İstanbul’un işlek caddelerinden birinde, bir derneğimiz var. Önünde bir tezgâh kurduk. Kalem, silgi, gibi küçük şeyler satıyoruz ve gelirini derneğimiz için kullanıyoruz.

Anlatacağım hikâyenin yaşandığı gün iki nöbetçi arkadaşımız merdivenin altında duran dernek pankartını alıp tezgâhın arkasına asmış. Yoldan geçenlerden bazıları destekleyip, güzel sözler söylerken bazıları da ‘Bir de kör halinizle böyle işlere karışıyorsunuz!’ gibi sözlerle kınıyormuş. Uzun süre ne olduğunu anlamamışlar. Zabıta gelmiş, “O pankartı indirin oradan!” diye uyarmış. “Bizim bütün izinlerimiz tamam” diyerek itiraz etmiş tabii arkadaşlarım. Tartışma çıkmış, olay büyümüş.

Gariplik nerede?

Bir süre sonra bir memur durumdaki garipliği anlayıp sormuş: “Ne yazıyor peki pankartınızda?” Allah’tan fark etmiş ve sormuş, yoksa neredeyse gözaltına alınacakmış bizimkiler... Meğer aynı binadaki bir başka dernek, bir protesto yürüyüşü düzenlemiş ve akşam merdivene bizim pankartın yanına pankartlarını bırakmış... Arkadaşlarım da o pankartı alıp asmış.

Daha bu sabah yaşadığımı da yazayım... Metrobüse bindim, biner binmez bir hanımefendi “Şurada yer var oturabilirsiniz” dedi. Ben de “Neresi?” dedim... “Hemen şurası” diye katıldı yaşlıca bir abi. Tekrar sordum ‘neresi’ diye ama yine olmadı; bu kez “Hemen yanınız” dedi biri. Eh ben de sol yanımı seçtim oturmak için. Az kalsın bir teyzenin kucağına oturuyordum. Teyze beni havada yakaladı... Meğer ‘hemen yanım’, sağ yanımmış!



‘Körce’ diye bir şey var. Kör birine bir yön tayin edecekseniz onun sağ ve soluna göre tarif etmelisiniz. ‘Körce’de şurası ya da burası gibi kelimeler anlamsız. Sağında, solunda bir adım ileride, dirsek hizasında gibi kelimeler işimize yarıyor.

Teyzenin kucağına oturmaktan kurtuldum fakat daha önce de yazdığım gibi metrobüslerin anonsları çalışmıyor. İki durak sonra metrobüs boşaldı. Bir süre sonra durdu, sessizlik... İnen-binen yok. Şaşkınlıkla beklerken şoför gelip “Uyuyakaldın değil mi?” dedi. Meğer garaja gelmişiz. Güler misin ağlar mısın? “Körüm” dedim, “Anonslar çalışmıyor”. Çaresiz birlikte güldük.

Yeni bir metrobüs bulana kadar çay ikram ettiler, ben de bu fırsattan istifade amirlerine anonsların çalışması gerektiğini, bunun ne kadar önemli olduğunu anlattım.