Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

İşte Hürriyet'in haberi... 

Neredeyse her meslek grubunda insanların maruz kaldığı mobbing, sağlık sektöründe de çok fazla yaşanmakta. Keskin hiyerarşinin alışageldik bir mobbing'e dönüşmesi, hatta normalleşmesi, zor şartlar altında emek veren sağlıkçılarımızın ruhsal durumunu olumsuz etkiliyor.

Mobbing bazen öyle seviyelere ulaşıyor ki; Prof. Dr. Ege Can Şerefoğlu, “Asistan olduğum dönemde gecenin köründe Şehremini sokaklarında mandalina aramışlığım bile var” diyor. Op. Dr. Burcu Saygan Karamürsel ise bir kadın olarak öğretim üyesi kadrosunda bulunduğu için baskı gördüğünü ve dayanamayarak istifa ettiğini dile getiriyor.

Bu noktada sözü sağlık çalışanlarına bırakıyoruz.  

P.S.: 19 yıllık hemşireyim. Kariyerimin bir döneminde hastane değiştirdim ve yoğun bakım biriminde sorumlu olarak işe başladım. Sağlıkçılar iyi bilir ki bir hastaneye dışarıdan geliyorsan hele bir de sorumlu görevinde olarak geliyorsan tecrüben önemsizdir, sen işe yeni başlayan çömez olarak görülürsün. Bölümden sorumlu hekim de beni ‘dışardan gelen kişi’ olarak gördüğü ve bir türlü sevemediği için türlü mobbing'e maruz kaldım. Çünkü benim yerime diğer hemşirenin sorumlu olmasını istiyordu. O hemşire ile beraber yapmadıkları kalmadı ve beni psikolojik olarak çökerttiler, istifa etmek zorunda kaldım.

Benden sonra, bahsettiğim hemşire sorumlu oldu. Kendisi alt çalışanlarına o kadar kötü davranmış ki, onunla beraber çalışan anestezi teknikeri gördüğü muameleye dayanamayarak intihara teşebbüs etti. Neyse ki kurtarıldı ve bu durumdan sorumlu kişi için gerekli şikayetleri yaparak kurumdan uzaklaştırılmasını sağladı.

Prof. Dr. Ege Can Şerefoğlu: İstanbul Üniversitesi Genel Cerrahi asistanlığı sırasında çok fazla mobbing yaşadım. Makalelerime ismini yazmadığım kıdemlilerim, abilerim sürekli beni ameliyattan keserdi, girmeme izin vermezlerdi. Sürekli beyaz önlük giymeye zorlanırdım. Üst üste 3-5 gün nöbet tuttuğum, yemekhaneye dahi gönderilmediğim zamanlar yaşadım. Başhekim beni semt polikliniğine sürdü. Öyle ki asistan olduğum dönemde gecenin köründe Şehremini sokaklarında mandalina aramışlığım bile var…

Op. Dr. Burcu Saygan Karamürsel: Maalesef tıpta uzmanlık eğitimi sırasında mobbing çok sık rastlanan bir durum. Tüm bölümlerde olmakla beraber özellikle cerrahi bölümlerde askeri disiplin, aşağılama, diğer meslektaş ve hastaların önünde hakaret etme, cinsiyet ayrımcılığı gibi uygulamalara ben de maruz kaldım. Genellikle ameliyat sırasında yapılan aşağılamalar, stresli olan cerrahi eğitim işinin bir parçası gibi kabul edilip sineye çekiliyordu.

Ancak hocalarımız ya da kıdemli asistanlarımızın uyguladığı, adam kayırma, daha çok sevdiği asistana daha çok ameliyat yaptırma ya da tam tersi sevmediğine ameliyat yaptırmama, ezmeye çalışma ve bezdirme gibi uygulamalar ben asistanken adeta rutine girmişti. Ayrıca bizim eğitim aldığımız bölümde cinsiyet ayrımcılığı da çok belirgindi. Benim yetiştiğim bölümde bir tane bile kadın öğretim üyesi olmaması tesadüf değil, erkek hocalarımızın engellemesi nedeniyleydi. Hatta ben öğretim üyesi kadrosunda olmama rağmen, baskılara dayanamayarak akademik kadrodan ayrılıp özel hastaneye geçmiştim. 

Asistanlık eğitimim sırasında ve sonrasında çalıştığım özel hastanede pek çok haksızlıkla karşılaştım ve şimdiki olgunluğum olsaydı daha farklı tepki verebilirdim. Özel hastanelerde bulunan maddi-manevi sömürü düzeni, daha kıdemli meslektaşlarımızın ve hastane yönetimlerinin uyguladığı baskı insanı bezdirebiliyor. Nihayetinde bu durum beni hastane ortamından ayrılıp serbest çalışma kararına kadar getirdi.

