TBMM - TBMM Genel Kurulu'nda CHP ve HDP'nin Soma'daki maden faciasıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınıp alınmaması konusu görüşüldü.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, gensoru önergelerinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerde yaptığı konuşmanın başında, vefat edenlere Allah'tan rahmet, yakınlarına sabır diledi.

Genel Kurul'da yaptığı konuşmalarda bir şeyin altını kalın çizgilerle çizdiğine dikkati çeken Yıldız, "eğer deprem, sel gibi bir doğal afet yoksa, orada kusur vardır" ifadesini kullandığını hatırlattı. Yıldız, şöyle devam etti:

"Bu kusurun tarafları kimlerdir? Tekrar söyledim, 'bunun idari, insanı, siyasi, hukuki, adli ve sosyal yanları vardır' diye söyledim. Bu işin siyasetinin başında Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini temsilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve Çalışma Bakanlığı vardır. Burada 'biz bütün işlemleri yanlızca kanunların bağladığı çerçeveyle değil, aynı zamanda dünya ve ahiret ölçülerimizle beraber tetkik ederek devam edeceğiz' dedik. Bunun özellikle altının çizilmesini, bunun yeterince dünya ve ahireti anlayanlar tarafından son derece hassasiyetle takip edildiğini de bilerek söylüyorum.

Bugün teknik nezaretçiler var bunun başında. Neler var bu sorumluluğun içinde? İç içe dört, beş daire çizelim. Dairenin merkezinden dışına doğru gittikçe sorumluluğun azaldığı veya tersi bir ifadeyle dairenin içine doğru gittikçe sorumluluğun arttığı bir mekanizma var. O mekanizma şunu söylüyor; eğer hizmet alımı yoluyla veya rödovansla ki buradaki hizmet alımı yoluyla yapılan bir işlemdir, işveren arkasından, teknik nezaretçi, teknik nezaretçi dediğimiz kamu adına özel sektörün yaptığı iştir, aynen yeminli mali müşavirliklerde olduğu gibi. Yeraltı madenciliğinde belli bir tecrübesi olanların, o tarzda kişilerin görev alabileceği yerdir. Ondan sonraki halka bakanlıklardır. Ondan sonraki halka hükümettir. Bütün bununla alakalı saydığım idari ve bütün hukuki yollar ne varsa bunların sonunu tek tek takip edeceğiz."

-"Eğer bir taksiratınız varsa bu vebale ne siz girersiniz ne de ben"

Konunun bir boyutunun da denetimler olduğuna işaret eden Yıldız, bununla alakalı kanun, yönetmelik ve mevzuatlar bulunduğunu, ancak tek başına yeterli olmadığını ifade etti. Bir başka boyutun ise işletmede refakat olduğunu anlatan Yıldız, şöyle devam etti:

"Dünyanın her yanında başından sonuna kadar saydığım bütün bu halkaların birleşmesiyle beraber bu zincir oluşuyor. Biz Enerji Bakanlığı'nın en kolay şekilde şöyle idare edildiğini bilenlerdeniz; telefonunuzu açarsınız, ithal kömürün siparişini verirsiniz, 80 dolara istediğiniz limana indirirsiniz. Ama ne yerli istihdamı, ne yerli kömürü ne de 14,5 milyon ton civarında tespit ettiğiniz kömürle alakalı herhangi bir işlem yapmazsınız. Limana indiği 80 dolarda risk sıfırdır. Yerli üretim açısından, risk sıfırdır. Ama biz her yönüyle beraber değerlendiriyoruz. Türkiye'nin 106 milyon ton 2013 yılında tükettiği kömür vardır. 80 milyon tonunu yerli kömürden elde ettik. Bizim amacımız, işçi sağlığı ve iş güvenliği ile alakalı hiçbir noktaya sıkıntı varmeksizin bunları yapmaktı. Bu kaza çok elim bir kazadır, çok büyük bir kazadır. Bunun her türlü sorumluluğuyla alakalı açık yürekli olduğumuzu ve bunu eleştirenlerden daha az bu acıyı, daha derinden hissetmediğimizi hiç kimse ifade edemez.

Bir çok yönüyle beraber bahsediyorum. Eğer bu zincirin halkalarından biri koparsa, niçin ABD'de, niçin Almanya'da, niçin Çin'de, Rusya'da sensörler bizim gibi konmuş? Bu işletmenin değişkenleri olabileceği için. Siz bir teftiş denetim yaparsınız, o konuyla alakalı bir eksiklik varsa sonuna kadar gideceğimizi söyledik, genel müdürlerim burada, kendilerinin yüzüne karşı söyledim, eğer bir taksiratınız varsa bu vebale ne siz girersiniz ne de ben. Herşeyi ortaya koymak durumundayız dedim."

