İpek, henüz 19 yaşındasın ama yeteneğin ve yer aldığın işlerle sanki daha uzun bir yol kat etmişsin gibi görünüyor. Kendini şanslı hissediyor musun yoksa şansını kendin mi yaratıyorsun?

Bu zamana kadar içinde bulunduğum her iş çok özel ve hedefi yüksek olan işlerdi. Eğer bir şanstan bahsedecek olursak ben hep iyi insanlara denk geldim. Her zaman yanımda duran, bana destek çıkan, yanındayken çok şey öğrendiğim bir sürü insanla tanıştım. En büyük şansım bu diyebilirim.

HİSLERİME VE İÇGÜDÜLERİME GÜVENİYORUM

Sana bir senaryo ya da herhangi bir proje geldiğinde içinde var olmak isteyip istemediğine nasıl karar veriyorsun?

Senaryo ve çalışacağım insanlar benim için çok önemli. Karşılıklı olarak anlaştıktan sonra eğer hislerim de onaylarsa o işte bulunmak isterim.

İçgüdülerine güvenir misin? Genelde hissettiği doğru çıkanlardan mısın?

İnsanlar konusunda yanıldığım, hayal kırıklığına uğradığım çok oldu ama bir durum veya bir iş üzerinden gidersek genelde ne hissediyorsam doğru çıkıyor. Özel hayatımda da çok karşılaştığım bir durum bu. Eğer bir şeyi yaparken içimde en ufak bir tedirginlik varsa o iş mutlaka sarpa sarar. O yüzden, karar verirken kalbimden geçen hisle hareket etmek beni her zaman daha mutlu olacağım bir sonuca ulaştırıyor.

UZUN BİR SÜRE İÇ MİMAR OLMAK İSTEDİM

Büyüyünce ne olmak isteyen bir çocuktun?

Çocukken ileriye dönük hayallerim hep değişkenlik gösterdi. Biraz büyüdükten sonra kendi hobilerim üzerine yoğunlaşıp resim dersine olan yeteneğimi geliştirdim ve bunu yaparken inanılmaz keyif aldığımı fark ettim. Çok uzun bir süre iç mimar olmak istedim. Ama sonra hayat bana başka bir kapı araladı. Şimdi de başka bir bölüm okuyorum ama “Hayalime ulaşamadım” diye vazgeçmek yerine ikinci üniversite olarak neden okumayayım diye düşünüyorum. İstediğim şey, her ne olursa olsun, elde ettikten sonra mutlu veya mutsuz olma ihtimallerimi de göz önünde bulundurarak gerçekleştirmek istiyorum. Sevip sevmeyeceğimin de kader olduğunu düşünüyorum.

İçinde bulunduğun dünyada, dışarıdan her şey çok güzel ve ışıltılı görünse de zorlandığın, anlamakta güçlük çektiğin şeyler oluyor mu?

Tabii ki artıları olduğu kadar eksileri de var. Sektör olarak gecesi gündüzü çok belli olmayan bir çalışma düzenimiz var. Sanırım beni en çok etkileyen kısmı bu. Uykuyu ve düzeni çok seven bir insan olduğum için buna alışmak biraz zamanımı aldı.



ŞU AN ÇOK İŞ ODAKLIYIM, KENDİMLE VAKİT GEÇİRMEYİ UNUTUYORUM

Biraz kendinden, kendi dünyandan bahseder misin? Oyunculuk dışında nelerle meşgul oluyorsun? Vaktini nasıl geçirmeyi seviyorsun?

Şu sıralar çok işkolik bir insanım. Evden işe, işten eve gidiyorum. Boşluk bulduğum zaman kardeşimle ve arkadaşlarımla vakit geçirmeye çalışıyorum. Ama bazen kendi kendime kalmak istediğim zamanlar da oluyor çünkü hayatımın şu anki temposundan kendimle vakit geçirmeyi resmen unutuyorum.

Bunu fark ettiğinde kendin için neler yapıyorsun?

Özellikle kendini dinlemeyi seven bir insan olduğum için buna ihtiyaç duyduğum zamanlarda daha çok düşünmek veya bir şeyleri tartmak için resim çizmeyi çok seviyorum. Bu, beni başka bir boyuta taşıyor. Kendimi rahat hissettiğim alanlar arasında en üst sıralarda yer alıyor. Onun dışında müzik hayatımın her anında olan bir şey. Ruh halime uygun her şartta her şekilde müzikle kendimi yatıştırmaktan çok keyif alıyorum.

SINIRSIZCA SEVİLEREK BÜYÜDÜM

Nasıl bir ailede büyüdün? Nasıl bir çocukluk geçirdin?