B:Ö: İş performansımda hiçbir sorun yokken başhemşire beni Hemşirelik Hizmetleri Bölümü ile görüştürerek adıma bölüm değişikliği talebinde bulundu. Ben de buna istinaden istifa etmek zorunda kaldım ve bize en gerek duyulan dönemde bir hemşire olarak işsizim.

Prof. Dr. Tufan Tükek: Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki tıpta uzmanlık eğitimi dünyanın en zor eğitimlerinden biri. Öğrenciler uzmanlık sınavı için senelerce hazırlanıyor, ardından birimlere yerleşiyorlar ve 5 yıl boyunca burada asistan olarak çalışarak uzman oluyorlar. Bu 5 yıl çok zor geçiyor. Hekim olarak yetişen bu çocuklar uzmanlığın en ince ayrıntılarını öğrenmek, müthiş emek harcamak zorundalar. Ana branşlarda asistanlık yapanlar ayda 10 ve üstü nöbet ile başlıyorlar, 36 saat çalışıp kısa bir dinlenmeden sonra tekrar aynı tempoya dönüyorlar. Bu zor şartların üzerine bir de kişilerin farklı tutumları, kötü bir çalışma ortamı eklenince her şey çok daha zor hale geliyor.

Sağlıkçılar arasında ast-üst ilişkisi çok yaygındır, özellikle cerrahi branşlarda bu durum çok keskindir. Mesela uzman, asistanın davranış modelini beğenmezse ameliyata almayabiliyor, başka bir birime gönderebiliyor. Ben de asistanlık dönemlerinde bunları çok yaşadım, farklı birimlerde çalışmaya zorlandım, tayin edildim. Söyleyeceğim şudur ki; hekimlik zor, uzmanlık çok zor, mecburi hizmet daha da zor. Uzman hekimler hiç kolay yetişmiyor. Bu yüzden hekimlerimize saygıda kusur etmeyelim. Çok sıkıntı çekiyorlar, tek amaçları ise ülkeye hizmet edebilmek.

Mobbing konusunun bir de psikolojik yönü var

İş dünyasında çok sık karşılaştığımız bir kavram mobbing. İyi ama insanlar neden mobbing yapar? Bunun altında yatan sebepler nelerdir? Psikiyatrist Reşat Sabri Yurdakul anlatıyor…

Mobbing kavramı ast-üst ilişkisinin yoğun olduğu ortamlarda ortaya çıkmaktadır. Eline güç geçiren kişinin bu gücü kullanışı kişiliği ile ilişkilidir. Genel olarak güvensiz, başka insanları ezdikçe kendisini iyi hisseden kişiler mobbing yapan kişilerdir. Bu insanlar genel olarak insan ilişkileri zayıf, sağlıklı ilişkiler kuramayan, iş yerinde başarıya odaklanmış bu nedenle de karşısına çıkan insanları silip yok edebilme kapasitesine sahip olabilen ve bunu da çekinmeden kullanabilen insanlardır.

Kişi sadece kişiliği ve otoritesi nedeniyle çalışma hayatını zorlaştırarak mobbing yapabilir. Amacı kötülük etmek değildir ama iş yaşamını cehenneme çevirip çalışanları hayatlarından bezdirebilmektedirler. Mobbing kimi zaman bir kişi tarafından yapılmaz bir grubun başka bir grubu ezmesi, yıldırması ile de mobbing gerçekleşir.

Doktorluk eğitimi gibi hiyerarşinin katı olduğu diğer alanlarda da ast iken olumsuz muamele görenin üst pozisyona geçtiğinde aynı şeyi astına yapması davranışlarını nasıl yorumlarsınız?    

Doktorluk mesleği usta çırak ilişkisinin olduğu bir meslektir. Mesleği öğrenirken mobbing'e uğrayan kişiler rol model aldıkları üstlerinin davranışlarını yönetici pozisyonuna geldiklerinde yanlarında çalışan astlarına uygulamaktadırlar. Bu bir nevi kendilerine yapılanların acısını başkalarından çıkarmak, bir nevi de öğrendiklerini uygulamakla ilişkilidir.

Normalde beklenen, eziyet gören kişilerin eline güç geçtiğinde aynı davranışı başkalarına uygulamaması iken maalesef böyle olmamakta. Eziyet gören, eline fırsat geçtiğinde aynı eziyeti başkasına göstermektedir. Bu durum insanın kendisini güçle özdeşleştirmesi ve bu gücü kötüye kullanması ile ilişkilidir. Ancak her eziyet görenin aynısını yaptığını söylemek doğru olmayacaktır. Burada etken kişinin sahip olduğu kişilik yapısıdır. Özgüvenli insanlar astlarını ezme yoluna gitmezken özgüveni az yöneticiler astlarını ezerek bir yerde doyum bulabilmektedir.

MOBBİNG'İN HUKUKSAL BOYUTU VAR

Tüm bu yaşananlar bizlere ‘mobbing’ kavramını ve bu davranış modeli karşısında nasıl davranmamız gerektiğini daha iyi bilmemiz gerektiğini hatırlattı. Avukat Erdal İşbilir, mobbing kavramının tanımı ve işin hukuksal boyutu hakkında önemli bilgiler veriyor.

