Hürriyet gazetesi yazarı Nedim Şener, 24’üncü Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün canlı yayındaki namaz itirafını köşesine taşıdı.   Şener'in köşesinde ilgili kısım şu şekilde:   Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki FETÖ temizliğini konuşurken, Hilmi Özkök’ün 2002-2006 arasındaki Genelkurmay Başkanlığı döneminden başlayarak tek bir FETÖ mensubunun ihraç edilmediğini rakamlarla anlatıyordum. “Fetullahçılığın” ihraç gerekçesi olmaktan çıkarıldığı bu dönemde, “irtica” sebebiyle ihraçların hız kesmediğini örneklerle verdim. Bir süre sonra Hilmi Özkök programa telefonla katıldı. Görev döneminde “irtica” gerekçesiyle ihraç edilenlerin durumunu konuşurken, sözü kendisinin de “mütedeyyin” biri olduğuna getirdi.   İlk kez bir canlı yayına bağlandı ve konuşmasında şunları söyledi: “Burada ilk defa bir şeyi açıklıyorum, ben mütedeyyin bir insanım, generalliğime yakın namaz kılmaya başladım. Namaz kıldığımı hiç kimseden saklamadım. Orucumu devamlı tuttum. Ama hiçbir zaman odamda namaz kılmadım. Mesai saatlerinde namaz kılmadım. Akşamları evimde kıldım. Benim özelim, hesap vermem bunun için” dedi.   Oysa TBMM’de kurulan 15 Temmuz FETÖ Darbe Araştırma Komisyonu’na verdiği ifadede, “Harp Okulu’nda da namaz kıldıklarını” kendisi söylemişti.   Kimsenin namazı ya da ibadetini sorgulama hakkımız yok, ancak Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki tüm birliklerde cami, cami yoksa mescit bulunurken Hilmi Özkök’ün namazını neden evinde kıldığını anlamak gerçekten zor. Çünkü sanılanın aksine TSK içerisinde ibadetin yasak olmadığını askerlik yapan herkes bilir. Cuma namazları, bayram namazları da kılınır, yemek düzeni ramazan aylarında oruç tutanlara göre ayarlanır. Halk arasında adı “peygamber ocağı” olarak bilinen Türk Silahlı Kuvvetleri’nde ibadetin önünde hiçbir engel yokken neden bu gizlilik anlamış değilim. Her şey bir yana, her namazı evinizde kaza edebilirsiniz. Peki Özkök, cemaatle beraber olunması gereken cuma namazlarını nerede kıldı?   2004’TE ‘DEVLET İÇİNDE DEVLET’ DİYEN KENDİSİ   FETULLAHÇI Terör Örgütü’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne sızmaya başladığı ilk andan itibaren sınırlı da olsa mücadele başladı. 1982 yılında Kuleli Askeri Lisesi’nde 500’e yakın öğrencinin FETÖ ile ilişkisi tespit edilmiş, 90 öğrenci atılırken diğerleri yaşı küçük olduğu için kazanmak amacıyla okulda eğitime devam etmişti. 1986 yılında Maltepe Askeri Lisesi’ne çalıntı soruyla girenler tespit edildi, suçunu itiraf edenler affedildi. Bunlardan bazıları 15 Temmuz darbe girişiminde tuğgeneral ve tümgeneral olarak ihanetin içinde yer aldı. Buna karşın 1987 yılından itibaren TSK’da FETÖ ilişkisi tespit edilen 7 subay, 17 astsubay ihraç edildi. TSK’da “Fetullahçılık” gerekçesiyle ihraç edilenlerin sayısı 1987 ile 2003 arasında 400’ü buldu. Bunun 139’u subay, 261’i astsubaylardan oluştu.   Ancak Orgeneral Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olduğu 2003 yılından itibaren “Fetullahçılık” gerekçesiyle TSK’dan ihraçlar tamamen son buldu. Ondan sonra Genelkurmay Başkanı olanların döneminde de TSK’da “Fetullahçılık” gerekçesiyle atılan olmadı. Bu konuda Sözcü gazetesine açıklama yapan eski Genelkurmay Başkanı Özkök, “2002-2006 yıllarında o zamanki adıyla ‘cemaat’ olan Fetullahçılık kanunen bir suç sayılmıyordu. Kanunun suç saymadığı bir konumda olan kişiye ‘ordudan atmak’ gibi ağır bir ceza verilebilir mi?” diye soruyordu.   MAHKEME KARARLARINA ‘YOK’ DEDİ   HİLMİ Özkök, önceki akşam bağlandığı CNN Türk kanalında, 2003 sonrası “irtica” kapsamında atılanlar arasında “Fetullahçıların” da olduğunu söyledi. Söylediği gibi kanunen suç sayılmadığı halde “Fetullahçıları” hangi gerekçeyle “irtica” kapsamına alarak TSK’dan attıklarına ikna edici cevap vermedi.   Ayrıca o zamanki adı “cemaat” olan Fetullahçılarla ilgili suç ya da mahkeme kararı olmadığını söyledi. Bu da tamamen yanlış, çünkü Fetullah Gülen hakkında o tarihe kadar olan mahkeme kararları şunlardı:   Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 20.9.1965 gün ve E.234, D.1, K.313 sayılı kararı. Askeri Yargıtay’ın 24.10.1973 gün ve E.1973/146, 1973/242 sayılı kararı.   Güney Deniz Saha Komutanlığı Sıkıyönetim Askeri Mahkemesi’nin 21.05.1974 gün ve E.1974/12, 1974/10 sayılı kararı.   Ankara 2 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi’nin 10.03.2003 gün, E.2000/124, K.2003/20 sayılı kararı.   Bu mahkeme kararlarında FETÖ elebaşının “Nurculuk faaliyetleri kapsamında illegal bir yapılanma” olduğu açıkça yazıyordu.   Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı yaptığı dönemde, FETÖ elebaşı Gülen hakkında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde “silahlı terör örgütü yönetmek” suçlamasıyla yargılama devam ediyordu.   Yani, FETÖ elebaşı ve “Fetullahçılar” hakkında çok sayıda mahkeme kararı vardı. Ama Hilmi Özkök ve komutanlar olup biteni seyretmeyi tercih etti.