Bir dönem Aya İrini ve ardından Çinili Köşk'te hizmet veren müze, Osman Hamdi Bey'in yöneticiliğe getirilmesinin ardından büyür. 1887 ve 1888 yılları arasında Osman Hamdi Bey tarafından yapılan Sidon Kral Nekropolü Kazısı'ndan İstanbul'a getirilen, aralarında İskender Lahdı, Ağlayan Kadınlar Lahdi, Likya Lahdi, Tabnit Lahdi gibi ihtişamlı eserlerin sergilenebilmesi için yeni bir müze binasına ihtiyaç duyulmuş, Çinili Köşk'ün karşısına dönemin ünlü mimarı Alexandre Vallaury tarafından inşa edilen İstanbul Arkeoloji Müzeleri klasik bina 13 Haziran 1891'de ziyarete açılmış.



1891 yılında ziyarete açılan ve İstanbul'daki Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden biri olan Arkeoloji Müzesi, cephesinin ihtişamı ile son derece dikkat çekici bir mimariye sahip. Uzun cephede geniş merdivenlerle ulaşılan iki girişi, dörder sütun ve alınlıklarla bir tapınak görünümünde olan binanın Alınlık üzerinde bulunan kufi üsluptaki Osmanlıca yazıda 'Asar-ı Atika Müzesi' (Eski Eserler Müzesi) yazılı.




Bu yazının üzerinde bulunan Tuğra, Klasik Binayı inşa ettiren Osmanlı Padişahı II. Abdülhamid' e ait. İstanbul Arkeoloji Müzeleri üç ana birimden oluşan bir müzeler kompleksi. Bunlar; Arkeoloji Müzesi, Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi. Türkiye’nin ilk müzesi olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nin koleksiyonlarında imparatorluk topraklarından getirilen, çeşitli kültürlere ait bir milyona yakın eser bulunuyor. Pazartesi günleri dışında açık olan İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne Kabataş-Bağcılar Tramvay hattının Gülhane durağını kullanarak ulaşılabilir.