İbn Haldun Üniversitesi (İHÜ) Mütevelli Heyeti Başkanvekili Necmeddin Bilal Erdoğan, "Aslında dünya 8 milyar insan için yetersiz değil ama dünyayı 8 milyar insana yetemeyecek şekilde kullanıyoruz. Bu kadar hızlı ve hırslı olunmasa inanıyorum ki bu dünya 10 milyar insana da yeter." dedi.

Bilal Erdoğan, İHÜ tarafından "İktidar, İktisadi Kalkınma ve Ahlak" temasıyla beşincisi düzenlenen Uluslararası İbn Haldun Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, 5-6 yıl önce İbn Haldun Sempozyumu için bir bildiri hazırladığını ancak bunu 17-25 Aralık haftasına denk geldiği için sunamadığını anlattı.

Bunun doktora sürecini olumsuz yönde etkilediğini ifade eden Erdoğan, "Artık bir doktora öğrencisi değilim ama kısmet olursa, bir gün zamanım olursa, yeniden o enerjiyi kendimde bulabilirsem tabii ki doktorayı bitirmek istiyorum." diye konuştu.

İsveç'te cüzdanını evde unutan müşterisine kendi kredi kartını verdiği için kahraman ilan edilen Türk taksici Ömer Temel'in hikayesini anlatan Erdoğan, son yıllarda "nonlinear" ve "yavaş" ekonomi kavramından söz edildiğini hatırlatarak, şunları söyledi:

"Neden nonlinear, neden yavaş ekonomi? Birincisi dünyayı çok fazla yaşlandırdığımızın, dünyayı kapasitesinin üzerinde kullandığımızın farkına vardık. Aslında dünya 8 milyar insan için yetersiz değil ama dünyayı 8 milyar insana yetemeyecek şekilde kullanıyoruz. Bu kadar hızlı olmasak, bu kadar hırslı olmasak inanıyorum ki bu dünya 10 milyar insana da yeter ama öyle bir israf ekonomisi, öyle bir israf mantığıyla yaşıyoruz ki, dünya da artık sizi taşıyamaz hale geliyor. İkincisi linear ekonomi modelleri insanoğlunun davranışlarını tam olarak anlamlandıramıyor. İnsanoğlu linear bir makine değil, kararlarını linear modellere uygun bir şekilde vermiyor. Onun için son yıllarda mutluluk ekonomisi, nonlinear gibi terimlerle karşılaşıyoruz. İnsan ekonominin merkez unsuru olduğuna göre, onun kararlarıyla ortaya çıkan ekonomik durumlarda nonlinear karakteristikler gösterecektir elbette."

"DÜNYAYI ANLAMAK İÇİN YENİ PARADİGMALARA İHTİYACIMIZ VAR"

Bilal Erdoğan, kendisinin de modellemede ekonomik büyümeyle toplamsal dayanışma duygusunu ilişkilendirmeye çalıştığını belirterek, "Bir ekonomide eğer dağılım toplumsal dayanışmaya zarar verecek şekilde hareket ediyorsa o zaman ekonominin verimliliği azalır. Çünkü toplumsal dayanışma azaldıkça insanların ekonomiyle ilgili beklentileri ve kararları da negatif etkilenir." şeklinde konuştu.

İsveç'teki taksici örneğine yeniden değinen Bilan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Geldiğimiz noktada linear modellerle oluşturulan ekonomik düzen, kimsenin kimseye iyilik yapmasını ön görmez durumda. Yani insanlığın ne kadar gerilediğini görüyoruz bu noktada. İbn Haldun'un da bu tür ekonomik büyümenin getirecekleriyle ilgili öngörüleriyle uyumlu bir durumla karşı karşıyayız. Dünya şu anda artık ekonomik krizleri ön göremez hale geldi, bir sonraki ekonomik krizin ne zaman geleceğini bırakın 2008'de ortaya çıkan ekonomik krizin ne zaman biteceğini şu anda anlamaya çalışıyoruz. Dolayısıyla bizim dünyayı ve insani daha iyi anlamak için yeni paradigmalara ihtiyacımız var. Umarım bu sempozyum da buna vesile olur."

SEMPOZYUM İKİ GÜN SÜRECEK

İHÜ'nün Başakşehir yerleşkesinde 2 gün sürecek sempozyumda "iktidar", "iktisadi kalkınma" ve "ahlak" arasındaki ilişki güncel boyutlarıyla tartışılacak.

Ekonomik ilerlemenin toplumsal etkileri ile ahlak arasındaki aktüel ilişkileri anlamak için büyük düşünür İbn Haldun'un teorik yaklaşımları ve kavramsal çerçeveleri analitik araçlar olarak ele alınacak.

İbn Haldun perspektifinden bugünün koşul ve durumlarını incelemek de sempozyumun temel amaçları arasında yer alıyor.