Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Takvimler 7 Aralık 2010 tarihini gösteriyordu. Google'ın eski mühendislerinden Patri Friedman, San Francisco'da bir oditoryumda toplanmış Silikon Vadisi ahalisine insanlığın geleceğini anlatıyordu. Toplanmanın ev sahibi Thiel Vakfı'ydı. Liberter görüşleriyle tanınan PayPal kurucusu Peter Thiel tarafından hayata geçirilen vakıf, "tüm boyutlarıyla özgürlüğün savunulmasını ve desteklenmesini" amaçlıyordu.

Geçtiğimiz yüzyılda serbest piyasa ekonomisinin bayraktarlığını yapan en önemli ekonomistlerden biri olan Milton Friedman'ın torunu olan Patri Friedman, kürsüde yaptığı konuşmada kafasındaki planın detaylarını teker teker anlattı. İnsanlığın nasıl ve nerede yaşadığını tamamen değiştirmek istiyordu. Karadaki yaşamı sona erdirecek, toplumun işleyişine dair köhnemiş varsayımları geride bırakacaktı. Denizin ortasında yeni bir şehir kurmak istiyordu.

Friedman bu yeni yaşama "deniz yerleşimi" olarak Türkçeleştirebileceğimiz "seasteading" adını veriyordu. Aslında deniz yerleşimi kavramını ilk olarak yazılım mühendisi Wayne Gramlich bulmuştu. Gramlich, 2008 yılında Thiel'in 500 bin dolarlık bağışının da yardımıyla kurulan Deniz Yerleşimi Enstitüsü'nde Friedman'ın ortağıydı.

Friedman vizyonunu anlattıktan sonra "Neden dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri halen 1787'den kalma hükümet sistemlerini kullanıyor?" diye sordu. ("Eğer 1787'den kalma bir araç kullanacak olsanız ata binmek zorunda kalırsınız" demişti hatta...) Tıpkı telefonlara gelen güncellemeler gibi, devlet yönetiminin de güncellenmesi gerektiğini söyledi ve "Hükümeti bir endüstri gibi düşünelim. Bu endüstride ülkeler şirketlere, vatandaşlar da müşterilere tekabül ediyor" ifadelerini kullandı.

BÜTÜN KARALAR PAYLAŞILDIYSA ÇÖZÜM DENİZDE

Friedman'a göre yeni bir hükümet biçimi ortaya çıkarmaktaki zorluk yer yokluğuydu. Dünya üzerindeki tüm toprakların bir sahibi vardı. Yeni bir sınıra ihtiyaç vardı ve o sınır da okyanuslardı. "Açık denizlerde bin ulus yeşersin" dedi coşkuyla. Deniz yerleşimi deneylerinin en kısa zamanda başlamasını istiyordu. Üç ila altı yıl içinde gemilerin yüzen klinikler olarak kullanıma açılacağını öngörüyordu. 10 yıl içinde küçük toplulukların kalıcı olarak denizdeki platformlarda yaşayacağını tahmin ediyordu. Birkaç onyıl içinde de "milyonlarca insanın farklı birlikte yaşam biçimlerinin öncülüğünü yapacağı" yüzen şehirler olacağını umuyordu.

Siyasetin kuralları da yeniden yazılacaktı. Deniz yerleşimi, sakinlerine tam bir özgürlük ve seçme şansı sağlıyordu. Friedman ve denizde yaşam savunucusu Joe Quirk'un 2017'de kaleme aldığı "Seasteading" isimli kitapta deniz yerleşimi topluluklarının, kendilerini yüzen platformun sahiplerinin seçimine göre nasıl sürekli yeniden organize edeceği anlatılıyordu. (Quirk bugün Deniz Yerleşimi Enstitüsü'nü yönetiyor, Friedman ise yönetim kurulu başkanı görevini sürdürüyor.) Kitapta şu satırlar yer alıyordu: "Demokrasi, birey dahil en küçük azınlıkların evleriyle oy verebildikleri bir sistem olarak güncellenecek." Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.



