Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Betül Yasemin Keskin / Milliyet.com.tr Tarih boyunca birçok salgın hastalık yaşandı. Bunlardan en yaygın olanları biyolojik kaynaklı iken, nadir bilinen psikolojik salgın hastalıklar da mevcut. Bu salgın hastalıklara verilebilecek en önemli iki örnek ise 1518 yılında Strasburg’da gerçekleşen dans salgını ve 1962 yılında Tanzanya’da yaşanan gülme salgını. Peki bu salgınlar ortaya nasıl çıktı? Ne oldu da bu gizemli salgınlar bir anda toplumları ölümle burun buruna getirdi? Günümüzde yaşanan koronavirüs salgını sonrasında herhangi bir depresyon salgınının yaşanıp yaşanamayacağını Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran’a sorduk.



ÖLENE KADAR DANS ETTİLER

1518 yılında, Fransa'nın Strasburg şehrinde haftalarca süren gizemli bir salgın yaşandı. Frau Troffea isimli bir kadın, kendisinden başka hiç kimsenin duymadığı düşünülen bir şarkı veya tını eşliğinde dans etmeye başladı. Kısa bir süre içinde Frau Troffea’ya onlarca kişi katıldı. Topluluk giderek büyüdü ve dans salgını tam olarak 400 kişiye bulaştı. Bu 400 kişinin 400’ü de çılgınlar gibi ayakları kanaya kadar hiç durmayan dans etti. Bu salgın sırasında insanlar yorgun düşüp kalp krizi geçirdiler ve ölene kadar dans ettiler.



BİR ANDA DURDULAR

Üç ay sürdüğü düşünülen bu garip salgın, başladığı gibi bir anda bitti. Dans eden insanlar aniden durarak hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam ettiler. Dönemin kayıtlarına göre yaşanan bu olayın ardından kimse şaşkınlığını gizleyemedi ve ne olduğuna dair herhangi bir kanıya varamadılar.



SEBEBİ BULUNAMADI

Yaşanan bu garip olayın ardından uzmanlar uzun süre bu salgının ardında yatan gerçeği bulamadı. Kimileri bunun ruhsal bir bozukluk olduğunu düşünürken kimileri bunun kültürel bir etkinlikten kaynaklandığını düşündü.

SEBEBİ KITLIK OLABİLİR Mİ?

Bazı teorisyenlere göre 1500’lü yıllarda yaşanan doğal felaketlerin ve ölümcül salgınların yaygın olduğu bir dönemdi. Kıtlık da bu dönemde mücadele edilen bir diğer durumdu. Tarihçi John Waller göre insanlar, bunca felaket karşısında, özellikle de batıl inançlarının da etkisi ile kitlesel ‘stres-kaynaklı psikoza yakalanmış olabilirler. John Waller’e göre, böyle bir psikozun etkisi ile şehir sakinleri transa girmiş ve bilinçsiz bir şekilde dans ettiler. Fakat bu yalnızca bir teori olarak kaldı.



GÜLME KRİZİ HERKESİ ETKİSİ ALTINA ALDI

Strasburg’da yaşanan dans salgınından yüzlerce yıl sonra Tanzanya’da 1962 yılında bir gülme krizi salgını yaşandı. Anlatılanlara göre 30 Ocak 1962 yılında Kashasha’da bir yatılı okulda okuyan üç kız öğrenci kendi aralarında şakalaşmaya başladı.

Yaptıkları bu şaka karşısında gülmeye başlayan öğrencilerin keyifli halleri büyük bir salgına dönüştü. Kısa bir süre içinde tüm öğrencileri etkisi altına alan bu salgın sebebiyle okulun müdürü öğrencileri susturamadıkları için evlerine gönderdi. Çok kısa bir süre içerisinde gülme salgını tüm köye bulaştı.



SALGIN 18 AY SÜRDÜ

Tanzanya’da yaşanan bu salgın 14 köye yayıldı ve tam olarak 18 ay sürdü. Gülme salgınının 30 bin kişiyi etkisi altına aldığı söylendi. Tıpkı günümüz Koronavirüs salgınında olduğu gibi gülme salgını için de köylerde karantina bölgeleri kuruldu. Kurulan bu karantina bölgelerinde salgın, aylar sonra kontrol altına alındı ve herkes eski haline geri döndü.



SEBEBİ YENİ KAZANILMIŞ BAĞIMSIZLIK OLABİLİR Mİ?

Tanzanya’da yaşanan bu olayı Texas Üniversitesi’nden Christian Hempelmann, bölgede yeni kazanılan bağımsızlığın getirdiği psikolojik ve zor durumdaki halkın yaşadığı strese bağladı. Yaşanılanlar sonrasında böyle bir dışa vurumun yaşandığını; sadece gülme değil ağlama, sinir atakları geçirme, huzursuzluk, amaçsız bir şekilde koşma gibi eylemlerin de yaşandığını belirtti.

Hempelmann yaşanan durumu ‘kitlesel psikojenik’ hastalık vakası olarak tanımladı. Gülme krizinin sadece bir grup kahkahası olmadığını, aynı stresi yaşayan insanların bilinçaltında semptomlarını kopyaladığını belirtti. Yani bu tür vakaların mutluluktan değil stresten ve ani psikolojik değişmelerden dolayı yaşandığı ve insanların ağrı, bayılma, solunum problemleri gibi anksiyeteye bağlı problemler yaşadığı ortaya çıktı. Bu olay yalnızda Tanzanya ile sınırlı kalmadı. Tarih boyunca Tanzanya’da yaşanan bu olayın benzerlerinin çevre ülkelerde de yaşandığına dair raporlar olduğu söyleniyor.



KORONAVİRÜS SONRASI DEPRESYON SALGINI YAŞANABİLİR Mİ?

Peki iki yıldır hayatlarımızda köklü değişiklikler meydana getiren Koronavirüs sonrasında kitleleri etkileyecek bir depresyon salgınına yakalanmak mümkün mü? Psikiyatrist Uzm. Dr. Şahut Duran, “Biz salgını, pandemiyi herkesin yaşadığı akut ve kayıplara neden olan bir hastalık ve bir travma olarak değerlendiriyoruz" diye konuştu.

"Bu salgınla nasıl baş edebilirsek olası bir depresyondan da korunabiliriz" diyen Duran, "Ancak süreç içinde de gördüğümüz gibi bu travma devam ediyor ve biz kayıplar vermeye devam ediyoruz. Her ne kadar duyarlılığımız azalsa da korkularımız, kaygılarımız pandemi ile birlikte devam ediyor. Bu duyguların etkisi de depresyon olarak ortaya çıkıyor. Bu durum kişisel olarak toplumların savunma mekanizmalarına oranla değişebiliyor. Pratikte gördüğümüz de birebir adlandırmakta zorlansak veya fark etmesek de son zamanlarda ruhsal bozukluk artışı mevcut. Bu durum bir depresyona sebep veriyor ve biz bunu pratikte görüyoruz. Koronavirüs sonrası bir depresyon salgınından bahsetmek toplumların olayları göğüsleyebilme kabiliyetine göre değişse de bireysel bir depresyon artışından bahsetmek mümkün” açıklamasını yaptı.