Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem  Araştırma Enstitüsü, son 1500 yılın verileriyle İstanbul ve çevresi için deprem  senaryosu hazırladı.    Üniversiteden yapılan açıklamaya göre, Boğaziçi Üniversitesi, İTÜ ve  Ankara Üniversitesinden bilim insanları İstanbul ve çevresinde tarih boyunca  yaşanmış önemli depremleri inceledi.   Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma  Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener, Jeodezi Anabilim Dalı öğretim üyeleri  Doç. Dr. Fatih Bulut, Doç. Dr. Aslı Doğru, İTÜ Jeoloji Mühendisliği Bölümü  öğretim üyesi Prof. Dr. Cenk Yaltırak ve Ankara Üniversitesi Jeofizik  Mühendisliği öğretim üyesi Prof. Dr. Bahadır Aktuğ'un yazarları arasında yer  aldığı makalede araştırmacılar son 1500 yılın deprem verilerini inceleyerek  İstanbul ve çevresinde beklenen olası depremin büyüklüğüne dair senaryolar  hazırladı.   Araştırma kapsamında Marmara Bölgesinde Kuzey Anadolu Fayı'nın geçtiği  segmentlerin yer aldığı Batı (Tekirdağ havzası), Merkez (Kumburgaz havzası) ve  Doğu (Çınarcık Havzası) olmak üzere bölgenin tarih boyunca yaşadığı depremler  incelendi. 1766'da iki ve 1509'da bir olmak üzere 7,2, 7,4 ve 7,5 büyüklüklerinde  depremlerin yaşandığı bu 3 bölgede gelecekte potansiyel olarak yaşanabilecek  deprem büyüklüğüne dair senaryolar geliştirildi.   Tectonophysics dergisinin Ağustos 2019 sayısında yayınlanacak makalede  yer alan kestirimlere göre, İstanbul'un hemen güneyinde yer alan Kuzey Anadolu  Fayı'nda doğudan batıya doğru sırasıyla 7,5, 7,4 ve 7,2 büyüklüğünde depremler  bekleniyor.   "Marmara Denizi için son 500 yıl önemli"   Araştırmaya katılan bilim insanlarından Boğaziçi Üniversitesi Kandilli  Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Jeodezi Anabilim Dalı öğretim üyesi  Doç. Dr. Fatih Bulut, çalışmada fayların en son ne zaman kırıldığı, kırıldıktan  sonra yılda ne kadar enerji biriktirdiği ve biriken enerji tamamen açığa  çıktığında nasıl bir büyüklük oluşturacağı konusunda sonuçlara ulaşıldığını  kaydetti.   Bulut, tarihi açıdan özellikle son 500 yılın depremlerini ayrıca  incelediklerini belirterek şöyle devam etti:   "Bu parametreleri bulmak için tarihsel depremlere, Marmara  Denizi'ndeki fayların yapısına ve GPS yoluyla da yeryüzünün yanal olarak yılda ne  kadar hareket biriktirdiğine baktık çünkü, Kuzey Anadolu Fayı yanal bir sistem.  Bu bulguları birleştirdiğimizde şöyle bir sonuç ortaya çıkıyor. Bir fay  segmentinin oluşturacağı deprem büyüklüğü o segmentin uzunluğu, derinliği ve  üzerinde biriktirdiği hareket miktarının bir fonksiyonudur. Örneğin harekete  geçecek segmentin uzunluğunu ve derinliğini yaptığımız jeolojik ve sismolojik  çalışmalar ışığında biliyoruz. Jeodezik verilere göre, 250 yıl önce kırılan bir  fay segmenti yılda yaklaşık 1 santimetre hareket biriktiriyorsa, şu anda harekete  geçse deprem anında fay üzerinde ortalama 2,5 santimetrelik bir yer değiştirme  oluşturur.   Son 500 yıl özellikle önemli, çünkü Marmara Denizi'ndeki bütün  fayların en son kırıldığı periyodun tamamını kapsayan bir zaman aralığı. Marmara  Denizi'nin doğu kesimindeki Çınarcık Havzasında bulunan fay en son 1509'da  hareket etmişti. Orta ve batı kesimlerindeki Kumburgaz ve Tekirdağ Havzaları'nda  bulunan fay segmentleri ise 1766'da hareket etmişti. Bunların tamamını  hesaplamalarımızda sağlıklı bir şekilde kapsayabilmek için yaklaşık 500 yıl  önceye giderek 1509 depreminden bu yana tüm süreçlere hakim olmak zorundayız".   Yıllık hareket biriktirme miktarını Marmara Bölgesinde 100'e yakın GPS  istasyonundan aldıkları verilerle hesapladıklarını ifade eden Bulut, yıllık  ortalama 2,5-3 santimetre arası bir hareket gözlediklerini kaydetti.   Doç. Dr. Fatih Bulut, bu hareketin sürtünmenin yüksek olduğu yerlerde  fay yüzeyinde birikme olarak kaldığını, bazı yerlerde ise daha hızlı yaşandığını  ve sürtünme olmadığı için çok fazla birikmediğini belirtti.   1766 ve 1509 kırıklarının günümüzde 7,2, 7,4 ve 7,5 büyüklüğünde  depremler üretme potansiyeline sahip olduğunu vurgulayan Bulut, söz konusu  kestirimlere, biriken hareket miktarı, fayın uzunluğu ve derinliği verileri  üzerinden yapılan aritmetik hesaplama sonucu ulaştıklarını aktardı.   Bulut, son 1500 yıllık zaman dilimini 7 zaman aralığına ayırınca her  bir kümenin en az 4, en fazla 6 depremi kapsadığını dile getirerek, "7. zaman  aralığını henüz tamamlamadık ve yakın tarihlerde bu kapsamda sadece iki deprem  yaşadık. Dolayısıyla 7. zaman aralığını tamamlamak için istatistiki olarak en az  2 en fazla 4 deprem daha yaşayacağımız görülüyor." ifadelerini kullandı.   Doç. Dr. Bulut, Kuzey Anadolu Fayı'nın yılda 2-3 santimetre kaymayla  depremi çok hızlı hazırlayan bir sistem olduğunu belirterek, şunları kaydetti:   "Anadolu'da da irili ufaklı pek çok fay var ama bunlar Kuzey Anadolu  Fayı'na göre hareketi daha yavaş biriktiriyorlar ve deprem hazırlık süreçleri  oralarda elimizdeki kayıtlara göre çok daha uzun sürdüğü için biz onların nerede  ve ne büyüklükte deprem üreteceğini öngöremiyoruz. Örneğin bir fay 2 bin yıldır  suskun gibi görünüyor ama her yıl az da olsa 1-2 milimetrelik bir hareket  biriktirdiği için bir gün beklenmedik bir anda büyük bir deprem meydana  getirebiliyor. Depremi Marmara'da beklerken Van'da ya da Kütahya'da olabiliyor,  çünkü orada bu süreç gözle rahat görülemeyecek yavaşlıkta ve çok uzun bir sürede  yaşanıyor. Aslında Türkiye'nin birçok yeri için bu tehlike mevcut ama İstanbul  nüfusunun fazla olması olası kayıp risklerini artırmakta."