Kılıçdaroğlu, Kurban Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajında,  bayramların Hazreti Muhammed'in öksüz ve yetimleri koruyan, yoksulun yanında olan  ve yoksulluğu yenmek için mücadele eden, yalan söylemeyen, toplumsal yardımlaşma  ve dayanışmayı önceleyen, adaletle yöneten hayatını kendilerine hatırlattığını  vurguladı. Bundan ötürü bayramların, yardımlaşmanın ve dayanışmanın, sulhun ve  kardeşliğin, sevincin ve huzurun özel günleri olduğunu belirten Kılıçdaroğlu,  şöyle devam etti:

"Bu bağlamda, yılın diğer günlerinde de nasıl olmamız, davranmamız,  hükmetmemiz gerektiğinin kurallarını içerir bayram günleri. Ancak İslam  dünyasının içinde bulunduğu tablo, bayramların maddi ve manevi ikliminin çok  uzağında. Dayanışma duygusundan uzaklaşmış, yoksulluk ve gelir dağılımı  eşitsizliği kronikleşmiş, üstüne barut ve kan kokusu çökmüş, kendi aralarındaki  anlaşmazlıkları kökleşmiş, demokrasinin ve insan haklarının, evrensel kuralların  uzağında bir İslam dünyası gerçeği duruyor önümüzde. Yurtlarından ayrılmak  zorunda kalan milyonlarca Müslüman, demokratik ülkelerde yeni bir gelecek  kurmanın peşinde, ülkelerinde kalmayı seçenler, yıllardır huzur içinde bir bayram  kutlayamamış olmanın hüznünü yaşıyor."

'TEK BAŞINA EKONOMİK BİR KRİZ DEĞİL'

Kılıçdaroğlu, İslam dünyasının söz konusu üzüntü verici halinin, büyük  ölçüde Türkiye için de geçerli olduğunu değerlendirerek, şunları kaydetti:

"Türkiye, toplumun tüm kesimlerine yönelik eşit ekonomik imkanların  olmadığı, kayırmacı ve yandaşçı uygulamalar nedeniyle adaletli bir ekonomik  hayatın bulunmadığı, liyakat dışı uygulamalarla istihdam olanaklarının  kısıtlandığı, bilimsel, çağdaş, laik eğitimden ve bu eğitim anlayışının dayandığı  eğitimde fırsat eşitliği ilkesinden uzaklaşıldığı, yoksulluğu yenmek değil,  yoksulluğu yönetmek/büyütmek amaçlı programlarının öne çıktığı, topladığı  vergilerin hesabını vatandaşına vermeyen, hakkındaki uluslararası yolsuzluk  algısı güçlü, medya özgürlüğü ve hukukun üstünlüğü endekslerinde son sıralarda  bulunan bir ülkeye dönüşmüş durumda. Üstelik, toplumun dar gelirli grupları  üzerindeki etkileri gün geçtikçe artacak olan bir krizle karşı karşıyayız.  Kamuoyundaki algının aksine bu kriz, tek başına bir ekonomik kriz değil, siyasal  bir krizdir. Çünkü Türkiye yönetilememektedir, Türkiye savrulmaktadır."

Türkiye'nin yaşadığı savruluştan kurtuluşunun mümkün olduğunu  vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, kurucusu olduğu ve kimsesizlerin  kimsesi kıldığı Cumhuriyetimizin temellerini laik, demokratik ve sosyal hukuk  devleti harcıyla karmıştır, günümüz sorunlarının çözümünü sağlayacak itici güç bu  harçtır. Üreten, adil bir şekilde paylaşan ve dünyada saygın Türkiye'ye ancak  laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti anlayışıyla ulaşılabilir. Bu sayede,  sadece bizlerin değil tüm yakın ve uzak İslam coğrafyasının da kaybettiği adalet  ve huzurun geri dönüşü sağlanabilir. Bu duygularla, siyasi rehin olarak bir yılı  aşkın süredir İstanbul Maltepe Cezaevi'nde tutulan milletvekili arkadaşım sevgili  Enis Berberoğlu'na selamlarımı büyük bir özlemle yolluyorum, kendisini  kucaklıyorum. Sevgili Berberoğlu ile çok yakında TBMM'nin çatısı altında yeniden  buluşacağımıza inanıyorum. Parti Meclisi üyemiz Eren Erdem ile diğer tutuklu  gazeteci, siyasetçi ve düşün insanları, bağımsızlığını kaybetmiş yargının hukuk  dışı uygulamaları nedeniyle cezaevindeler, biliyor ve görüyorum ki  arkadaşlarımızın önüne örülen bu hukuk ve akıl dışı tahkimatı kısa sürede  aşacağız."

Kılıçdaroğlu, başta Ulu Önder Atatürk olmak üzere onun silah  arkadaşlarını, FETÖ, PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin saldırılarında ve bu  örgütlerle mücadelede hayatını kaybeden şehitleri rahmetle andı. Acılarını bir ömür yüreklerinde taşıyan şehit ailelerine Allah'tan  sabır dileyen Kılıçdaroğlu, gazilere şükranlarını sundu.