İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye'nin gayrisafi milli hasılasına oranla dünyada en çok uluslararası yardım yapan ülke olduğunu belirterek, dünyanın tüm mazlumlarının üzerinde ay yıldızlı bayrak olan kolilerin hayırla dolu olduğunu bildiğini söyledi.

Bakan Soylu, İçişleri Bakanlığı koordinesinde Deniz Feneri Derneğince başlatılan "1000 Şehidimiz Adına 1000 Su Kuyusu" projesinin tanıtım ve imza törenine katıldı.

Soylu, derneğin genel merkezinde gerçekleşen program öncesinde, bir hayırsever tarafından bağışlanan ve etkinlikte 33 su kuyusu karşılığında satılan 1961 model Mercedes marka otomobili inceledi, araç hakkında bilgi aldı.

Etkinlikte, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Kur'an-ı Kerim tilaveti yapıldı, derneğin tanıtım videosu izlendi.

İçişleri Bakanı Soylu, Van'ın Çarpanak Adası yakınlarında batan teknede hayatını kaybeden kaçak göçmenlerden 18'inin cesedine ulaşabildiklerini söyledi.

Bakan Soylu, "Kaç günden beri arkadaşlarımız orada. O insanlar oraya niçin geldi? Sınırlarımızı geçmek için kış mevsiminde bu yolculuğa çıkanlar eksi 20, eksi 30 derecede çocuklarıyla birlikte donuyorlar. Biz onların ancak kar kalktıktan sonra cesetlerini alabiliyoruz. Çocuktan bahsediyorum. İdlib'te beraber olduk. Böyle bir nizam, böyle bir hayat var mı Allah için? Kaç yıl gerideler? 300 yıl, 500 yıl, daha geri. Vallahi giydiğim elbiselerden utandım, her gün yediğim yemekten utanıyorum o çocuklar aklıma gelince, o anneler, o babalar aklıma gelince. Sınırımızın 5-10 kilometre ötesindeler. Amerika'nın, Avrupa'nın medeniyeti kendine kalsın." diye konuştu.

Bakan Soylu, şehitlerin adının yaşatılacağı projenin hayırlı olmasını temenni etti. Şehitlerin kahramanlıklarını anlatırken gözleri dolan Soylu, konuşması sırasında duygusal anlar yaşadı.

Salgın nedeniyle evlerinden çıkamayan insanlara ihtiyaçlarını götürürken pusuya düşürülerek şehit edilenlerin bulunduğunu belirten Soylu, "Bizim bu evlatlara borcumuz var. Bizim bu dünyada yaşayabilmemiz için çocuklarımızın selameti için namusumuzun korunması için ırzımız için canlarından fedakarlık yapmış insanlarımız var. Öte yandan, dünyada bizim hayal edemeyeceğimiz yoksunlukları ve mağduriyetleri yaşayan, eziyet çeken, yemek yemek, su içmek, huzurlu bir uyku uyumak gibi en basit insani haklardan mahrum kalan insanlar var. Onlara da bir borcumuz var." dedi.

"Bizim medeniyetimiz, bizim inancımız, geleneğimiz göreneğimiz, komşuluğumuz, bütün bunlar bize bu topraklarda çok şey öğretiyor." diyen Soylu, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dünya mazlumlarının dertleriyle dertlendiğine vurgu yaptı.

Soylu, "Allah'a şükür bunu bugün ayakta tutan, bunu bugün bütün dünyaya haykıran bir liderimiz var. Dünyanın bütün meşakkatlerine rağmen vicdanını ve merhametini bu insanlardan ayırmayan bir insanımız, bir liderimiz var. Kolay bir iş değildir ülke yönetmek, dünyadaki ülkelerle mücadele etmek ve hakkını hukukunu koruyabilmek. İnsan yatacağı yeri zor bulur ama buna rağmen 'Dünya ne yapıyor?' diye onunla dertleniyor. 'Mazlumlar, fakirler, sıkıntıya uğrayanlar ne yapıyorlar?' diye onunla dertlenmek ve onu unutmamak, o apayrı bir anlayışın kendisidir." değerlendirmesini yaptı.

Türkiye'nin zor bir coğrafyada bulunduğuna işaret eden Soylu, şunları anlattı:

"Çok zor ama çok cennet bir coğrafyada yaşadığımızı biliyoruz. Bu medeniyetin bana göre bir tek ismi var, iyilik medeniyeti. Biz iyilik medeniyetinin çocuklarıyız ve bu sorumluluğu hiçbir zaman hiçbir şekilde üzerimizden birilerinin çekip almasına da fırsat vermemeliyiz. Çünkü çok sorumluluğumuz var. İstatistiklerimiz diyor ki 'Dünyada her 90 saniyede bir çocuk su eksikliği veya kirli suya bağlı bir hastalık nedeniyle hayatını kaybediyor.' Bizim dinimiz bize demiyor mu ki 'Her insan bir alemdir.' Bu sözün ağırlığı ne kadar yüce bir ağırlıktır. Her 90 saniyede bizim o çocuklara da dünyada temiz ve içebilir sudan mahrum 2 milyar insana da borcumuz var.

