FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında mahkemeye sevk edilen Prof. Dr. Mehmet Altan tutuklandı, gazeteci yazar Ahmet Altan'ın ise serbest bırakılmasına karar verildi.

Savcı Tuncay, Altan kardeşleri, "darbeye teşebbüs etmek, FETÖ'ye yardım yataklık ve FETÖ'nün propagandasını yapmak" suçlarından tutuklanması istemiyle nöbetçi İstanbul 10. Sulh Ceza Hakimliği'ne sevk etmişti.

Nöbetçi hakimlik, Mehmet Altan'ın, "Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme ve terör örgütüne üye olmak" suçlarından tutuklanmasına karar verdi.

Mahkeme, Ahmet Altan'ın ise "haftada bir gün evine en yakın güvenlik birimine imza verme" ve "yurt dışına çıkış yasağı" zorunluluğundan oluşan adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakılmasına hükmetti.

Ahmet Altan'ın, mahkeme sorgusu sırasında hakime, "Benim hayatım darbelere karşı mücadeleyle geçti." dediği duyuldu.

Ahmet ve Mehmet Altan'ın, 15 Temmuz darbe girişiminden bir gün önce katıldıkları televizyon programında darbe çağrışımıyla subliminal mesaj içeren söylemlerde bulundukları ileri sürülmüştü.

AHMET ALTAN KONUŞTU

Serbest bırakılan Ahmet Altan, gazetecilerin soruları karşısında şunları söyledi:

"Türkiye buradan bir yere gitmez. Ümit ediyorum ki bu siyasi iktidar kısa sürede kendini toparlar. Hem kendisinin hem de Türkiye’nin böylesine korkunç, kötü bir yere gitmesine engel olacak bir hamle yapar.

Mehmet Altan ile birlikte darbeyle ilişkilendirildik. Yani bu darbenin bir parçası olmakla suçlanıyoruz. Bunun bir kanıtı yok. Hiç unutmayın ki bu olay, bizim insan bilincinin algılayamacağı mesajlar verdiğimiz iddiasıyla başladı. Bu saçma sapan iddia bütün yeryüzünde büyük bir skandal olarak nitelendirilince, utandılar, bu suçlamayı geri çektiler ve bütün suçlamaların düşmesi gerekirken bu sefer başka bir suç uydurdular. Dediler ki 'Tamam bunu siliyoruz ama siz bir televizyon programı yaptınız ve orada bir şey söylediniz.’ Ne söylediğimizi anlattık. Bizim söylediğimiz şu: Siyasi iktidar hukukun dışına çıkarsa ülke tehlikeye girer. Bunu senelerdir söylüyoruz ve ülke tehlikeye giriyor. Hukukun dışına çıktılar neler yaşadığımızı gördünüz.

 

 

Mehmet altan, 2 buçuk saatlik bir televizyon programındaki bir tek satırından dolayı, korkunç ve kanlı bir darbenin parçası olmakla suçlandı ve tutuklandı. Bu ülke 150 tane darbeci generali ordunun içinde tutmuş bir ülke. Bunun sorumlusu kim? Mehmet Altan mı, ben miyim, yazarlar mı? Neden siyasetçiler hiçbir şekilde yargılanmıyor, sorgulanmıyor? Bunun yapılamaması için de aydınların üzerine gidiyorlar.

Söyledikleri şey şu: Bizi eleştirmeyeceksiniz. Bizim de söylediğimiz şey şu: Sizi eleştireceğiz, sizden korkmuyoruz, ne yaparsanız yapın hukukun dışına çıktığınız zaman biz sizi eleştireceğiz. Hapishane mi? Ne olduğunu gördük. Bir daha gitmek mi? Bir daha gideriz. Hukuka dönecekler, sonuna kadar hukuku ve demokrasiyi savunacağız.

Genel olarak “FETÖ hakkında ne düşünüyorsunuz, senin fikrin ne, bunlar kim?  Nasıl adamlar?” gibi sorular, ne yaptığını değil fikirlerini soruyorlar. Böyle bir yargılama yok yeryüzünde. Burada kanıt yok, eylem yok; fikirler soruluyor. Benim düşüncelerim eleştirilebilir ama yargılanabilir mi? Bunu yargılıyorlar, inancını sorguluyorlar. Darbeyle ilişkili olma kanıtı yok, konuşma var ve onları soruyorlar. Bir tek cümleden dolayı bir profesörü tutukladılar..."