-"Bunun haber niteliği zannediyorum yok"

Madendeki gazlardan herhangi birinin seviyesi değiştiğinde, bunların işletmeciler tarafından bilinmesi ve önleminin alınması gerektiğini vurgulayan Yıldız, "Hem Çalışma Bakanlığı hem de Enerji Bakanlığı'nın farklı gerekçelerle yaptığı denetimlerde Enerji Bakanlığı 114 adet kömür ocağı kapatmıştır. Bu yalnızca Enerji Bakanlığı denetiminde. Çalışma Bakanımız diğer rakamı da sundular. Bunun haber niteliği zannediyorum yok. Bunlar denetlendi ve kapatıldı. Ruhsat sayısını son 4 yıl içinde 45 binden 21 bine düşürdük. Çantacıların kesinlikle bu sektörde bulunmamasına özen gösterdik. Cumhurbaşkanlığı'mızın Devlet Denetleme ile alakalı yaptığı denetimlerin her birisini tek tek dikkate alıyoruz" diye konuştu.

-"Bizim başka bir kömürden üretme imkanımız yok"

Gensoru metninde metan gazı ifadesinin kullanıldığını hatırlatan Yıldız, "Metan gazından kaynaklanan herhangi bir sıkıntı burada yoktu. Olabilirdi de Zonguldak kömürü metandan dolayı, Soma kömürü de kızışmadan dolayı daha fazla bize sıkıntı açıyor" değerlendirmesinde bulundu.

ABD ve Almanya'da yerli kömürden üretilen elektriğin yüzde 43 oranında olduğunu söyleyen Yıldız, "Başkası yerli kömürden üretirken bizim başka bir kömürden üretme imkanımız yok. Ama bu işi doğru yapmak durumundayız" dedi.

-İhale ilanını gösterdi

Soma'daki facia konusunda yapılan konuşmalardaki yanlışlıkları gördüğünü, ancak müdahale etmediğini aktaran Yıldız, "Ufak bir yanlıştan bahsedeceğim. 'Bu maden kazasının olduğu işyeri ihalesiz olarak verildi' dediniz. Kavas arkadaşlardan rica ediyorum, bütün gruplara ve grubu olmayan partilere iki nüsha dağıttırıyorum. Bir nüsha da Sayın Kılıçdaroğlu'na düzenlenmiş bir tertiple beraber aktaracağım. 20 Nisan 2006, evraktan konuşuyorum. İhale ilanı. Bu ihale ilanı yapıldıktan sonra 8 Haziran 2006 tarihinde bu ihalenin yapılacağı söyleniyor. Daha sonra bu ihale yapılıyor" diye konuştu.

İhalede en uygun teklifin değerlendirildiğini anlatan Yıldız, "Şimdi siz yazılı, görsel basında ve yalnızca milletimizin izlediği, şuanda beni milletim izlemiyor saat 19.00'dan sonrasına düşmüş bulunuyorum, helali hoş olsun. Ama her tarafta bunu söylüyorsunuz. Ben bunu sizin genel başkanınıza ve grup başkanvekillerinize ilettiğimde ne tür bir cevap vereceksiniz? Bu doğru bir şey olur mu?" ifadelerini kullandı.

-"Lütfen beni AK Parti'li arkadaşlarım alkışlamasınlar"

Yıldız, bir muhalefet milletvekilinin Genel Kurul'daki konuşmasında iki işçinin isimlerini vererek, vefat eden bu işçilerin isimlerinin açıklanan listelerde olmadığını söylediğini, partisine mensup diğer milletvekillerinin de kendisini alkışladığını anlatarak, "Cevabını söylüyorum, lütfen beni AK Parti'li arkadaşlarım alkışlamasınlar, Özgür Şen, AFAD'ın listesinde hayatını kaybedenlerin 219. sırasında mevcuttur. Diğeri Muhammet değil, Mahmut Akbulut'tur. AFAD'ın listesinde 156. sırada yer almaktadır" dedi. Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:

"303 sayısı fazla da 301 sayısı az mıdır? Hayır. 301 sayısı da fazladır, 31 sayısı da fazladır, 3 işçi kardeşimizin sayısı da fazladır. Burada yapılan bir kısım özensizlikler bizim konumuzu kapatamaz. Konu o kadar büyük ki bunun hem vicdani, hem insani hem de görevlerimizi ilgilendiren sorumlulukları var. Araştırma Komisyonu'nda AK Parti'den ve bütün muhalefet partilerinden arkadaşlar olacaklar. Aynı vebal ve sorumluluğu kendileri de hissedecekler. Sonuna kadar da onu kullanacaklar."

