Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü Toplumsal Uygulamalar Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Pervin Ergun, cemrenin 20 Şubat'ta havaya düşeceğini belirterek, "Yani havanın ısınacağı anlamına gelir. Havadaki bütün soğuğu yere indirecek demektir. Bu, kışın bütün soğuğu yere inecek demektir. Ama yine de baharın ilk müjdesi olarak algılanabilir" dedi.
 
Eski Türk tarihi geleneklerine göre havaların ısınmasına neden olan cemre olayına ilişkin Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü Toplumsal Uygulamalar Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Pervin Ergun açıklamalarda bulundu. Ergun, "Halk takvimin önemli günlerinden birisi cemredir. Çünkü kış günlerinin müjdecisi olarak adlandırılmaktadır. Cemre 'kor' demek, 'ateş' demek. Bazı rivayetlere göre Arapça kökenli olduğu söylenir. Ama Arapça’da daha çok 'taş yığını' anlamında kullanılır. Şeytan taşlamada kullanılan 'taş yığını' cemre olarak adlandırılır. Türk kültüründe daha çok tabiatın, iklimin ısınması anlamına gelir. Bu da kış günleri olarak veya Kasım günleri olarak adlandırılan 8 Kasım'da başlayan kış günlerinin 100'üncü gününden sonraki 5 gün sayılarak oluşturulan bir takvimdir. Halk takvimine göredir. Bu da 100'üncü gün dediğimiz 15 Şubat oluyor. 15 Şubat'tan 5 gün saydığımızda 20 Şubat cemrenin göğe, havaya düşüşü anlamına gelir. Yani havanın ısınacağı anlamına gelir. Hava nasıl ısınacak? Aslında tam bir ısınma söz konusu değildir. Şubat bitecek Mart var. O yüzden havadaki bütün soğuğu yere indirecek demektir bu, kışın bütün soğuğu yere inecek demektir. Ama yinede baharın ilk müjdesi olarak algılanabilir. İkinci hafta yani 7 gün sonra 27 Şubat oluyor bu, cemrenin suya düşeceğine inanılır. Buzlar eriyecek, sular ısınacak anlamındadır. Üçüncü 7 gün Şubat ayının 28-29 çekmesine göre, 5 Mart ya da 6 Mart bu sene. Bu sene 5 Mart'a gelecek ve hepsi cumartesiye geliyor o yüzden belki insanlar çevrelerini daha iyi gözlemleyebilecekler" diye konuştu.
 
  "HALK TAKVİMİNİ UYGULAYAN KESİMLER BUNU 'BÖCEK' OLARAK ALGILIYOR"
 
 Doç. Dr. Ergun, cemre düşünce neler olduğuna ilişkin ise şunları söyledi:
  "Tabiat ısınıyor, nasıl algılanıyor diye düşünecek olursak, bazıları bunu böcek olarak görünen bir şey mi diye merak ediyor. Eski Türkler veya Türk Dünyası,Anadolu Yörükler özellikle halk takvimini uygulayan kesimler bunu 'böcek' olarak algılıyor veya yıldızlarla bağ kuruluyor. Altay Türklerinde bu yaratılışın başında bir olağanüstü yaratık var bunun ölümüyle ilk ateş yaratılıyor yani bir mite dayandırılıyor. Günümüzde cemre ile ilgili şeyler günümüzde daha çok Arap kültürüne dayandırılmakla birlikte onlarda daha çok taş karşılığı kullanılıyor olması ve iklimsel bir şey olarak çok fazla yaygın olmaması bizi sanki Türk kültürüyle ilgiliymiş gibi gösteriyor. Bir de hayvancılıkla geçinen bir toplum olduğumuz için bu halk takvimi daha önemli oluyor. Özellikle 'koyunun yüzü geldi' diye bir gelenek var. Hayvancı Türkler bunları daha çok takip etmesi gerekiyor. Çünkü koyunun yüzü geldiğinde bir şenlik yapılıyor. Koyunun yüzü demek güzün koyunların hepsi koç katımı töreni yapılıyor. Bundan 100 gün geçince aynı cemrelerin düşüş gününe rastlıyor. İkisinin birlikte kutlamaları var. Cemreyle ilgili direkt bir kutlama olmamakla birilikte bu koyunun yüzü ile ilgili kutlamalar var. Yani bütün koyunlar gebe yavruları doğacak anlamında şenlik kutlaması söz konusu. O yüzden bizim için halk takvimi önem kazanmış oluyor. Daha sonra doğumunun kutlanması daha ileriki takvimde söz konusu oluyor. Suya böcekler düşüyor deniyor. Bunların da kurbağa yumurtaları olduğu, halk, köylüler veya Yörükler, hayvancılıkla uğraşan kesim sularda bunları gördüğünü söylüyor. 27 Şubat'ta suda kurtçuklar halinde görüldüğünü söylüyorlar. Kurbağa sesi de mesela cemrenin sesi olarak algılanıyor. O yüzden yani Türk dünyasındaki algılanışı Arap kültüründen biraz farklı. Bütün Türk dünyasında cemreyle ilgili uygulamalar var ve halk takviminde karşılığı olduğu için önemli hayvancı toplumlar için bu çok önemli bir süreç."
 
  "CEMRE, YENİ YILIN HABERCİSİ OLARAK DA ALGILANIR TÜRK KÜLTÜRÜNDE"
 
 "Cemre havanın, suyun, toprağın ısınması diye tanımlanabilir" diyen Doç. Dr. Ergun, "Cemre yeni yılın habercisi olarak da algılanır Türk kültüründe. Çünkü 21 Mart eski Türklerin yılbaşı, yeni gün bayramıdır. Bunun ön müjdeleridir aslında cemre. Bugünler eski Türk takvimine göre hıdırnebi bayramı kutlanır. Hıdırnebi hıdırellezden farklıdır. 5-6 Mayıs'taki hıdırellez ile aynı değil onun ön habercisidir. Cemre günlerinde kutlanan bir bayram o günlerde Hızırın geleceği düşünüldüğü için ambarlar, depolar, kilerler her şeyin kavanozların ağzı açılır bunlar ekilecek tohumlardır. Tohumlarda iz var mı diye bakılır yani ürünler ekilmeden önce bereketli olsun diye yeni yıla bir ön müjdedir cemre aslında. Sonrasında da üçüncü cemre geldiğinde kardelenler, nevruz çiçekleri açamaya başlar onlarında müjdecisidirler. Nevruzda da bunun kutlaması yapılır. O da bahar bayramı gibi değerlendiriliyor ama bahar bayramı değildir, tabiatın verdiği cevaba teşekkürdür, şükürdür. Hıdırellezi farklı değerlendiriyorum ben. Tabiat uyanmıştır artık, Allah'ın verdiği nimetler için şükretme vesilesidir, yaz başı bayramıdır" ifadelerini kullandı.