ÜÇ MERAKLI HAYALİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN BİR ADIM ATTI

Friedman'ın konuşmasından sonraki 10 yılda deniz yerleşimi vizyonunu hayata geçirme girişimlerinin hepsi boşa düştü. Bir deniz medeniyeti kurma fikri fanteziden öteye geçemedi. Ta ki Ekim 2020'ye kadar. O tarihte rüyaların gerçek olmasına çok yaklaşıldı. Deniz yerleşimi meraklıları Grant Romundt, Rüdiger Koch ve Chad Elwartowski, Pacific Dawn isimli 245 metrelik bir cruise gemisi satın aldı.

Amaçları gemiyi yaşamakta oldukları Panama'nın kıyılarına kalıcı olarak demirlemek ve gemide sadece kripto para kullanan yeni bir toplumun temellerini atmaktı. O nedenle geminin adını da Bitcoin'i icat eden esrarengiz kişi ya da kişilerin takma adı olan Satoshi Nakamoto'ya atıfla MS Satoshi olarak değiştirdiler. Geminin kendileri gibi dijital göçebeler, startup kurucuları ve erken dönem Bitcoin kullanıcıları için bir yuva haline geleceğini umuyorlardı.

Eğer Karayip Denizi'nde yüzen bir kripto para topluluğuna ütopya denebilirse, bu vizyonun da ütopik olduğu söylenebilir. Sonuçta deniz yerleşimi artık bir fütüristik ideal değildi, Romundt'un deyişiyle "gerçek bir gemi" haline gelmişti. Üstelik Satoshi sayesinde kripto tutkulularıyla, denizde yaşamcılar bir araya geliyor, iki hareket birleşiyordu. Ortak noktaları da özgürlük arzularıydı; geleneklerin, düzenlemelerin, vergilerin olmadığı bir hayat.

Ancak bir cruise gemisini yeni bir topluma dönüştürmek, tahmin edilenden çok daha zorlayıcı oldu. Zira açık denizler sınırların olmadığı özgür alanlar gibi görünmekle birlikte, aslında dünyada en sıkı kontrol edilen yerlerin başında geliyor. Özellikle cruise gemilerinin uyması gereken çok karmaşık kurallar bulunuyor. Satoshi'nin sahipleri de bu gerçeği kısa sürede fark etti. Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.

90'LARDA SAN FRANCISCO'DA BAŞLADI

Teknoliberter birçok fantezi gibi, Satoshi'nin hikayesi de San Francisco'da 90'ların sonunda bir grup erkeğin yaşadığı bir evde başladı. Girişimcilik başarısını su sporlarıyla birleştiren iyimser, sağlıklı bir Kanadalı olan Romundt o dönemde bir grup yazılım mühendisiyle birlikte yaşıyordu. Ev ahalisinin tamamı kişisel gelişim konularına büyük bir tutkuyla bağlıydı. Romundt ise kitaplarıyla zenginliğin ve başarının yolunu gösteren Tony Robbins'in en büyük hayranlarından biriydi.

Bir kuaförün oğlu olan Romundt, daha sonra 2009'da ScissorBoy isimli bir internet dizisine başladı. Bu dizinin başarısının ardından ScheduleBox isimli internet sitesini kuran Romundt, kuaförlerle müşteriler arasında dijital randevu sistemi hizmeti veriyordu. Guardian'a yaptığı açıklamada, "Günde 17 saat çalışıyordum, dolayısıyla pek özgürlüğüm yoktu" diye konuştu. Ancak kazandığı para sayesinde 2016'da yarı emekli hayatına geçiş yaptı. Bu kez de "ayda 5 saatten fazla çalışmadığı" bir modelle işini idare etmeye başladı.

Asıl uyanışı ise Kanada'ya geri döndükten sonra yaşadı. Ontario Gölü'nde bir tekne evde yaşıyor ve sabahları gün doğarken kürek çekmeye gidiyordu. Bir noktada neden herkesin kendisi gibi yaşamadığını düşünmeye başladı. Bir gün bindiği uçakta tişörtünde "Tartışmayı bırakın, deniz yerleşimine başlayın" yazan bir adamla karşılaştı. İkili konuşmaya başladıklarında tişörtlü adamın Deniz Yerleşimi Enstitüsü'nü yönetmekte olan Joe Quirk olduğu ortaya çıktı.

BÜTÜN GİRİŞİMLER BAŞARISIZ OLDU

O noktada Deniz Yerleşimi Enstitüsü San Francisco ve California'da birkaç farklı denizde hayat girişimi için adımlar atsa da hiçbiri gerçek olmamıştı. 2017'de Fransız Polinezyası açıklarında inşa edilecek bir yüzen ada fikri gündeme gelmiş, o da yerel halkın direnişiyle karşılaşmış ve hükümet bir yıl sonra plandan çekildiğini açıklamıştı.