Yaşananların AK Parti ya da muhalefet açısından ayrı ayrı değerlendirilemeceğine işaret eden Yıldız, "Bir insanın görevinin bakanlık olması, vicdanının ve insanlığının daha önüne geçmez" dedi.

Yıldız'ın ardından söz alan CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise Yıldız'ın konuşmasında bahsettiği Soma Maden Ocağı ile ilgili ihaleye kaç şirketin başvurduğunu, hangi şirketlerin tekliflerinin ön elemeyi geçtiğini ve ihalenin nasıl yapıldığını sordu.

Konuşmaların ardından TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, CHP ve HDP'nin Soma'daki maden faciasıyla ilgili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında verdiği gensoru önergesinin gündeme alınmasını oylamaya sundu. Oylama sonucunda gensoru önergesinin gündeme alınması reddedildi.

Başkanvekili Yakut, Üstün Yetenekli Çocukların Keşfi, Eğitimleriyle İlgili Sorunların Tespiti ve Ülkemizin Gelişimine Katkı Sağlayacak Etkin İstihdamlarının Sağlanması Amacıyla Bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önerge ile Sağlık Çalışanlarına Yönelik Artan Şiddet Olaylarının Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergeleri görüşmek üzere, birleşimi, 27 Mayıs Salı günü saat 15.00'de toplanmak üzere kapattı.

-Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, maden ocaklarında çalışma koşullarına ilişkin mevzuatlarda en ufak kapının açık bırakılmadığını belirterek, "Yapmayan varsa canı cehenneme, hesabını verecek. Ama bunlar mutlaka mevzuatımız gereği yapılması gereken hususlardır. Bunlarda af yoktur. Yapmayan varsa hesabını sormak için buradayız. Sorulacak bu hesap" dedi.

Çelik, TBMM Genel Kurulu'nda, Soma'daki maden faciasıyla ilgili olarak hakkında verilen gensoru önergelerinin gündeme alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmelerde hakkındaki iddiaları yanıtladı. Çelik, İş Sağlığı Güvenliği Yasası'nın AB ve ILO normlarına uyumlu olduğunu ifade etti.

AB direktiflerine uygun 21 yönetmelik, ayrıca kanunun gereği olarak da 15 yönetmelik çıkarıldığını belirten Çelik, kanunun ayrıca iş sağlığı ile ilgili çerçeve sözleşmeleri de kapsadığını vurguladı.

İş Sağlığı Güvenliği Yasası'nın neler getirdiğine değinen Çelik, şöyle devam etti:

"Yasa bütün çalışanları kapsama alıyor. Yasa, risk değerlendirmesi, acil durum planlamaları, mesleki eğitim zorunluluğu, iş sağlığı eğitimi, iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanını getiriyor ve bütün bunların işveren tarafından titiz bir şekilde takip edilmesini getiriyor.

Bunun yanında esas önemli olan ve çok tartışılan teftiş konusu var. Teftiş anlayışımız eskiden farklıydı. Ama yasanın getirdiği yeni düzenlemeler var. Teftişler risk, sektör ve alan bazlı teftişler olarak gerçekleştiriyoruz. 2010 yılında bu yana yeraltı kömür işletmelerinde yılda en az iki programlı teftiş yaptık. Bunun dışında şikayet, ihbar ya da basında yer alan konuları da şikayet konusu kabul ederek teftişlerimizi sürdürdük.

12 milyon 200 bin çalışanımız var. 1 milyon 523 bin çalışan işçimiz var. Az tehlikeli işyerlerinde çalışan insanımızın sayısı 6 milyon. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta çalışan insanımızın sayısı da 6 milyon.

İşyerimizde toplam 958 müfettişle bu hizmetlerimizi sunduğumuzu belirtmek istiyorum. Ayrıca işyerlerinde görev yapmak üzere 93 bin iş sağlığı güvenliği uzmanı, 23 bin 58 iş yeri hekimi göreve başlamıştır.

