New York Times gazetesinin eski Gazze muhabiri Majd el Waheidi, Gazze'de gazetecilik yapmanın zor ve riskli olduğunu belirterek, "Gazeteciler bir nevi açık hava hastanesinde çalışıyorlar ancak bu hastaneye yoğun bakım ünitesi gerekiyor." dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Küresel İletişim Dairesi ile Dışişleri Bakanlığının iş birliğinde, Ankara'da "2019 Birleşmiş Milletler Orta Doğu'da Barış Konulu Uluslararası Medya Semineri" düzenleniyor.

Seminerin "Gazze'de Durum: Haber Üretiminde Karşılaşılan Zorluklar" başlıklı ikinci oturumunda, gazetecilerin Gazze ile ilgili haber yaparken karşılaştıkları sorunlar, zorluklar ve tehlikeler ele alındı.

London School of Economics (LSE) Üniversitesi misafir araştırmacısı Dr. Ian Black, yaptığı konuşmada, Filistin meselesiyle ilgili tarafsız bir şekilde haber yapmanın zorlukları ve gazetecilerin güvenliği konusunda değerlendirmelerde bulundu.

İsrail ile Filistin arasındaki sorunlar ve konunun politik boyutu dikkate alındığında medyanın taraflı kalmasının zorluğuna değinen Black, "Gazze gibi abluka altındaki bir yerde habercilik yapmak oldukça zordur." diye konuştu.

Filistin'de 1987'de ilk intifadanın Gazze şeridinden başladığını hatırlatan Black, o dönemde gazetecilerin Gazze'ye erişim konusunda sorun yaşamadığını ancak 2006 sonrasında bunun zorlaştığını söyledi.

Black, Gazze'deki insani kriz ve gerilimlerin herkesi etkilediğini belirterek, bölgedeki Filistinli gazeteciler ve yabancı medya için çalışanlar da dahil olmak üzere genel sorunlardan etkilendiklerine işaret etti.

Haaretz gazetesi köşe yazarı Amira Haas ise İsrail medyasının geniş anlamda İsrailli politikacıların ağzıyla hareket ettiğini kaydetti.

Medyanın terim dünyasının sınırlı olduğunu belirten Haas, "İsrailli bir gazeteci olarak konuşuyorum, İsrailli gazeteciler tamamen İsrail medyası ve politikacılarının kelime konseptlerine ve düşünce dünyalarına bağlı." ifadesini kullandı.

Mesleğini icra ederken bölge haberlerine yönelik farklı kelimeler tercih etme ihtiyacı oluştuğunu anlatan Haas, "Bulduğum kelimelerle kendimi ayrıca açıklamam lazım. Normal terimlerin haricinde kelimeler kullanmaya çalışıyorum. 200 kelimede söyleyeceksem 20 kelimede söylemem lazım. Çünkü yeni kelimeler bulmak zorundayım. Biz medyada Gazze'den sürekli ayrı bir varlık gibi bahsediyoruz. Açık konuşmam gerekirse, Filistin meselesini ayrı ve Gazze'yi ayrı bir konu olarak ele alıyoruz." görüşünü dile getirdi.

İsrail basınının, gerçeğin haberini yapmama sorununun çok büyük olduğunu vurgulayan Haas, "Biz İsrailli gazeteciler olarak güvendeyiz. Buraya geliyorum, ülkemi İsrail'i eleştiriyorum, yaptığım eleştiriler için ülkeme döndüğümde cezalandırılmıyorum. Sessiz kalan İsrailli gazetecilerinin ise sorumluluğu çok büyük." değerlendirmesinde bulundu.

Gazze'de 3 yıl yaşadığını hatırlatan Haas, "Gazze'nin dokusu gerçekten yoğun. Ramallah gibi diğer Filistin şehirlerine kıyasla Gazze'de farklı bir doku var." dedi.