Quirk'le tanıştıktan sonra Romundt, bir deneme daha yapmaya karar verdi. Quirk aracılığıyla liberter Amerikalı Elwartowski ve Bitcoin zengini Alman mühendis Koch ile tanıştı. Üçü birlikte Ocean Builders şirketini kurdu. Kendi paralarını harcayarak ilk deniz yerleşimi girişimini 2018'in ilk aylarında hayata geçirdiler. Tayland'ın 12 mil açığında yüzen beyaz sekizgen bir kutu olan bu deniz yerleşiminde Elwartowski ve kız arkadaşı Nadia Summergirl iki ay boyunca yaşadı.

Ancak Tayland hükümeti deniz yerleşiminin varlığını keşfetti ve ülkenin bağımsızlığına bir tehdit ilan etti. Bu suç Tayland'da ömür boyu hapis hatta idamla cezalandırılıyordu. Tayland donanması yüzen kutuyu imha etmek için bölgeye üç savaş gemisi göndermeden hemen önce Elwartowski ve Summergirl ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.



JETGİLLER'DEKİ EVLERE BENZİYORDU

Deniz yerleşimi hareketi burada bitmedi. 2019 yılında Romundt, Koch ve Elwartowski şirketlerini Panama'ya taşıdı. Panama hükümeti Ocean Builders'ın bir sonraki projesi olan SeaPod'u (deniz kozası) desteklemeye oldukça gönüllüydü. Proje koza adı verilen denizin 3 metre üzerinde bir sütunun üzerine oturtulmuş tekli konutlardan oluşuyordu. Ünlü Hollandalı su mimarı Koen Olthuis tarafından tasarlanan kozalar, çizim halindeyken fantastik filmleri hatırlatan görüntüler sergiliyordu. Kozaların içindeki tüm yüzeyler kıvrımlıydı, köşe diye bir şey yoktu.

 Romundt, kozaları ünlü çizgi film Jetgiller'de insanların yaşadığı gökyüzündeki cam kürelere benzeterek, "Ama su üzerindeki versiyonu" diye anlattı. SeaPod projesinde epey ilerleyen ekip Panamanın kuzeyindeki Linton Körfezi'nde bir fabrika inşa etti, 30 mühendis ve teknisyenden oluşan bir personel oluşturdu ve 2020'nin başlarında ilk SeaPod prototipinin üretimi başladı.

İlerleme oldukça yavaştı. Prototip başarılı olsa bile ayda en fazla iki koza üretebileceklerdi. Gemi satın alma fikri ise maliyetler nedeniyle halen olası görünmüyordu. Ancak 2020'nin sonbaharında cruise sektörü de seyahat endüstrisinin geri kalanı gibi pandemi nedeniyle çöküş noktasına gelmişti. Birçok şirket iflas ediyor boş gemiler limanlarda terk edilmiş halde bekliyor ya da hurdaya gönderiliyordu. Ocean Builders üçlüsü cruise gemilerinin daha ekonomik olacağını fark etti.

YUKARIDAN BAKINCA BITCOIN LOGOSU GİBİ OLACAKTI

Oldukça da kelepir bir gemi buldular. Pacific Dawn'u 9,5 milyon dolara satın aldılar. 1991 yılında 280 milyon dolara inşa edilen geminin fiyatı pandemi öncesi 100 milyon doların üzerindeydi. Olthuis'e de yeni planlar hazırlaması için direktifler verildi. Buna göre gemi yüzen topluluğun merkezini oluşturacak etrafına da kozalar yerleştirilecekti. Olthuis'un planında Satoshi'nin çevresinde yüzen platformlar bulunuyordu. Satoshi'ye tünellerle bağlanacak bu platformlarda tarım ve sanayi yapılacak ve parklar bulunacaktı. Yukarıdan bakıldığında yerleşimin parçaları Bitcoin logosunu oluşturacaktı.

Panama hükümeti de bu planı destekledi. Hatta Turizm Bakanlığı bu girişimin ülkeye ziyaretçi çekeceğini umuyordu. Girişim 2020-2025 Sürdürülebilir Turizm Planı'nın kapsamında da yer aldı. Panama hükümeti kripto yatırımcılarını vergi ödemeden kıyıda yaşamasının sorun olarak görmüyordu.

