İşte o yazı

Besim Üstün

Yeni bir medya çağı yaşıyoruz.. Sosyal medyafa devletler arası  propaganda savaşı artık troller üzerinden yapıldığı gibi, ulusal  siyasetler de troller sayesinde şekillendirilmeye çalışılıyor.

Yalan, iftira, hakikatle  ilgili olmayan ilgili haberler sosyal medyada çok sayıda farklı kaynaktan dönünce insanlar okuduklarına gördüklerine inanıyorlar.  

Trolleme işini  sadece bir ülke bir sadece parti de yapmıyor. İhale ABD, İngilere, Almanya seçimleri ile Rusya’ya, Putin’e kaldı ama trol savaşları artık her ülkenin yaptığı bir şey üstelik ülkeler troller aracılığıyla dost iki ülkenin arasını açacak şeyler yapabiliyorlar.

Artık ülke içlerinde dışlarında dijital milis kuvvetleri savaşıyor.İç siyasette partizan troller karmaşata yol açabilecek  şekilde kamoyunun “nefret” damarlarına basıp insanları sokağa dökebiliyorlar. Örneğin Türkiye’de Adnan Hoca tarikatı bile “trolleme” aygıtına başvurarak kolaylıkla gündem yaratabiliyor.

Trol sistemin nasıl üretlidiği belli..İhtiyacın kadar adamı işe alıyorsun, onları ister evinden ister bir ofiste çalıştırıyorsun. Onlar diyelim 100 kişi ama sosyal medyada farklı kişilermiş gibi 10 binlerce hesabı farklı kimliklerle yönetebiliyorlar. Kimisi yandaş görünürken diğeri karşı görünebiliyor. Hatta normal insan gibi görünmek için havadan sudan twitler atıp profillerini görüntüleyenlere gerçek amaçlarının dışında bin kimlik yaratabiliyorlar. Böylece güven sağlayıp yalanı gerçekçi kılabiliyorlar.

Karşıtlara uygulanan “linç” girişimleri ise geleneksel medyayı da tetikleyerek insanları hayatlarını karartabiliyor. Linç edilmekten korkan insanlar suskunluk sarmalına kapılıp düşündüklerini söyleyemez hala geliyorlar. Tedevülden gerçek kalkıyor ve yerine sadece yalan sürümde kalıyor.

Yapanlar da sanmayın ki sıradan insanlar. Hiç de değil! Yapanlar üstün zekalı bilişimci ve iletişimciler!

Trolleme aygıtı dünyaya göre Türkiye’de daha yaygın ve daha pespaye bir şekilde  kullanılıyor. Oxford Üniversitesi’nin bir araştırmasında da bu kanıtlandı.

2013 yılında “fuat avni” isimli twitter hesabı resmen Türkiye Cumhuriyeti’ni, onu yönetenleri trollüyordu. Ve bazı muhalif andavallar bunu gülüyorlardı.

Daha sonra neredeyse her partinin trolleri sosyal medyayaı  sardı. Troller bugün bile stratejik hedefler doğrultusunda yalan haber yapıp Türkiye’yi gerçeklikten koparıyorlar.

Sanatçı,işadamı, siyasetçi, bilim adamı işine gelmeyen, farklı görüşte olan, sadece işini yapıp onlardan olmayı reddeden insanları sosyal medyada linç edip haklarında yalan haber yayıyorlar. Kimi hain oluyor, kimi fetöcü, kimi sermayesini yurt dışına kaçırmış oluyor, kimi  sorumsuzca işçi çıkarmış, kimi de enflasyonla mücadeleye destek vermeyerek devlet düşmanlığı yapmış!

İşin ilginci bu sahtelik, linç, pespayelik ABD, Çin, Rusya dahil bu sistemi değiştirmek için bir şey yapmıyorlar. Bu kripto trolleme aygıtından  son derece memnunlar gibi.. İmparatorluğunun en büyük gücü ABD dolarını korumak için kripto paralara gün yüzü göstermeyen ABD her nedense kripto trolleri engellemek için hiçbirşey yapmıyor!

Yoksa bu trolleme aygıtı Althusser’in terimiyle devletlerin yeni ideolojik aygıtı mı oldu! Vatandaşlar bu sistemden  yara almış, gerçekle ilişkileri kesilmiş, kişisel haklar, demokrasi ayaklar altına alınmış kimsenin umurunda değil mi?

ABD Başkanı Trump’ın günde 20 yalan söylediğini bilim adamları ortaya çıkardı. ABD ise hala dünyanın bir numaralı ekonomisi.. Diyeceksiniz ki belki de önemli olan yalan söylemek, trollemek değil..Bu yalana inanmayan toplum yaratmak!

Doğru.. İlk ve orta okul seviyesinde iyi bir medya okuryazarlığı dersiyle trol sitemini öğretmek şart..

Ama sorarım size niye insanlardan banka hesabı açarken TC kimlik numarası , sosyal güvenlik numarası ya da vergi numarası isteniyor da sosyal medya hesabı açarken sadece dandik bir herkesin alabileceği  telefon numarası ve yine herkesin alabileceği e-posta adresi isteniyor. Bu benim sorduğum bir soru değil.

Bir süre önce bir işadamımız “sosyal medyaya TC kimlik numarası ile girilsin” dediğinde troller tarafından linç edilmemiş miydi?

Yoksa hala tehlikenin  farkında değil miyiz? Yoksa çoğumuz onun kafasına geldik de inç edilmemek için  kimseye bir şey söyleyemiyor muyuz? Açıkçası ben o kafaya geldim.