CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, Didem Arslan Yılmaz moderatörlüğünde Habertürk TV'de yayınlanan 'Türkiye'nin Nabzı' programına bağlanarak 16 Haziran'da AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım ve CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu arasında gerçekleştirilecek olan ortak yayının detaylarına ve "soru polemiği" ilişkin açıklamalarda bulundu.

Altay'ın açıklamaları şu şekilde:

"Soru meselesi bir kaosa dönüştü. Bence hem İmamoğlu hem de Yıldırım'a haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Bir kere Sayın Yıldırım yanlış bilgilendirilmiş. İşin esasını anlatayım. Benim tanığım şekliyle sayın İmamoğlu'nun söylediği, Yıldırım'ın soruları görüşülmesini istediği şeklinde bir beyanı var. Sayın Ünal ile ilk görüştüğümüzde; Ünal'ın bana ilk teklifi; ki ben bu teklifi Binali Yıldırım adına yapılmış gibi algılarım. Benim ona yaptığım teklifler de İmamoğlu'nun teklifi gibi algılanır. İlk toplantıda, format belirleme görüşmesinde Sayın Ünal şöyle bir teklifte bulundu. "Bunu ABD Başkanlık Seçimleri'ndeki tartışmalar gibi yapalım. 20 soru, eşit soru her iki adaya da sorulsun. Her iki aday makul süre, bunu 3 dakika olarak öngördük. Ben de düşündüm, 'olabilir' dedim. Soruların da; bir havuzda hazırlanmasını, yani hem Mahir Bey'in hem bizim, soruları bir yerde birleştirip oradan, bir havuzdan 20 ortak soru tespit etmemiz şeklinde bir teklif geldi. Biz Mahir Bey ile 4 kere bir araya geldik. Bu ilk gün olan görüşmedir. Sonra Mahir Bey Yıldırım'a, ben İmamoğlu'na bu görüşmeyle ilgili bilgi paylaştık. Bu görüşmeyi paylaşırken ben Sayın İmamoğlu'na ve yakın çalışma arkadaşlarım da 'böyle bir teklif geldi, ben de makul gördüm' dedik. Buradan tabi doğal olarak Sayın İmamoğlu ne anlayacak? AK Parti'nin, Sayın Mahir Ünal'ın, Binali Yıldırım adına o masada olduğunu düşünerek soruların önceden görüşülmesini, belirlenmesini, arzu ettiğini anlamasından doğal hiçbir şey olamaz.



İkinci görüşmede; daha moderatör falan da belli değilken, biz dedik ki "moderatörün eline soru vermek çok mantıklı değil. Bence moderatöre bir çerçeve çizeriz ama moderatöre bir insiyatif bırakmak lazım" dedik. Ne zaman? İkinci görüşmede.

Bu bilgiyi Ekrem Bey ile birlikte, bir kısım parti yöneticisi ile birlikte değerlendirdik. Yani Mahir Bey'e de söyledim. Binali Bey'in teklifi değilmiş. Mahir Bey de altını çizerek söyledi. Mahir Bey'in düşüncesiydi. Ama ikinci görüşmede; 'moderatöre insiyatif bırakmazsak olmaz, bu hoş olmaz' diyerek terk ettiğimiz bir düşünceydi.

Ekrem Bey'in de ilk görüşmeyi, Mahir Bey ile yaptığım görüşmeyi kendisine naklettikten sonra Mahir Bey'den gelen teklifi Binali Bey'den gelen bir teklif olarak algılamasından doğal bir şey olamaz. Benim Mahir Bey'e yaptığım kimi teklifleri de Binali Bey'in, Ekrem Bey'in teklifi olarak algılaması da doğaldır.     

İkinci görüşmeden sonra; üçüncü görüşmede tamamen inisiyatifin moderatöre bırakılmasına, moderatörün arzu etmesi halinde adaylarla ayrı ayrı görüşmesine karar verdik. Zaten ortak yaptığımız basın toplantısında da ne dedik? "Soruları moderatör hazırlayacak, inisiyatif moderatördedir." bizzat ben söyledim. Durum bundan .
ibaret
HER İKİ ADAYA DA AYNI SORULAR MI SORULACAK?



Onu da söyleyeyim, süre de önemli. Çok uzun olmaması da gerekir. 20 soruyu 18'e düşürdük. 15 soru aynı sorular sorulacak, İstanbul eksenli. 3 soru belki 4 olur, bilemiyorum takdir moderatörün. O da her iki adaya ayrı ayrı sorular.