Elwartowski, 10 Ekim 2020'de Satoshi'yi yönetmek için kurduğu yeni şirketi Viva Vivas'ı "Fırsatlar güçlüklerden doğar derler" sözleriyle duyurdu. Şirketin adı Latince "yaşa ki yaşayabilesin" anlamına gelen "vive ut vivas" ifadesinden geliyordu.

REDDIT KULLANICILARI SORU YAĞDIRDI

Elwartowski, 10 gün sonra girişimini Reddit AMA'de ("bana ne isterseniz sorun") duyurdu. "Eleman arıyor musunuz?", "Bana da yeriniz var mı?" gibi hevesli soruların yanında şüpheyle yaklaşanlar da vardı. Ama çoğunluk ince detayları sorguluyordu: "Enerji nereden gelecek? Yakıtlar? İnternet? Beslenme? Su? Kanalizasyon? Hangi vergiler ödenecek?"

Elwartowski bütün sorulara ayrıntılı yanıtlar verdi. Önce jeneratörler olacak sonra güneş enerjisine geçilecekti. Çevre dostu bir kripto gemi olacaktı. Yüksek hızlı internet karadan gelecekti. Faturalar önce aylık ücrete eklenecek sonra payölçer sistemine geçilecekti. Elwartowski, "Kamarasında kripto para madenciliği yapan başka birinin faturasını ödemek istemezsiniz" diye yazdı. Vergilere gelince, Panama dışındaki bölgelerde elde edilen gelirler hiçbir şekilde vergiye tabi değildi. Uzaktan çalışan bir kişi için cennet gibiydi.

Ancak Reddit'ten sorular geldikçe Elwartowski'nin yanıtları da bazı pratik sorunların açığa çıkmasını sağladı. Örneğin tüm yemekler restorandan gelecekti. Güvenlik nedeniyle mikrodalga fırınlara izin verilmiyordu ama bazı kamaralarda mini buzdolapları bulunacaktı. Elwartowski gemi sakinlerine restoranda yüzde 20 indirim önerdi. Hatta bazı heveslilerin gemi mutfağını kiralama önerileri getirdiğini söyledi. Sorunu startup enerjisine dönüştürme umuduyla, "Girişimcilerin çözümler geliştirip denemelerini istiyoruz. Burası sizin yeni şeyler deneme yeriniz" diyen Elwartowski'nin ikna edemediği Reddit'çilerden biri, "Mikrodalga yok ama kripto para madenciliği var. Tutarsız bir dolandırıcılık" diye yazdı. Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.



HER TÜRLÜ KRİPTO PARAYLA ÖDEME AÇIKTI

Satoshi'nin pazarlamasına ise ciddi ciddi başlandı. Gemidei 777 kamara 5-28 Kasım tarihleri arasında Atlas Okyanusu'nu geçip Panama'ya doğru ilerleyişi esnasında müzayedeye çıkacaktı. Penceresi olmayan kamaraların fiyatı ayda 570 dolar, pencereliler ayda 629 dolar, balkonlular ise ayda 719 dolara kiralanacaktı. Ocean Builders yetkililerinin yaptıkları videolu görüşmeler sonucu ilk etapta 200 ilgili bulundu.

Viva Vivas sitesindeki Sıkça Sorulan Sorular sayfası müzayede süreci, ödemeler ve lojistik konularında bilgiler veriyordu. Özel eğitimli çalışanlar gemiye Covid girmesini önleyecekti. CoinPayments.net isimli platformla yapılan iş birliği ile Bitcoin, Ethereum, Digibyte, Bitcoin Cash, Litecoin, Dai, Dash, Ethereum Classic, TrueUSD, USD Coin, Tether, Bitcoin SV, Electroneum, Cloak, Doge, Eureka Coin, Xem Monero gibi nice kripto para ödemelerde kullanılabilecekti.

