İçişleri Bakanlığı'nın HDP'li Diyarbakır, Mardin ve Van büyükşehir belediye başkanlarını görevden alması, şüphesiz ki terörle mücadele stratejisinin bir gereğiydi ancak insan, "Siyasi sonuçları olmayacak mı?" diye sormadan da edemiyor. İçişleri Bakanlığı dün görevden alma gerekçelerini detaylı bir açıklamayla duyurmuştu; bugün de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Hukukun ve demokrasinin en temel görevi milletin verdiği temiz oyları istismar ettirmemektir. Teröre müsamaha göstermemizi bekleyenler yanılır" diyerek tartışmalara noktayı koydu.



Bu soruşturmaların siyasi sonuçları, ittifaklara etkisi, Türk siyasetinin önümüzdeki evrilme sürecine nasıl yansıyacağını değerlendirirken; 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile eski Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tweetlerini gözden kaçırmamak gerekiyor. Gül ve Davutoğlu, Kürtlerle-AK Parti arasındaki bağın, bu operasyonla daha da zayıflayacağını öngörerek operasyonu eleştirdi ve Kürtlere tweetlerle mesaj gönderdi.



Göz ardı ettikleri bir şey var; Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Türkiye İttifakı" çıkışı ve terör örgütüyle mesafeli bazı HDP'li isimlerle görüşmeler yaptırdığını biliyoruz. Terör örgütünün ve terör örgütüne müzahir olanların muhatap alınmadığı bir süreçten bahsediyorum. HDP'de bir tasfiye süreci olacaksa ya da daha legal bir temsiliyet süreci başlayacaksa, kaçınılmaz olarak bazı tasfiyeler olacak. Transferler olabileceği gibi HDP'den yeni bir hareket de çıkabilir; süreci izlemek lazım...

SİYASET RENK VEREMEDİ

Millet İttifakı bloğu yerel seçimde özellikle büyükşehirlerde büyük başarı elde etti. Bu başarının yansımalarını ve çıktılarını henüz yerel yönetimlerde görebilmiş değiliz. Yerel yönetimlerde elde edilen seçim başarısının merkezi ölçekte ya da ulusal siyasette nasıl sonuç vereceği henüz net değil. Millet İttifakı'nın, ulusal ölçekte işlerliği sınamaya tabi tutulamadı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin seçimden önce, "Büyükşehirleri ve kayyum elinde olan belediyeleri kazanacak olan muhalefet; sistem ve meşruiyet tartışması başlatmayı amaçlıyor" diye uyarmıştı. Muhalefet, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni tartışmaya açacaktı ancak bu ortam ve bunun şartları oluşturulamadı.



Tam da bu ortamda HDP'nin elindeki; Diyarbakır, Van, Mardin belediyelerine operasyon, muhalefetin birlikteliğine ve gelecekteki ittifak süreçlerine siyaseten atılmış bir neşter oldu.

"İTTİFAKI KIRAR"

HDP'li belediye başkanlarının görevden uzaklaştırılmalarına CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ve CHP Sözcüsü Faik Öztrak'tan sert tepkiler geldi. Bu, kurumsal bir tepki mi? Devamı gelecek mi? Mücadele yolu tercih edilecek mi? Genel Başkan Kılıçdaroğlu ne söyleyecek ve nasıl tutum takınacak? CHP, bu meseleye ne kadar sahip çıkacak ve nereye kadar taşıyacak; bunu zaman içinde göreceğiz. Şu ana kadar ses seda vermeyen İYİ Parti ne diyecek ya da hiçbir şey demeyecek mi? Bunu da göreceğiz. İçişleri Bakanı Soylu'nun dikkat çektiği gibi meselenin terörle mücadele boyutu da var. Millet İttifakı partileri terörle mücadeleyi görmezden gelip milliyetçi-ulusalcı seçmenin tepkisini çeker mi? Diğer taraftan operasyonu üstün körü eleştirip, derinlemesine sahip çıkmayıp HDP ve seçmeninin tepkisini çekerler mi? Zor bir denklem; iki ucu keskin bıçak. İttifak içinde yer almasa da önemli büyükşehirlerde aday göstermeyip CHP'nin adaylarının kazanmasına katkı sunan HDP, kaleleri olan Diyarbakır, Van ve Mardin konusuna, CHP ve İYİ Parti'nin sahip çıkmayıp bunun için mücadele vermemesi durumunda neden bu partilere desteğini ve işbirliğini sürdürsün!.. Siyaseten yanıtı aranan soru bu...