Boğaziçi Üniversitesi’nde rektör ataması bahanesi ile provokasyon çıkarma derdine düşen çevrelerin niyetinin ‘Boğaziçi Üniversitesi’ olmadığı anlaşılıyor. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle, 2 Ocak tarihinde Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğü’ne Prof. Dr. Melih Bulu atandı. Bu atamayı bahane ederek, bir aydır terör eylemleri gerçekleştiren provokatörler “Kayyum rektör istemiyoruz” sözleriyle kamuoyunda sanki Boğaziçi Üniversitesi’ne hukuksuz bir atama yapıldığı algısı oluşturmaya çalışıyor. Rektör ataması üzerinden fırtına koparanları yönlendirenlerin, arka planda hangi niyete hizmet ettiği sorgulanıyor. ‘Gezi’ provokasyonuna olan benzerlik, “Kastınız gerçekten Boğaziçi Üniversitesi mi” sorusunu sorduruyor.

25’İ AYNI YÖNTEMLE İKİNCİ KEZ

FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra rektör atamalarına ilişkin uygulamada değişikliğe gidilmişti. Rektör atamasında yapılan değişiklikten sonra bugüne kadar 129 devlet üniversitesinden 127’sine rektör atandı. Bu rektörlerden 102’si ilk kez, 25’i ise ikinci dönem olarak atandı. İki üniversiteye de atama yapılması bekleniyor. Ancak yıllardır işleyen yönteme sessiz kalan çevreler Boğaziçi Üniversitesi’ne yapılan atama ile sahneye çıktı.

4,5 YIL ÖNCE DEĞİŞTİ

29 Ekim 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanan 676 sayılı kanun hükmünde kararname ile rektör seçimi ve ataması yeniden şekillenmişti. Düzenlemenin devlet üniversiteleri ile ilgili bölümü şöyle: “Devlet üniversitelerinde rektör Yükseköğretim Kurulu tarafından önerilecek, profesör olarak en az üç yıl görev yapmış üç aday arasından Cumhurbaşkanı’nca atanır. Bir aylık sürede önerilenlerden birisinin atanmaması ve Yükseköğretim Kurulu tarafından, iki hafta içinde yeni adaylar gösterilmemesi halinde Cumhurbaşkanı’nca doğrudan atama yapılır. Rektörün görev süresi 4 yıldır. Süresi sona erenler aynı yöntemle yeniden atanabilirler. Ancak aynı devlet üniversitesinde iki dönemden fazla rektörlük yapılamaz.”

İlgili düzenlemeye göre vakıf üniversitelerinde ise atama mütevelli heyetinin Yükseköğretim Kurulu’na teklifi ve Yükseköğretim Kurulu’nun olumlu görüşü üzerine Cumhurbaşkanı tarafından gerçekleştiriliyor. Türkiye’de halen 77 vakıf üniversitesi bulunuyor.

ÖZERKLİK KAVRAMI SUİSTİMAL EDİLİYOR

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki eylemleri değerlendiren Eğitim Bir-Sen Genel Sekreteri Latif Selvi, “Türkiye’de bir kesim üniversiteleri kendilerine ait bir mülk gibi görmek istiyorlar, kamu kurumu olarak görmek istemiyorlar. Bunun içinde suistimal ettikleri kavramda özerklik kavramıdır. ‘Üniversite, üniversitelilerindir’ gibi sloganik bir yaklaşımla bir hegemonyayı devam ettirmek istiyorlar. Boğaziçi Üniversitesi’nde birtakım hezeyanlarla, birtakım siyasi aktörleri de peşlerine takarak oradan bir üniversitelerle alakalı olarak eski hegemonyalarının sürekliliğini sağlayabilecek bir yaklaşım içerisindeler. Boğaziçi’ndeki atama Türkiye’nin her yerindeki yapılan atamadan farklı değil. Her yerde nasıl atanıyorsa, Boğaziçi’ne de böyle atanıyor. ODTÜ’ye, İTÜ’ye nasıl rektör atanıyorsa, Boğaziçi’ne de öyle rektör atandı. Boğaziçi’ne yapılan atama normal rutin bir atamadır” dedi.

Burası gizli örgüt evi mi?

“Peki, Boğaziçi Üniversitesi kurtarılmış bir bölge midir de onunla alakalı Cumhurbaşkanlığı’nın atama yapma yetkisini gasp etmeye çalışıyorlar” diyen Selvi, şöyle konuştu: “Böyle bir şey asla kabul edilemez. Bu eylemi yapanlar ister dışarıdan gelsin, ister öğrencisi olsun, ister akademisyenleri olsun fark etmez, yaklaşımlarına baktığımız zaman bütün mesajları ideolojik. Kayyumun ülkede nasıl atandığı, nereye atanacağı da bellidir. Üniversiteye atanan kişi bir kayyum değil. Süresi dolduğu zaman üniversitelerde bir yenileşme olur. Şartlar uygun olan akademisyenler, değerlendirilip, bu çerçevede de Cumhurbaşkanı’nın inisiyatifi ile atanır.”

ÇETELERE EMANET EDİLEMEZ

“Boğaziçi’nde de görevi sona eren rektör hocadan sonra yeni bir değerlendirme yapıldı. Atanan hoca şartları taşıyor, Cumhurbaşkanı tarafından atandı. Boğaziçi sadece Boğaziçililerin dersek burası çeteleşmiştir.”

Selvi, “Boğaziçili olmayan buraya giremez, deniliyor. Böyle bir şey yok. Burası gizli örgüt evi mi? Burası üniversite. Burada oluşturmak istedikleri ‘bizim dışımızda kimseye bu üniversitede hayat hakkı vermeyiz.’ Siz burada bir örgüt evi gibi planlama yapamazsınız. Bu çetelere üniversiteler emanet edilemez” şeklinde konuştu.