Dolandırıcılık, uyuşturucu, hırsızlık ve 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Kanununa muhalefetten kaydı çıkan Tanju Doğan, Cinayet Büro Amirliği'nde alınan ifadesinde şunları söyledi: “Herhangi bir evim yok. Parklarda kalıyorum, belediyeden zaman zaman yardım alıyorum. Olaydan 24 gün önce İlkay Hanım benimle sosyal medya üzerinden bağlantı kurdu. Burada yaptığımız görüşmeden sonra bir kafede buluştuk. Beni yedirdi, içirdi. Bana kıyafet aldı. Kendisini öldürmemi istedi. Bana 100-200 TL harçlık verdi. Kalabalık ortamda ya da arkadaşlarının yanında yapmamamı istedi. Sürekli kendisini nasıl öldüreceğimi soruyordu. Bu görüşmeden birkaç gün sonra beni evine çağırdı. 'Beni iple boğ' diyerek, sargı bezi verdi. Sargı bezini ip haline getirerek boğazına doladım, sıktım. Yüzü kızarmaya ve şişmeye başladı. Bu durumunu görünce dayanamayıp vazgeçtim.”

'PENDİK'TEN SİLAH ALDIK'

Daha sonra yeniden buluştuk. Birlikte Pendik'te birine giderek silah aldık. Silahın parasını o ödedi. Kartal'daki evden ayrıldığını, yabancı uyruklu 2 kişi ile birlikte Pendik Kavakpınar Mahallesi'nde kalmaya başladığını söyledi. Ben Fatih tarafına gitmiştim, o civarda kalıyordum. Beni arayarak, 'Oralarda kalma, gel Pendik'e ben sana otel ayarladım, otelde kalırsın' dedi. Ben hayatımda hiç bu kadar ilgi görmedim. Ne ailemden ne de çevremden... Bu nedenle kendisine âşık oldum. Kendisini nasıl öldüreceğimi soruyordu. Kendisini öldürtme fikrinden vazgeçirmeye çalıştım ama vazgeçmedi.

Onu ölümden vazgeçirmeye çalıştığımda 'Erkeklere ben güvenmem, eski arkadaşım bana çok sıkıntı yaşattı” diyordu. 21 Nisan günü bana WhatsApp'tan mesaj atarak eve çağırdı. Sabah 08.00 sıralarında biraz kahvaltılık alıp eve gittim. Birlikte kahvaltı yaptık. 'Beni nasıl öldüreceksin?' diye sordu. Ben de 'Seni öldürdükten sonra intihar edeceğim' dedim. Bunun üzerine bana 'Git başka yerde intihar et, burda etme' dedi.

'KALBİNE ATEŞ ETTİM'

Öğleden sonra beni yanına çağırdı. 'Beni öldür. Bitir bu işi' dedi. İlkay Sivaslı'nın ısrarı üzerine yataktan aldığım yastığı göğsüne koydum. Tabancayı elime aldım. Bana, 'Tam kalbime denk getir.' dedi. Ben de silahı yastığın üzerine bastırarak kalbine gelecek şekilde ateş ettim. Çığlık attı. Ama öldürücü yara almadı. Kan akıyordu. 112'yi aramak istedim. Bana engel oldu. 'Çantada biraz para var onu da al git.' dedi. Vurduktan bir saat sonra kendinden geçti. Ben de telefonla dışarı çıktım ve 112'yi arayarak ambulans istedim. Ertesi gün hastaneye gittim. Doktorla görüştüm. Doktor, çok kan kaybetmesi nedeniyle durumunun kritik olduğunu söyledi. Korkmuştum. Ben de hastaneden ayrılarak gece otobüsle Adana'ya gittim. Adana'ya gittikten sonra öldüğünden haberim yoktu.”