SSS sayfasındaki son maddede ev hayvanları meselesine değiniliyordu. Bu maddenin açıklamaları yüzlerce kişinin kapalı bir yerde aylarca yaşamasıyla özgürlük fikri arasındaki gerginliği de yansıtıyordu. 14 maddelik ev hayvanları kural listesinde gemiye alınabilecek hayvanların 10 kilogramı aşmaması, havlama ve diğer yüksek seslerin 10 dakikayı geçmemesi gibi detaylar yer alıyordu. Bir ev hayvanı huzuru ayda üç kereden ya da yılda beş kereden fazla bozarsa gemiden gönderilecekti. Köpek ebeveynleri balkonlu odalarda kalabilecekti. Ayrıca özel tuvalet kaplarından almaları tavsiye ediliyordu. Denize atılacak hayvan dışkılarının 200 dolar cezası vardı.

KONFORDAN VAZGEÇTİĞİNE DEĞER Mİ?

Reddit'te "maxcoiner" olarak tanınan Luke Parker, Satoshi için mükemmel bir hedef kitle örneğiydi. Uzun zamandır deniz yerleşimi hareketinin takipçisi olan Parker, Bitcoin'e ilk yatırım yapanlardan da biriydi. O sayede o ve eşi erkenden emekli olmuştu. Satoshi bugüne kadar duyduğu en makul deniz yerleşimi fikriydi. Guardian'a yaptığı açıklamada Parker, "Gemiden bir kamara almadım ama kendimi tutmak çok zor oldu" ifadelerini kullandı.

Geride durmasının birçok sebebi vardı. Öncelikle eşi şüpheliydi. Dahası kocaman bir malikanenin konforundan sonra 30 yıllık bir geminin kamarasına sıkışıp kalmak çok büyük bir lüks kaybıydı. İmkanların kısıtlı olması da kaygı vericiydi. "Kendi mutfağım olmayacak! Banyolar küçücük her şey küçücük olacak" diye düşünmüştü. Bir de tabii geminin sürekli sallanması vardı. "24 saat o hayatı kaldıramazdım" diyen Parker, bir teknede yaşayacak olsa kendi lüks katamaranını tercih edeceğine karar verdi.

29 Kasım'da Elwartowski Viva Vivas sitesinde Satoshi'nin Ocak 2021'de resmen açılacağını duyurdu. "Bu hepimiz için yeni bir deneyim olacak o nedenle beklentilerimizi iyi yönetmeliyiz" yazmıştı ama Parker'a bu kadar yenilik fazlaydı. "Çok az insan hayatını olduğu gibi bırakıp azıcık bilgiyle Orta Amerika'da terk edilmiş bir gemiye taşınabilir" diyen Parker bile bu işin parçası olmuyorsa kim olacaktı? Parker, "Bu tarihte görülmüş en küçük satış segmenti olabilir" ifadelerini kullandı.

REGAL PRINCESS'TEN SATOSHI'YE

30 yıllık hizmeti boyunca Satoshi'nin denizlerde görmediği yaşam tarzı kalmadı. 1991'de İtalya'nın Trieste şehrindeki Fincantieri tersanesinde inşa edilen gemi İtalyan Renzo Piano'nun tasarladığı iki gemiden biriydi. Regal Princess olarak tersaneden çıkan, daha sonra ise Pacific Dawn adını alan gemi hayatı boyunca tasarımıyla büyük övgü topladı. Pacific Dawn, 11 güvertesi ve iki yüzme havuzuyla dikkat çekmeden cruise yolculuğu yapmak isteyenlerin de tercihiydi.

Güney Pasifik sularında süzülen Pacific Dawn 2009'daki domuz gribi salgını ve bir elektrik kesintisi sonucu Gateway Köprüsü'ne çarpmaya 70 metre kala durdurulabilmesi dışında sorunsuz günler yaşıyordu. Hatta 2011'de Pacific Dawn severler bir Facebook grubu bile kurdu. 2020'de kısa süreliğine hurdalığa gitme ihtimali doğduğunda Facebook sayfası gözü yaşlı emoji'lerle doldu. Geminin Ocean Builders tarafından satın alınarak kurtarılması yüreklere soğuk sular serpti. Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.