Ailem benim en büyük şanslarımdan biri. Olaylara farklı açılardan bakabilen, her zaman yanımda olduklarını hissettiğim, bana inanılmaz güven veren bir ailem var. İmkanlar dahilinde aşırıya kaçmadan istekleri yerine getirilen, sınırsızca sevilen bir çocukluktu benimki… Aileme bu konuda hep çok teşekkür ediyorum.

HEM FİZİKSEL HEM RUHSAL OLARAK TAM BİR ‘ANNESİNİN KIZI’YIM

Çok güzelsin. Güzelliğin anneden mi babadan mı? Kime benziyorsun daha çok?

Çok teşekkür ederim. (Gülüyor) Daha çok anneme benziyorum sanırım. Sadece üç dört tane belirgin özelliğimi babamdan almışım. Onun dışında hem fiziksel hem ruhsal olarak tam bir annesinin kızıyım. 

GÜZELLİK KONUSUNDA CESUR OLDUĞUM ZAMANLAR OLUYOR

Sen, kendini güzel buluyor musun peki? Güzellik tanımın ne?

Güzellik göreceli bir kavram. Güzellik konusunda cesur olduğum zamanlar oluyor ama kesinlikle bir iddia söz konusu değil. Doğru saç, makyaj ve styling kendimi bu konuda daha cesur hissetmemi sağlıyor. Benim güzellik kavramım daha çok doğallıktan yana, doğal olan her şey beni daha çok kendine çekiyor.

Dış görünümünle normalde ne kadar ilgilisin? Bir yere giderken ayna karşısında ne kadar vakit geçirirsin?

Bunu takıntı haline getirmedim hiçbir zaman. Kendimi iyi hissettiğim kadar bakımlı olmayı seviyorum. Normal hayatımda genelde kot- tişört giyip 5- 10 dakika ufak makyaj dokunuşu yaptıktan sonra evden çıkarım. Özel bir yer olmadığı sürece tabii… O zaman işler biraz değişiyor. (Gülüyor)

Instagram’da bir milyona yakın takipçin var. İnsanlar en çok neyini merak ediyor sence? Seni en çok ne için takip ediyorlar?

Instagram, bir diziyi, filmi izledikten sonra performansını veya direkt kendisini beğendiğimiz oyuncuların, kişisel hayatlarını merak edip girdiğimiz ilk platform haline geldi. Beni de takip eden insanlar o yüzden ediyordur diye düşünüyorum çünkü ben öyle yapıyorum.

 Zaman zaman olumsuz yorumlarla karşılaşıyor musun? Öyle zamanlarda bu, psikolojine nasıl yansıyor?

Tabii ki. Mesleğim dolayısıyla içinde bulunduğum dizi veya kendi hakkımda yorumlar ve eleştiriler alıyorum. Bu sektöre ilk başladığım zamanlar, her türlü yorumu kafama çok takıyordum. Ama artık  bana katkı sağlayacak, yapıcı eleştirileri dikkate alıyorum.

UTANDIĞIM ZAMAN YÜZÜM KIPKIRMIZI OLUR, İLK İŞİMDE YÜZÜM TAM BİR DOMATESE BENZİYORDU

Oyunculuk tam olarak nasıl başladı senin için? İlk set hikayenden biraz bahseder misin?

Bebeklikten beri birkaç reklam filminde yer aldım. Ancak ilk dizi deneyimim ‘Kayıtdışı’ oldu. İlk set günümü çok net hatırlamıyorum ancak inanılmaz derecede heyecanlı olduğumu hatırlıyorum. Utandığım veya gerildiğim zaman direkt suratım kıpkırmızı olur, o gün çektiğim bütün sahnelerde suratım tam olarak bir domatese benziyordu. Şimdi açıp izlediğim zaman, o sahnelerin ilk gün olduğunu anlamakta güçlük çekmiyorum. (Gülüyor)



İÇİNDE BULUNDUĞUM HER İŞ BENİ BİR NOKTAYA TAŞIDI

Bir süredir, Kanal D’nin yeni dizisi ‘Yeni Hayat’ta Gökçe olarak karşımızdasın. Geçtiğimiz sezon da ‘Aşk 101’le çok konuşulmuştun. Kırılma noktası olarak gördüğün bir projen var mı?

İşlerim arasında kıyaslama kesinlikle yapamam; hepsinin bana kattığı tecrübe birbirinden değerli. Sadece şöyle bir şey söyleyebilirim, içinde bulunduğum her iş beni bir noktaya taşıdı. Hala daha taşımaya devam ediyor.