'Komşusu açken kendisi tok yatan bizden değildir.' diyen bir inanca mensup insanlar olarak biz bu sorumluluktan kaçamayız. Bugün 'medeni dünya' diye tabir ettiğimiz insan topluluğu bu sorumluluktan bugün bariz şekilde kaçmaktadır. Göç meselesinde biz bunu net gördük. Örnekleri uluslararası kamuoyunda defalarca paylaştık. Botlarıyla beraber Yunanistan'a geçmeye çalışan mültecilerin botlarına bıçak batırıp onları orada terk etmeye çalışan medeniyetsizlerin medeniyetini anlatmaya çalışıyoruz. Böyle bir şey olur mu? Ve bu mağduriyetleri her gün yaşıyoruz. Her gün göçe kaynaklık eden coğrafyalarda çatışma, istikrarsızlık körüklenmeye devam ediyor."

Proje kapsamında su kuyusu açılacak ülkelere, dünyanın başka ülkelerinin sömürgeci olarak gittiğini anlatan Soylu, şöyle devam etti:

"Bugün bu projeyle su kuyusu açmaya gideceğimiz ülkelere dünyanın başka ülkeleri daha önce gitmemiş değildir. Gittiler, sömürgeci ülke olarak gittiler ve sömürdüler. Halen de bu ilişkileri devam ediyor. Dolayısıyla dünyanın bir tarafında bozan ülkeler, diğer tarafından da dünyanın tamir eden, tamir etmeye çalışan ülke olarak biz duruyoruz. Dünyanın tüm mazlumları bunu biliyor ki üzerinde ay yıldızlı bayrak olan koliler hayırla doludur, hayırla kendisine ulaşır. İçinden ya gıda çıkar ya ilaç çıkar ya da tıbbi bir malzeme çıkar. O koliyi tutan bir hayırsever insan vardır. O koliyi gönderen hayır sahibi bir insan, hayır sahibi bir ülke vardır.

Türkiye bugün gayrisafi milli hasılasına oranla dünyada en çok uluslararası yardım yapan ülkedir. Sadece 2019 yılında AFAD eliyle 10 ülkeye toplam 86 milyon dolarlık insani yardımda bulunuldu. Bunlar arasında Arnavutluk, Bangladeş, Burkina Faso, Güney Sudan, Mozambik, Somali ve Yemen bulunmaktadır. Ayrıca, meydana gelen seller dolayısıyla İran, Irak, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekatı bölgelerine ve İdlib yardımları dolayısıyla Suriye'ye yardımda bulunmaktadır. Bu sadece AFAD eliyle 2019 yılında yaptığımız yardımlardır. Daha geniş perspektiften bakarsak 50'den fazla ülkeye yardımlarımız ulaşmaktadır. Myanmar'dan Filistin'e, su kuyusundun sahra hastanesine pek çok başlıkta farklı yardım organizasyonlarımız bulunmaktadır."

"Şunu ifade etmek isterim ki bizim yardım karakterimiz sadece bir yardım kolisi bırakıp gitmek değidir. Batı bunları yıllarca yaptı." değerlendirmesinde bulunan Soylu, "Bizim yardım anlayışımız yardım yapılan yerdeki hayatın genel standardını iyileştirecek kalıcı işler bırakmaktır. Özellikle Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı Harekat bölgelerinde, terörden temizlenen yerlerde, Afrika ülkelerindeki yardımlarımızda hep bu anlayış doğrultusunda işler yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Bu hem insani bir meseledir hem de doğrudan doğruya bize bırakılan bir emanetle ilgili bir meseledir. Dünyada hiçbir örneği yoktur. Cerablus'ta, Azez'de, Mare'da yapılanlar, El Bab'da yapılanlar, orada bugün hayat var. Orada bugün hakikaten güvenlik var. Ve orayı sömürmek için giden insanlar yok. Tam tersi komşuluk hukukumuzu gözeten, inancımızın bize yüklediği değerleri orada yansıtmak için bulunan bir ülke ve medeniyet var. Allah'a şükürler olsun, geleceğimize büyük bir miras bırakıyoruz. Sadece bu ülkede değil, etrafımızdaki coğrafyada binlerce kilometre ötedeki diyarlarda başımıza birçok musibet ve felaket geliyor. Bilesiniz ki o insanların dualarıyla bugün benim ülkem tarih yazıyor, bizim ülkemiz tarih yazıyor." diye konuştu.