İDAREYİ TECRÜBELİLERE BIRAKTILAR

Dawn, Panama yolcuğuna 29 Ekim 2020 günü Güney Kıbrıs'ta bulunan Limasol Limanı'ndan başladı. Oradan Yunanistan'ın Pire Limanı'na vardı. Bir hafta sonra da Ocean Builders'a teslim edildi ve resmen Satoshi oldu. Koch, Atlas Okyanusu'nu gemiyle geçebilmek için uçakla Panama'dan Yunanistan'a gitti. Geminin idaresi için Columbia Cruise Hizmetleri ile anlaşıldı. Çoğunluğu Ukraynalı 40 kişilik mürettebat gemide çalışmaya başladı. Dümen de deneyimli İngiliz cruise kaptanı Peter Harris'e emanet edildi. Romundt bu kararları, "Bir cruise yönetimine dair hiçbir şey bilmiyorduk ve öğrenmek de istemedik" diye anlattı.

Kaptan Harris gemiye adım atıp Koch'la tanıştığı anda kendilerini zor günlerin beklediğini anladı. Guardian'a yaptığı açıklamada, "Bir haftanın sonunda 'Ben yakında istifa ederim' diye düşünmeye başlamıştım" diye konuşan Harris, Koch'un hırsıyla hayranlık uyandıran, sevimli, yasalara uyan bir adam olduğunu ama bir geminin işleyişine dair hiçbir şey bilmediğini ve kurallardan nefret ettiğini söyledi. Harris, "Sektörü anlamıyordu. Gemiye kendi yatı gibi muamele edebileceğini düşünüyordu" ifadelerini kullandı.

SEYAHAT SERTİFİKASI YOKTU

Harris yaşadıkları sorunları da şöyle özetledi: Bir geminin herhangi bir yere gidebilmesi için denize uygunluk sertifikasının olması gerekiyordu. Ancak Satoshi'nin sertifikalarının günü Ocean Builders gemiyi teslim aldığı gün dolmuştu. Normalde alıcının sertifikaların süresinin birkaç ay daha uzatılmasını sağlaması gerekirdi ama kimse bunu kontrol etmemişti. Columbia Cruise Hizmetleri gemiye ayak basıp bu gerçeği Koch ve diğerlerine söylediğinde iş işten geçmiş imzalar çoktan atılmıştı. Geminin Atlas Okyanusu'nu geçebilmesi için önce Cebelitarık'a gitmesi, orada karaya çıkarılması, gerekli tamiratın yapılması ve sertifikaların yenilenmesi gerekiyordu.

Atlas Okyanusu yolculuğu nihayet 3 Aralık'ta başladı. Pandeminin ortasında dört aylık bir iş bulmaktan memnun olan Harris istifa etmedi, hatta normalde 2000 küsur kişi bulunan gemide 40 kişiyle yapılan yolculuğu tuhaf bir biçimde keyifli buldu. Geminin eski sahiplerinin bıraktığı şişelerce içkiyi de tüketerek yol alıyorlardı. Harris tayfadan içkiler için para alma fikrini ortaya atsa da bonkör Koch buna gerek olmadığına karar vermişti. Harris, "Ama her birine günde üç kadeh sınırı koyduk yoksa mürettebat diye bir şey kalmazdı" diye konuştu.

KANALİZASYON SORUNU

Yolculuk devam ederken, Satochi Panama'ya vardıktan sonra projenin nasıl işleyeceği ile ilgili meseleler de daha acil hale geldi. Harris'e göre, Elwartowski Panamalı yetkilileri gemiyi kalıcı olarak demirleyip gemi statüsünden çıkarmaya ikna edebileceğine inanıyordu. Bunun sonucunda Satoshi bir yüzen konut haline gelecek ve deniz hukukunun bazı kısıtlayıcı gerekliliklerinden kaçınılmış olacaktı. Panama ise Satoshi'yi kıyılarında tutmaktan memnundu ama gemi olarak kalması kaydıyla...

Satoshi'nin gemi olarak kalması başka bir sorunu daha ortaya çıkardı: Atık yönetimi. Geminin gelişmiş bir atık su yönetim sistemi vardı ve bu sistem sayesinde kanalizasyon suyu içilebilir hale getirilebiliyordu. Ama sistemin atıklarının Panama sularına dökülmesi yasaktı. Bu yüzden Satoshi'nin 20 günde bir 12 mil açılıp uluslararası sulara çıkması ve atıkları boşaltması gerekiyordu.