Yeraltı madenlerinde iş yerlerinde yapılan denetimlerde şunları dikkat ediyoruz:

Öncelikle ocağın imar planına bakılır ve yeraltına inilir. Denetlediklerimiz ulaşım yolları, nakliye sistemleri, ocağın üretim yapılan bölümleri, eski imalat bölümleri, hava ölçüm istasyonları, ocağın tahkikatı, ocağın havalandırma sistemi, yeraltındaki gaz miktarı, merkezi gaz izleme sisteminin olup olmadığı, geriye dönük gaz ölçüm sonuçları, mekanik ve elektrik teçhizat, kişisel koruyucu donanımlarının olup olmadığı, kullanılan ekipmanın standartlara uygun olup olmadığı ve işçilere iş sağlığı güvenliği meslek eğitimi verilip verilmediği, rapor defterinin olup olmadığı, işçilerin sağlık raporu gibi hususlar denetlenmektedir."

Bu sözlerine muhalefet milletvekillerinin tepki göstermesi üzerine Çelik, "Yapılan işleri söylüyorum. Yapmayan varsa canı cehenneme, hesabını verecek. Ama bunlar mutlaka mevzuatımız gereği yapılması gereken hususlardır. Bunlarda af yoktur. Bizim mevzuatımızda en ufak bir kapı açık bırakılmamıştır. Yapmayan varsa hesabını sormak için buradayız. Sorulacak bu hesap" dedi.

Teftiş uygulamasının iş yerinin o anki fotoğrafını gösterdiğini belirten Çelik, canlı bir organizma olan ocaklarda yarım saat sonra, bir saat sonra ne olacağını kestirmenin mümkün olmadığını söyledi.

Çelik, hayati tehlike arz eden hususları yerine getirmeyen ocakların kesinlikle kapatıldığını vurguladı.

-"Teftiş anlayışı değişti"

Çelik, son 10 yılda iş sağlığı güvenliği yönünde, madenler de dahil olmak üzere işyerlerinde 119 bin 788 programlı, 104 bin 303 inceleme teftişi yapıldığını bildirdi. Çelik, bu teftişler sonucunda 23 bin 800 iş yerine 81 milyon liralık idari para cezası uygulandığını, 1974 iş yerinin de hayati tehlike nedeniyle kapatıldığını kaydetti.

Faruk Çelik, 2000 ile 2009 yılları arasında yılda 3 ile 30 arasında iş yeri kapatılırken, 2010 yılından sonra yıllık 360 ile 570 arasında kapatma gerçekleştirildiğini bildirdi. Çelik, bu kapatma işlemlerinin ağırlıklı olarak inşaat ve maden işletmelerinden yapıldığını söyledi.

Maden iş yerlerinde 2005-2009 yılları arasında toplam 58 kapatma işlemi uygulandığını ifade eden Çelik, 2010-2014 arasında 224 kapatma işlemi yapıldığını kaydetti. Çelik, bu rakamların, değişen teftiş anlayışının açık ve net bir göstergesi olduğuna işaret etti.

-"Bu kaza niye oldu?"

Çelik, Soma'da 5 yeraltı bir de yerüstü olmak üzere 6 kömür işletmesi bulunduğunu, bu işletmelerde toplam 14 bin 608 işçi çalıştığını belirtti. Çelik, söz konusu işletmelerde 2010 yılından bu yana 109 programlı inceleme teftişi gerçekleştirdiklerini, bu denetimlerde 120 bin lira idari para cezası uygulandığını ve 4 ocağın kapatıldığını söyledi.

Faruk Çelik, şöyle devam etti:

"Kazanın meydana geldiği işletmede yapılan teftişleri açıkça ifade etmiştim. Son teftişte eksiklikler giderilmiştir ama ondan önce yapılan teftişlerde bu ocakta kusurlar da olmuştur. Elektrik panolarında kilitleme sistemi olmadığı, yükleyicilerin geri vites ikaz sistemleri, yeraltında taşma bantları ile ilgili sorunlar, çalışmaya başlamadan ikaz sistemleri, ateşe dayanıklı elbise ve trafonun bulunduğu bölümde kilitli kapı gibi eksikler görülmüş ve teftiş süresince bunların tamamı tamamlattırılmıştır.

Son yapılan teftiş ise 13-18 Mart tarihleridir, o tarihlerde de bir eksiğin olmadığı ifade edilmektedir.

Tabii ki sizler de bizler de 'Bunlar bunlar oldu da bu kaza niye oldu?' Hepimiz bunu soruyoruz. Yalnız siz sormuyorsunuz ki. Bizim için de geçerli. Hani hepimizin yüreğini yakmıştı ya. Hani bütün millet olarak yandık ya. Bu neden oldu, bunu ortaya çıkması gerekiyor."