Gazeteci olarak bazı şeyleri hissetmeden yazamayacağını kaydeden Haas, bölgeyi gezdiğinde insanı ve olayı deneyimleme fırsatı yakaladığını dile getirerek, "Deneyimlemem lazım. Acaba bir abartı mı söz konusu. Oraya gitmezseniz söylediklerinizin doğruluğundan emin olamazsınız." diye konuştu.

Medyada Gazze'den, Batı Şeria'dan ve Kudüs'ten söz edildiğinde zihinlerin "felaket rutini" ile kirletildiğini belirten Haas, şöyle devam etti:

"Medya yeni şeyler hakkında haber yapmak ister. Bu felaketler bir rutin halini alıyor. Bir rutin haber ya da bir kişinin hikayesi haberleştirildiğinde ilgi çeker, ancak bu sürekli ve benzer olursa bu 'oksimorona' dönüşüyor. Bu oksimoronu gazeteciler sevmez. Okuyan da durumun ne kadar vahim olduğunu anlayamayabiliyorlar."

İsrail'in medyayı kontrol ettiğine dikkati çeken Haas, bunun yanında bölge halkına yönelik istihbaratları da bir bünyede bir araya getirmeye çalıştığını söyledi.

Haas, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İsrail, çok farklı organlardan medya enformasyonu topluyor, koordinasyon komiteleri var, ayrıca doğrudan Filistinli yetkililerden de bilgi topluyorlar, nüfus kayıtlarını kontrol ediyorlar. Kim hasta olmuş, kim nereye taşınmış, kimin babası ölmüş, hangi ailenin çocuğu olmuş. Ayrıca, kendilerine bilgi veren iş birlikçileri, diplomatları var. İşgal edilenler bilgi vermekte daha cömert olurlar, çünkü işgal altındalar. Hamas ve Filistin Kurtuluş Örgütünden bilgi almak çok zor."

New York Times gazetesinin eski Gazze muhabiri Majd el Waheidi de Gazze'de siyasi hak ve özgürlüklerden bahsetmenin mümkün olmadığını dile getirdi.

Bölgeden haber geçilmesine yönelik şartların zorluğuna ve risklerine değinen Waheidi, Gazze'deki gazetecilerin yöntem bulabilme zorluğu yaşadığını belirtti.

Gazetecilerin barışı getirmekten ya da bu yönde politikalar oluşturmaktan sorumlu olmadığını kaydeden Waheidi, abluka altındaki Gazze'de haber üreticilerinin "yoğun bakım ünitesine" ihtiyacı olduğunu kaydetti.

Bölgeden haber geçilmesi konusunda, İsrailli ve Filistinli medya temsilcilerinin nasıl beraber çalışabileceklerine yönelik çözüm yolları bulmaları gerektiğine işaret eden Waheidi, "Gazetecilerin birlikte çalışması için bir yöntem ve yol bulmak lazım, bu gazeteciler bir nevi açık hava hastanesinde çalışıyorlar ancak bu hastaneye yoğun bakım ünitesi gerekiyor." ifadesini kullandı.

Filistinli gazetecilerin Gazze'den ve bölgeden tamamen ayrılması durumunda Gazze'den duyulan sesin artık duyulamayacağını belirten Waheidi, "Filistinli bir gazeteci olarak düşüncem, sorunların çözümü için İsrailliler'le daha akıllı ve yeni diplomasi yöntemleri bulmak zorundayız. Gazetecileri korumalıyız." dedi.

BM Küresel İletişim Dairesi ile Dışişleri Bakanlığı'nın iş birliğinde Ankara'da düzenlenen 2019 Birleşmiş Milletler Orta Doğu'da Barış Konulu Uluslararası Medya Semineri, yarın sona erecek.

Seminerin bu yılki ana konuları arasında işgal altındaki Filistin topraklarındaki insani durum, Gazze'den haber geçmek isteyen basın mensuplarının karşılaştığı zorluklar, İsrail-Filistin ihtilafının kadınlar üzerindeki etkilerini içeren haberlerin incelenmesi ve İsrail-Filistin ihtilafında etiket (hashtag) savunuculuğu başlıkları yer alıyor.

Kaynak: AA