KİMSE SİGORTALAMAK İSTEMİYORDU

Bu tür engeller geminin sigortacılar için çekiciliğini yitirmesine neden oluyordu. Hiçbir şirket Satoshi'yi sigortalamaya yanaşmıyordu. Romundt, "Neden sigortalanamaz olduğunu bile açıklamıyorlardı, sadece hayır deyip duruyorlardı" dedi ve ekledi: "Sorunun ne olduğunu bilmediğiniz zaman çözmek de zoru oluyor." Guardian'ın ulaştığı sigorta uzmanları da alanları olmadığı gerekçesiyle konuyla ilgili yorum yapmak istemedi. Kaptan Harris ise bu konuda bir teori öne sürdü: Riskten kaçınmayı amaçlayan sigortacılar hem Bitcoin'e hem de yargının peşinde olması muhtemelen Amerikalılarla dolu bir gemiye sıcak bakmıyordu.

Birçok sigortacıyı denedikten sonra Romundt, cruise endüstrisinin aşırı düzenlemelere batmış halde olduğunu fark etti. (Harris'e göre de sektör ilk üçte yer alıyor. Diğer ikisini se havayolları ve nükleer enerji santralleri oluşturuyor.) Ocean Builders'ın büyük özgürlük projesi baskıcı kurallardan ve bürokrasiden kaçmak için hayata geçirilmişti ama baskıcı kurallar ve bürokrasiye takılmıştı. Elwartowski'nin birkaç ay sonra Reddit'te yazdığı üzere, "Bir cruise gemisi özgür olmak isteyen insanlar için çok iyi bir yer değildi". Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.



YAKIT MASRAFI BOYLARINI AŞMAYA BAŞLADI

Romundt ise cruise sektörünün dışarıya kapalı bir erkekler kulübü olduğunu düşünmeye başlamıştı. 6 ay içinde deniz hukukunda uzman bir ekip toplayacaklarını ve yasalardaki boşluklardan faydalanarak ilerleyeceklerini öngörmüştü. Ancak aralık ortasına geldiklerinde Satoshi hala okyanusun ortasında bir yerlerdeydi, büyük miktarda yakıt tüketiyordu ve sürekli bakım istediğinden Panama'ya varsalar bile 40 kişilik mürettebatın çalışmaya devam etmesi gerekecek gibi görünüyordu. Limana çekseler bile gemi ayda 1 milyon dolarlık bir işletim maliyeti çıkaracaktı.

Sadece yakıt için günde 12.000 dolar harcıyorlardı. Harris, Koch'un gemiye daha küçük bir motor takmayı düşündüğünü de anlattı. Böylece en azından gemi demir attığı zamanlarda bu motorla maliyeti düşürmek istiyorlardı. Ancak bir sorun vardı: Gemiyi batırmadan altında kocaman bir delik açıp motoru değiştirmek mümkün değildi.

TEK İSTEDİKLERİ BITCOIN LOGOSU ŞEKLİNDE BİR YERLEŞİMDİ

Bütün bunların sonucunda Satoshi, Panama kıyılarını uzaktan bile görmeden Romundt, Koch ve Elwartowski bir karar vermek zorunda kaldı. Sigorta sorununu çözmeye çalıştıkları süreçte geminin boş vaziyette beklemesini ekonomik olarak kaldırabilecek durumda değillerdi. Üstelik sigorta sorununu çözüp çözemeyecekleri de belli değildi. Denize açıldıkları dönemler sigorta kapsamındaydı ama bir seyahat şirketi sahibi olmak da istemiyorlardı. Tek istedikleri kendileri gibi özgürlük meraklılarını bir araya toplayan Bitcoin logosu şeklinde bir yüzen toplum kurmaktı. Ama bunu yapmalarına yetecek sayıda insan toplayıp toplayamadıkları bile şüpheliydi. Koch, Harris'e kamaraların yeterince satılmadığını itiraf etmişti.

Rüya daha başlamadan bitmişti. Projeleri ölmüştü ve ellerinde hala bir gemi vardı. Atlas Okyanusu'nda Koch, Harris ve mürettebatla seyrediyordu. Satoshi 5500 millik yolculukta geri dönmek için fazla ilerlemişti. O nedenle yola devam ettiler. Gemiyi satmayı düşündüler ama pandeminin ortasında kim bir cruise gemisi alacak kadar delirmiş olabilirdi? Sadece hurda işleriyle uğraşanlar... 18 Aralık tarihinde gemi halen denizdeyken Ocean Builders ekibi Satoshi'nin Hindistan'ın Alang şehrinde bir hurdalığa satıldığını duyurdu.

