan arayışı, narsistik, saldırganlık duyguları. İlginç olan, bu kumar oynayanların da bulgusu.”