- "Karşı karşıya kaldığınız haksızlığı biliyoruz"

Süleyman Soylu, sivil toplum kuruluşlarının felaket dönemlerindeki çalışmalarının öneminden de bahsederek, "Van'da deprem oldu. Van'a helikopterimizle varmadan bu gördüğümüz sivil toplum kuruluşlarının hepsi ya birisine yardım eli uzatıyordu ya sıcak çorbasını veriyordu ya da bir yetimin başını okşamaya çalışıyordu. Bu büyük bir nimettir. Ben bu nimetin farkındayım." dedi.

İdlib'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatlarıyla başlanan 50 bin briket evin yapımının sürdüğünü dile getiren Soylu, "Oradaki insanların sırtı bir çadırın bezine değil, bir duvara yaslanacak. Bu kıymetli bir şeydir. İnanınız ki o kampanya da hakikaten çok iyi gidiyor. Herkes elinden gelen bütün gayreti ortaya koyuyor. İnşallah kış gelmeden orada 10 binlerce insan yuva sahibi olmuş olacak. Bu güzel diyarın, güzel ülkenin insanları ve devleti sayesinde." ifadelerini kullandı.

Kalıcı bir şeyler yapmanın ve bunu da şehitlerin adıyla yaşatmanın da hayırlı ve güzel bir adım olduğunu belirten Bakan Soylu, "Diğer meselelere geldik mi içinizin yangınını, karşı karşıya kaldığınız haksızlığı biliyoruz. Ama bunlara verilecek en güzel cevap daha fazla hayır yapmaktır. Ayakta durmak, elimizle taşımak ve getirmek, daha fazla dua almaktır. Onlar kötülüklerinin cenderesinde boğulurken, ızdırap çekerken, gülen gözler, gülen yüzler, umut dolu yarınlara bakmak isteyen çocuklara el uzatmaktır. Allah'a uzanmaktır. İşin doğrusu budur. İnşallah Allah nasip ederse bu yardımlar yapılır, nasip etmezse yapılmıyor. Hiç merak etmeyiniz dünün getirdiği haksızlıklar yarının getirdiği hayırlara hem de kartopu gibi büyüyerek yuvarlanarak başka diyarlara uzanan eller olacaktır, buna inanıyoruz."

İçişleri Bakanı Soylu, mazlum ve mağdurlara ulaşmak için görev yapan herkese şükranlarını sundu.

Adına kuyu açılacak şehitlere ait yapılan bu işin büyük bir şeref olduğunu da dile getiren Soylu, "Allah mahcup etmesin inşallah. Burada da üzerimize ne düşüyorsa bunu yapma hususunu bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bizim sorumluluklarımız da var bu projede. Sorumluluklarımızı da İçişleri Bakanlığı olarak yerine getireceğiz." dedi.

- "2 milyar insan temiz suya kavuşmakta zorlanıyor"

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya da dünyada 2 milyar insanın temiz suya kavuşmakta zorlandığını belirterek, şöyle konuştu:

"6 kilometre, 10 kilometre... O da hijyen olmayan suyla maalesef hayata tutunmaya çalışıyor. Su bizim için bir abıhayat. O suyu sadece ve sadece Allah rızası için oradaki insanlara, başta gönül coğrafyamızda olan insanlar olmak üzere dinine, ırkına, cinsiyetine bakmadan sadece Rabbul Alemin yarattığı bir insan olması hasebiyle Anadolu'nun selamını, bizim inanç sistemimizin merhametini göstermesi açısından... Sözler kifayetsiz kalıyor bu hizmetin anlatılmasında. İsmini bilmediğimiz yerde isimlerini bilmediğimiz insanları suyla kavuşturmak, onların gözündeki o sevinci yaşatmanın, özel şükrü gerektiren bir hizmet olduğunu düşürüyorum."

Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz de projeye Bakan Soylu'nun büyük destek verdiğini anlatırken, su kuyularının Afrika ülkelerinde açılacağının altını çizdi. Cengiz, su kuyularının hayırseverlere dua olarak döneceğine inandığını sözlerine ekledi.

Bakan Soylu ve Deniz Feneri Derneği Genel Başkanı Mehmet Cengiz, konuşmaların ardından projenin protokolünü imzaladı. Bakan Soylu'ya Başkan Cengiz tarafından hediye takdim edildi.

Soylu, etkinlik sonunda su kuyusu bağışı toplarken, katılımcılar toplamda 500 su kuyusu bağışladı.

Programa, proje kapsamında ilk su kuyusuna adını veren şehit özel harekat polisi Ahmet Alp Taşdemir'in babası İbrahim Taşdemir ile şehit Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk'ün babası Asım Safitürk de katıldı.

Kaynak: AA