PARALAR İADE EDİLDİ

Ertesi gün de Elwartowski, Viva Vivas sitesi üzerinden Satoshi'nin yolculuğunun sonuna geldiğini açıkladı. Romundt ise potansiyel müşterilere geminin kaderini açıklayan e-postalar gönderdi. Kamara kiralamış olanların depozitoları da iade edilecekti.

Satoshi 22 Aralık'ta Panama'nın Balboa şehrine vardı. İki gün sonra Colon açıklarında demir attı. Burada Romundt da gemidekilere katılırken Elwartowski Panama City'de kaldı.

Romundt, girişimlerinin duygusal boyutlarından ziyade pratik meselelere odaklanan bir insandı. Plan çökmüş olsa da halen kocaman bir cruise gemisinin kısmen sahibi olduğunu fark etti ve Noel'i mürettebatla birlikte gemide geçirmeye karar verdi. Elinde ana anahtarla tüm gemiyi dolaşıp "Girilmez" yazılı tüm odalara girdi. Makine dairesini turladı, güneşlenme güvertesinde oturdu. Bir yandan çalışıyor bir yandan da su kaydıraklarından kayıyordu. Bir günlüğüne de olsa geminin kralı olmuştu.

BİR FİYASKO DAHA

Diğer yandan Satoshi'nin hurdaya ayrılması bile bir fiyaskoya dönüştü. Hindistan'daki şirketle anlaşıldıktan sonra Ocean Builders Basel Sözleşmesi gereği gemiyi buraya gönderemeyeceklerini öğrendi. Çünkü Panama sözleşmeye taraftı ama Hindistan değildi. Bu nedenle anlaşma iptal edildi.

Ama bu Satoshi'nin şansı oldu. Oldukça küçük olan sektörün içindeki dedikoduları duyan bir gemi brokeri Satoshi'nin tam aradığı şey olduğuna karar verip hemen Ocean Builders'a ulaştı. Müşteri İngiltere'de son 10 yılda kurulan ilk cruise şirketi olan Ambassador Cruise Line'dı. Satoshi, Ambassador'ın ilk gemisi olacaktı. Şirket 50 yaş üstü müşterilere hizmet verecekti.

Ambassador'un kadrosunun önemli bir kısmı 2020'de iflas etmeden önce Satoshi'yi satın alma planları yapan Cruise and Maritime Voyages'dan transfer edilmişti. Dolayısıyla gemiyi yakından tanıyorlardı ki bu da satış sürecinin hızlanmasını sağladı. Ambassador'un CEO'su Gordon Wilson doğrulamasa da basında geminin 12 milyon dolara satıldığı detayı yer aldı. Bu meblağ Ocean Builders'ın ilk ödediği bedelin üzerindeydi ancak muhtemelen aradaki 2,5 milyon dolarlık fark geminin 3 ay boyunca denizde boş boş dolaşmasıyla edilen zararı karşılamıyordu.

KOCH VE ROMUNDT DENİZ YAŞAMINDA ISRARCI

Satoshi 23 Şubat 2021'de bir kez daha Panama'dan yola çıktı ve geldiği yolu geri giderek 27 Mart'ta Karadağ'ın Bar şehrine vardı.

Diğer yanda Ocean Builders ekibi de kendi işlerine döndü. Romundt'un dediğine göre, Elwartowski bir kariyer molası verdi. Koch ise bir yandan Panama'da kendi teknesini inşa ediyor bir yandan da Romundt'la birlikte SeaPods üzerinde çalışmaya devam ediyor.

Satoshi ise Karadağ'da bakıma çekildikten sonra 30 yıllık ömründe dördüncü kez isimlendirildi. Artık Ambiance (ambiyans) olarak anılan gemi ilk yolculuğunu Nisan 2022'de Tilbury'den Hamburg'a yapacak. Yolcularına daha geleneksel bir cruise deneyimi sunacak gemide yapılacak ödemelerde Bitcoin'in kabul edilmesi ise söz konusu gibi görünmüyor.

The Guardian'ın "The disastrous voyage of Satoshi, the world’s first cryptocurrency cruise ship" başlıklı haberinden derlenmiştir. Bu haber Hurriyet.com.tr'den izinsiz kopyalanarak alınmıştır.