-"Üretim yarışı güvenliği sıkıntıya sokuyor"

Faruk Çelik, gensoruda, maden ocağındaki kazadan önce karbonmonoksit miktarının 30 ppm'in üzerinde olduğunun ifade edildiğini belirtti. Çelik, buradaki sınırların, teftiş sürecinde normal olduğunun görüldüğünü kaydederek, "Ama ne zaman yükselmiş, bunlar kayıtlarda mevcut ve savcının elinde. İdari yargı devam ediyor. Varsa bir ihmal bu ihmalin hesabı buradan çıkacak zaten" dedi.

Gensoruda ayrıca, yıllık üretim miktarının çok üzerinde üretim yapıldığına da işaret edildiğini hatırlatan Çelik,"Doğrudur. Yıllık üretim miktarının üzerinde üretim yapılmıştır. Bu, kısa süreli rödovans uygulamalarının doğru olmadığını ve Çalışma Bakanı olarak söylüyorum. Bu üretim yarışı güvenliği sıkıntıya sokmaktadır" diye konuştu.

Faruk Çelik, söz konusu maden ocağında kayıt dışı işçi çalıştırıldığına ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığını söyledi.

-"O zaman 224 ocak nasıl kapatıldı?"

Gensoruda yer alan bütün iddiaların incelendiğini, suçlular kimse onların bulunacağını ve bunun bedelini ödeyeceğini ifade eden Çelik, "Çıkardığımız mevzuat hiçbir zincir halkasını boş bırakmıyor. Teftişten başlayarak ocağın başındaki yetkiliye, sahibine ve kömürü çıkaran arkadaşa kadar bir zincir ağını kurdu mevzuat. Nerede bu zincir koptu; bunu şimdi tespit etmek durumundayız, çalışmalar bu istikamettedir" dedi.

Çelik, maden ocağında yaşanan facianın ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın bütün birimlerinin, ilk dakikadan son dakikaya kadar Soma'da olduğunun altını çizdi.

Teftişlerin önceden haber verildiğine yönelik iddiaları da yanıtlayan Çelik, "Olabilir mi, olabilir. Yani ne siz ne ben bilebilirim. O zaman 224 ocak nasıl kapatıldı? Bunlar kapatıldığına göre, bu olmaz demiyorum ama kapatılan bu ocakları, idari para cezalarını dikkate almanız gerekiyor" diye konuştu.

-"Taşeron sömürü anlayışını kapatacağız"

Bugün işçilerle bir araya geldiklerini anlatan Çelik, şunları söyledi:

"Üretim mi güvenlik mi? Hiç tartışmaya gerek yok, güvenli üretim. Bunun arkasındayız. Eğer üretim güvenli üretiliyorsa bu ocağın yaşatılmaması kapatılması konusunda da açıkça görüşümüzü ifade ediyoruz.

İşçilerimiz iki hususu gündeme getirdiler. Biri taşeron uygulaması. İnşallah bu konuyu yine hep birlikte çözeceğiz. Bu yasama yılı kapanmadan bu taşeron sömürü anlayışını kapatacağız. Bunun bitmesi gerekiyor.

Ayrıca kıdem tazminatını anlattı işçiler bize. Dediler ki 'Ben 9 yıldır çalışıyorum. Dokuz yıllık kıdem tazminatı alacağım var. Kıdem tazminatını nasıl alacaksın? Kıdem tazminatını hak edebilmek için belli bir süre çalışması gerekiyor. 12 ay çalışması gerekiyor.

Çalışan maden emekçisi diyor ki 'Benim 9 yıl için özel kıdem tazminatım var. Patronuma yapacağım en ufak olumsuz bir davranışta beni kapıya koyarsa 9 yıllık tazminatım ne olacak?' Yani burada çok anlamlı bir durum var. Açıkça ifade ettik. 'Arkadaşlar her ay bireysel hesabına yatan kıdem tazminatına geçelim' dedik."

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile kendisi arasında, madenlerle ilgili yetki konusunda bir sorun varmış gibi lanse edildiğini belirten Çelik, "(Madenlerle ilgili iki Bakan arasında bilmem ne varmış...) 'Madenlerden sorumlu Bakanımız Enerji Bakanımızdır. Enerji Bakanımızın ruhsat ve proje görevleri vardır' dedik. Bizim de bir işçi madene girdiği an orada sorumluluğumuz başlar, sağlık, güvenlik sorumluluğu. Onu sağa sola çekip oradan nemalanmaya çalışanlara ne grup olarak ne Bakanlar olarak bizim prim vermeyeceğimiz ifade ediyorum" diye konuştu.