‘Yeni Hayat’tan ve Gökçe’den bahsedelim biraz…

‘Yeni Hayat’, hikayesini çok sevdiğim, oyuncu castı da çarpıcı olan güzel bir iş oldu bence. Gökçe’ye ise bayılıyorum resmen. Müthiş bir kız. Hayatla olan mücadelesinde güçlü durabilen, o kadar yaşadığı olaya rağmen kendini hiç düşürmemiş, arkasında hep babasının var olacağını biliyor ve buna göre hareket ediyor.

Gökçe, ilk bakışta tipik, şımarık bir kolejli. Buna rağmen onunla empati kurmak kolay oluyor mu senin için?

İpek’le inanılmaz zıt bir karakter Gökçe. Ama hikayeye onun gözüyle bakıldığı zaman. tavırlarına, hareketlerine ve olaylara bakış açısına sonsuz derecede hak veriyorum. Hatta bu duruşunu da tebrik ediyorum. Ben olsam yıkılırdım herhalde ama o güçlü durup her şeyi o kadar değişik bir bakış açısıyla değerlendiriyor ki… Hayran kalıyorum resmen. Şu ana kadar haksız olduğu tek bir konu bile yok bence.

BİR ŞEYİ YAPMADAN ÖNCE YÜZ KERE DÜŞÜNÜRÜM

Gökçe, başına buyruk ve sonunu düşünmeden hareket ediyor. Sen dışarıdan daha kontrollü ve ayakları yere basan biri gibi görünüyorsun…

Evet, Gökçe anlık hisleriyle hareket ediyor. Ama ben gereğinden fazla kontrollü bir insanım. Bir şeyi yapmadan önce yüz kere düşünürüm. Oluşturabileceği sonuçları tek tek değerlendiririm. Bundan hiç hoşnut değilim aslında. Çünkü hayatta çok şeyi bu huyumdan dolayı kaçırdım. ‘Keşke’ lerim olmasın diye daha büyük ‘keşke’ ler yarattım kendime. Ne Gökçe kadar rahat ne de benim kadar kontrollü olmak güzel bir şey; arasını tutturabilmek önemli.

Şımarıklıkların var mıdır?

Şımarık biri olmadığımı düşünüyorum. Çocukluğumdan beri hayata ve olaylara karşı olgunlukla yaklaşıyorum.

ZAMAN ZAMAN DENGESİZLİĞİM TUTAR, TAM BİR TERAZİ BURCU KADINIYIM

En zor ve kolay yanların neler?  

Zaman zaman dengesizliğim tutar, kararsızlık en baskın özelliğim olabilir. Tam olarak terazi burcu kadınıyım. Beni mutlu etmek için çok büyük çaba harcamanıza gerek yok. Başkaları için küçük ve değersiz gözüken herhangi bir şey benim için inanılmaz kıymetli olabiliyor. Bu huyumu çok seviyorum. Girdiğim her ortamda, başta çekingen davransam da bir süre sonra uyum sağlıyorum. Bakış açısı geniş olan biri olduğum için, insanları anlamakta zorlanmıyorum.

KENDİMİ EN SERT BEN ELEŞTİRİRİM

Dizide, her hafta performansın çok konuşuluyor. Sen kendini ekranda izlerken neler hissediyorsun?

Teşekkür ederim… Kendimi en çok eleştiren kişi, yine benim. Oturup kendimi izlemek bana tuhaf hissettirse de bir noktada bunu yapmak zorundayım. İkinci göz olarak baktığımda kendime karşı çok sert eleştirilerim oluyor; ama daha yolun çok başında bir oyuncu olarak kötü bir durumda olduğumu sanmıyorum.     

Rol model olarak aldığın biri var mı?

Hem hayata bakışını çok sevdiğim hem de oyunculuğuyla beni resmen kendisine hayran bırakan; çok büyük bir şans olarak gördüğüm ve ilk dizimde annemi oynayan sevgili Dolunay Soysert. Çok seviyorum onu…



HAYALLERİM DOĞRULTUSUNDA DEĞİL, HEDEFLERİM DOĞRULTUSUNDA İLERLERİM

Seni en çok neler heyecanlandırır? Hangi durumda hayata karşı çok motive hissedersin?

Sevdiğim insanlarla beraber olmak, onların fikirlerine danışmak, onlardan destek görmek beni çokça motive eder. Bunun tam tersi de motivasyonumu kıran bir durum oluyor.  

Gelecek için nasıl hayallerin var?

Hayallerim doğrultusunda değil, hedeflerim doğrultusunda ilerlemeyi tercih ediyorum. Bir şeyi istersem er ya da geç onu elde etmek için çabalarım. Bunu yaparken mutlu olduğum yolları kullanmak da en büyük hedefim.