MOBBİNG NEDİR?

Ülkemizde mobbing'e ilişkin düzenlemeler kendini daha çok iş hukuku alanında, işverene yüklenen işçiyi gözetme ve koruma yükümlülüğü bağlamında göstermektedir. İş Kanunu’nda hukuki anlamda mobbing kavramını tanımlayan herhangi bir madde bulunmasa da mevzuatta dolaylı olarak bu kapsamda değerlendirilebilecek birtakım hükümler var.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Kadın ve Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu tarafından yayımlanan Nisan 2011 tarihli rapora göre mobbing, sistemli bir şekilde süreklilik arz eden bir sıklıkta çalışanı sindirme maksadı ile kişinin öz güvenine uygulanan psikolojik ve hatta fiziksel saldırgan davranışı ifade etmektedir. Başka bir ifade ile iş yerinde bir veya birkaç kişinin, istenmeyen kişi olarak ilan ettikleri bir kişiyi dışlayarak, sözlü ya da fiziksel tacizde bulunarak onu mutlak itaate zorlaması, yıldırması ve bezdirmesidir.

MOBBİNG'E MARUZ KALANLARIN HAKLARI NELERDİR?

Mobbing'e maruz kalan çalışan İş Kanunu’nun 24. maddesi 2. fıkrası b bendi uyarınca iş sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir. Bunun yanında mobbing'e maruz kalan kişi, mobbing'in önlenebilmesi için farklı davalar açabilir. Öncelikle mobbing'e maruz kalan kişinin kişilik haklarına saldırı gerçekleştiğinden, Türk Medeni Kanunu’nun 25. maddesinden doğan koruma davaları ikame edilebilecektir. Bu davalar saldırıya son verilmesi davası, saldırının önlenmesi davası, saldırının hukuka aykırılığının tespiti davalarıdır.

İşçi aynı zamanda işverene karşı maddi tazminat davası, mobbing'den kaynaklı elde edilen gelirin iadesi talebi, manevi tazminat davası ve ayrımcılık tazminatı gibi maddi konulu davalar da açabilir.

Eşit düzeydeki çalışanların birbirlerine karşı uyguladıkları mobbing veya altın üste karşı uyguladığı mobbing için, işverene karşı uygulanabilen haksız fiil hükümleri, mobbing uygulayan işçiye karşı da aynen uygulanabilir. Bu kapsamda eşit düzeyde çalışanların birbirlerine karşı uyguladıkları mobbing için mağdur işçi maddi ve manevi tazminat davası açabilir.

MOBBİNG'LE MÜCADELEDE İŞVERENE DÜŞEN GÖREVLER NELERDİR?

İşverenin işçiyi gözetme borcu ve eşit davranma borcu vardır. İşverenin, işçinin yükümlülüklerini ifa ederken uğrayabileceği fiziki ve psikolojik her türlü zarara karşı gerekli önlemleri alması ve işçiye zarar verebilecek davranışların önüne geçmesi, işçiyi gözetme borcu anlamına gelmektedir. Gözetme borcu TBK'nin 417. maddesinde düzenlenmektedir. Bu düzenleme doğrultusunda, işveren, işçilerin psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

İşverenler mobbing'i önleme konusunda; işçilere verecekleri eğitim ile mobbing konusunda farkındalık ve bilinç yaratabilir. İşçilerin katılımı sağlanarak yazılı bir politika oluşturulabilir ve mobbing'in iş yerindeki tanımı yapılabilir. Mobbing'in tanımlanması ve bu olgunun yıkıcı olduğunun yazılı olarak ilan edilmesi ile, uygulanacak mobbing eylemine ilişkin iş yeri içerisinde soruşturma ve disiplin işlemlerinin başlatılmasına ilişkin yollar belirlenebilir. 

Oluşturulan denetim mekanizmasının mobbing'i önlememesi halinde işveren; İş Kanunu’nun 25/2-c, h maddesine dayanarak mobbing eylemini gerçekleştiren işçinin hizmet sözleşmesini haklı nedenle feshedebilir.

MOBBİNG'İN CEZAİ BOYUTU NEDİR?

Mobbing'in fiziksel ve psikolojik olarak uygulanması sebebiyle Türk Ceza Kanunu kapsamında oluşabilecek suçlar; kasten öldürme suçu (madde 81, 82), işçinin psikolojik olarak mobbing'e uğraması sonucu gerçekleşmesi halinde intihara yönlendirme suçu (madde 84), mobbing'in fiziksel olarak gerçekleşmesi halinde kasten yaralama suçu (madde 86,87), eziyet suçu (madde 96), cinsel saldırı suçu (madde 102), cinsel taciz suçu (madde 105), tehdit suçu (madde 106), iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu (madde 117), nefret ve ayırımcılık suçu (madde 122), hakaret suçu (madde 125) sayılabilir.