Doç Dr. Özkan Onuk genellikle doğuştan kaynaklı olan bu hastalıktaki ana problemin anatomik olarak böbrekten gelen kanalın idrar torbasına açıldığı alandaki genişlik olduğunu söylerken, ‘Bu durum özellikle yeni doğan bebeklerde ve çocuklarda saptanan idrar yolu iltihaplarına yol açabilen bir hastalıktır. O yüzden annelerin çok dikkatli ve özenli takipte kalması gerekir’ diye konuştu.

Eğer bu hastalık zamanında teşhis konulup tedavi edilmez ise tekrarlayan enfeksiyon atakları böbreklere yayılarak böbrek kaybına ve yetmezliğine neden olabilir. Vezikoüreteral reflünün çocukların % 1-2’sinde görüldüğü, idrar yolu enfeksiyonu geçiren çocukların ise % 21-57’sinde saptandığı bilinmektedir. Yeni doğan döneminde erkek çocuklarda daha sık görülen VUR, daha sonraki yıllarda kız çocuklarda 4-6 kat fazla görülmektedir. VUR belirtileri kötü kokulu idrar yapma, idrar yaparken yanma, az ve sık sık idrar yapma, kanlı idrar yapma, bel ve karın ağrısıdır. Hastanın ateşli olması idrar yolu enfeksiyonunun böbreklere yayıldığını gösteren çok önemli bir bulgudur. Bebeklerde teşhisi daha zordur çünkü bu belirtiler başka durumlarda da olabilir. Gece altını ıslatma, kabızlık, iç çamaşırlarında dışkı bulguları, tansiyon yüksekliği, idrarda protein çıkması ve böbrek yetmezliği bulguları ortaya çıkabilir. Tanı yöntemleri arasında idrar analizi, kültürü, ultrasonografik inceleme ile voiding (işeme) sistoüretrografi (VCUG) bulunmaktadır. VCUG hastaya takılan bir sonda yardımıyla verilen kontrastın (boyayıcı ilacın) böbreğe kaçıp kaçmadığının gözlemlendiği bir görüntüleme yöntemidir.

 Vezikoüreteral reflü tedavisinde seçenekler bekleyerek hastayı aralıklar ile kontrole çağırıp tetkiklerini yenilemek, açık cerrahi yöntemler ve kapalı enjeksiyon yöntemleridir. Tedavideki amaç tekrarlayan böbrek enfeksiyonlarının gelişmesini engellemek, dolayısı ile hastanın böbrek hasarının getireceği hipertansiyon ve böbrek yetmezliği riskinden uzak tutmaktır. 

Tedavide konservatif veya cerrahi yaklaşımın seçilmesinde reflü derecesi, yaş, cinsiyet, böbrek fonksiyonu, mesane fonksiyonu, hasta/aile uyumu ve ailenin tercihi rol oynamaktadır. Vezikoüreteral reflünün cerrahi tedavisinde başarısı en yüksek yaklaşım açık cerrahi yöntemleridir. Ama hastalara açık cerrahi öncesinde kapalı enjeksiyon tedavisi denenmelidir. Eğer kapalı enjeksiyon tedavisi başarısız olursa açık cerrahi yapılmalıdır.

Ebeyenlerin, özellikle annelerin bebeklerini alt açımlarında çok iyi gözlemleyerek takip etmesi önemlidir. Bu hastalığı ciddiye almak hayati öneme sahiptir.

Üroloji Uzmanı Doç Dr. Özkan Onuk ebeveynlerin dikkat etmesi ve uygulaması gerekenler üzerinde önemle dururken şu açıklamaları da yaptı:

Düzenli tuvalete gitmeyen, altını ıslatmayan çocuklar, idrarını yaparken zorlanan çocuklar olarak ilk belirtileri sıralamak mümkündür. Ayrıca çocuğunuzun yüksek ateşi de varsa böbrek reflüsü habercisi olabilir. Böbrek reflüsü yeni doğanlar arasında erkek bebeklerde daha fazla görülürken, ilerleyen yaşlarda kız çocuklarında da sıklıkla yaşanmaktadır.

Aile büyükleri ve özellikle ikiz çocuklarda yapılan çalışmalar, böbrek reflüsünün genetik bir temele sahip olduğunu göstermektedir. Kardeşinde böbrek reflüsü bulunan çocuklarda reflü gelişimi %30 iken, bu oran anne veya babası reflü olan çocuklarda %70’lere kadar çıkabilmektedir. Genetik miras oranının yüksek olması nedeniyle reflüsü olan çocukların kardeşlerinin ve ileride doğacak çocukların mutlaka reflü bakımından değerlendirilmesi yapılmalıdır.

Tedavinin hedefi; çocukta normal böbrek gelişimine olanak sağlamak ve aynı zamanda kalıcı böbrek hasırını önlemektir. İdrar reflüsü, çocuk büyüdükçe zamanla kendi kendine geçebileceğinden, 1 yaşına kadar olan bebeklerin yüksek miktarda sıvı içmelerinin ve idrar keselerinin tam boşaltılmasının sağlanması çok önemlidir. Bu dönem içinde doktor kontrolünde düşük doz antibiyotik verilerek koruyucu tedavilerle birlikte bebekler takibe alınmalıdır.

Böbrek reflüsünün tedavisinde uzun dönem önleyici antibiyotik tedavisi, cerrahi müdahaleye alternatifi olarak kullanılabilir. Ancak bunun yanında, koruyucu antibiyotik tedavilerine rağmen devam eden ateşli enfeksiyonlarda cerrahi düzeltme yapılması kaçınılmazdır. İlk 1-5 yaş arası, üçüncü düzeye kadar reflüsü bulunan çocuklar koruyucu takibe alınırken, 4 ve 5 düzeyde böbrek reflüsü olan çocuklara ise genellikle cerrahi müdahale olmalıdır. Ateşli seyreden olgularda ve böbrek reflüsünün kendi kendine geçmesinin beklenemeyeceği bir yaşa kadar reflüsü devam eden kız çocuklarında cerrahi girişim yapılması gerekmektedir.