Kalça kırıkları tüm dünyada 1990’larda toplam 1.5 milyon olarak saptanmışken günümüzde bu sayı 6 milyona yükseldi. 2050’lerde ise yüzde 50 artış bekleniyor. Bunun sebebi dünyadaki ortalama yaşam sürelerinin artması ve bu kırıkların çoğunlukla yaşlı nüfusun düşük şiddette travmalarının oluşmasıdır. 1990’larda 70 yaş üstü nüfusun kalça kırığı sonrası ölüm sıklığı yüzde 50-60 iken günümüzde kalça kırılması sonrası 1 yıl içindeki ölüm oranı yüzde 30’a düştü. Önümüzdeki yıllarda bu oran giderek düşecektir. 

Kalça kırığı ileri yaş hastalarda sadece iskelet sisteminin bir bozukluğu ya da travması olarak değerlendirmek yanlış olur. Kırığın kendisinden çok vücutta oluşan her türlü travma (mekanik veya sistemik) hastanın yaşam beklentisini düşürür. Çünkü sistemlerde olası önceden süregelen bozukluklar bu hastalarda oluşan kırık ve travma sonrası düzelemez şekilde bozulmakta ve domino taşı etkisiyle birbirlerini tetikleyip organların iflasına neden olur.

'KALÇA KIRIĞI SADECE KALÇA EKLEMİNİ İLGİLENDİREN BİR TRAVMA DEĞİL'

Bir otomobilin tekerleğinin patlamasıyla bunu örneklendirebiliriz. Kalçanın kırığını bir otomobil lastiğinin patlaması olarak basitçe benzetirsek kalça eklemi yürüyen mekanizmanın olmazsa olmaz parçasıdır. Siz aracınızın patlayan tekerleğini değiştirdiğinizde aracın motorunda bir zarar olmadığı için araç sorunsuz bir şekilde tamir olmuş olur. Ancak insanlarda özellikle yaşlı popülasyonda durumu böyle basite indirgeyemeyiz. Kalça kırığı sadece aracın yürüyen aksanı olan tekerleğin patlaması olmaktan öte, aracın motoru benzetmesi yapabileceğimiz tüm sistemleri bozan bir travmaya neden olur. Bu kırık sonrası zaten yıllar içinde yıpranmış olan aracın motoru (insan vücudunun hem sistemleri hem de mental sağlamlığı) süratli bir şekilde bozulan ve alarm veren sistem, diğer çalışan ve nispeten görevini öyle ya da böyle devam ettiren sistemleri de etkileyip bozar. Sonuç olarak bir kalça kırığı travması bu hastalarda sadece kalça eklemini ilgilendiren bir travma olmayıp, tüm sistemlerini etkileyen çok yönlü ve kapsamlı bir travmadır. Kalça kırığı sonrası ölümlerin nedeni işte böyle bir sistemsel çöküştür. Kırığın sadece kendisi bu sonuca yol açamaz.



'KIRIK ACİL AMELİYAT GEREKTİRİR'

Kalça kırığı olan ileri yaş hastalarda amaç hastayı bir an önce mobilize etmek yani ayağa kaldırıp (eğer yürüme potansiyeli varsa) yürütmektir. Bu yapılamaz ise yukarıda bahsettiğimiz sistemlerin çöküşü kaçınılmaz olup hızlanır. İnsan vücudunun (hele ki yıllar içinde bu kadar yıpranmış olan) yatar pozisyonda uzun süre kalması yaşamla bağdaşamaz. Olası optimal şartların sağlanmasıyla kalça kırığını olabilecek en kısa sürede ameliyata alıp, kırık olgusunu vücuttan uzaklaştırmak birincil hedeftir.

Günümüzde gelişen cerrahi teknikler, geçmişe göre çok daha az yıpratıcı ekipmanlar ve özellikle kullanılan anestezi yöntemlerinin gelişmesiyle bu süreç çok daha kısa süre ve az hasarla atlatılabilir.

Tabii ki tüm kırıklar aşağı yukarı aynı tip ve tedavi seçenekleri birbirine oldukça benzese de her insan ayrı bir mekanizma olup her vücudun bu strese dayanabilme oranları farklılıklar gösterir. Tüm bu nedenlerle amaç kırığı değil, hastayı iyileştirmek olmalı.