Cuma hutbesi, her hafta olduğu gibi bu hafta da Perşembe akşamı yayınlandı. Cuma hutbesi, Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından hazırlanarak resmi sitesi üzerinden açıklanıyor. 31 Temmuz 2020 tarihli Cuma Hutbesi'nin konusu "Veda Hutbesi: Çağları Aşan Nebevi Vasiyet" oldu. İşte Cuma Hutbesi...



DİYANET CUMA HUTBESİ 31 TEMMUZ 2020

CUMA HUTBESİ'NİN KONUSU: "VEDA HUTBESİ: ÇAĞLARI AŞAN NEBEVİ VASİYET"

Muhterem Müslümanlar!
Her türlü hamd ve övgüye, tesbih ve tazime layık olan Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun. Bir Kurban Bayramı’na ve Cuma sevincine daha erişmeyi bizlere lütfetti. Maddi ve manevi bütün varlığımızla O’nun rızasına talip olduğumuzu idrak ederek bayram namazlarımızı kıldık, kurbanlarımızı eda ettik. Yeryüzündeki bütün müminlerle birlikte bayramın bereketini yaşıyoruz.



Aziz Müminler!
Her yıl bayram sevincimize hacılarımızın dilinden dökülen “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk” nidaları eşlik ederdi. Ama bu yıl Beytullah’a, Arafat’a, Müzdelife’ye, Mina’ya varamadık. Hacı adaylarımız mahzun, yüreklerimiz buruk. Rabbimizden en yakın zamanda sağlık, afiyet ve emniyet içinde mübarek beldelere yeniden kavuşmayı, Kâbe’de tavaf edip, Mescid-i Nebevi’de huzura ermeyi diliyoruz.

Kıymetli Müslümanlar!
Geliniz! Kutsal topraklara olan hasretimizi bir nebze de olsa dindirmek için bugün Peygamberimizin Veda Haccı’nı hatırlayalım. Onun Veda Haccı esnasında okuduğu hutbelerde insanlığa miras bıraktığı çağlar üstü mesajlardan birkaçına burada kulak verelim. Hep birlikte o anı yaşarcasına tefekkür edelim, inşirah bulalım.

Değerli Müminler!
Rahmet Peygamberi (s.a.s),Arafat’ta büyük bir kalabalığa seslenirken, Allah’a hamd ve sena ettikten sonra şöyle buyurmuştu:

“Ey insanlar! Biliniz ki Rabbiniz birdir, atanız da birdir. Hepiniz Âdem’densiniz, Âdem de topraktandır. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a, beyazın siyaha, siyahın beyaza hiçbir üstünlüğü yoktur. Allah katında üstünlük ancak takva iledir.

Biliniz ki bu (Zilhicce) ayınızda, bu (Mekke) şehrinizde bu (Arefe) gününüz nasıl mukaddes ise kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da aynı şekilde mukaddestir, dokunulmazdır.”



O gün Peygamberimiz, faizin her türlüsünü ve kan davalarını ayaklarının altına aldığını ilan etmiştir.

“Dikkat edin! Sizin kadınlar üzerinde hakkınız olduğu gibi onların da sizin üzerinizde hakları vardır.” buyurarak, asırlar önce kadının hakları, saygınlığı ve dokunulmazlığı konusunda Müslümanları uyarmıştır.

Veda Hutbesini dinlemeye devam edelim:

“Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyin ve öğrenin. Müslüman Müslüman’ın kardeşidir. Bir Müslüman’ın malı, rızası olmadıkça diğer bir Müslüman’a helâl olmaz. Sakın zulmetmeyin… Ödünç alınan şeyler sahibine geri verilmelidir. Borçlar ödenmelidir. Kimin yanında bir emanet varsa onu sahibine iade etsin.””1

“Ey müminler! Size iki şey bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız: Bunlar, Allah’ın Kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.”2

Aziz Müslümanlar!
Bu şerefli sözler, Son Peygamber’in insanlığa vasiyeti, ümmetine emaneti, güvenli bir geleceğin teminatıdır. Onun sevgisiyle dolu hayatlarımıza rehberdir. Hutbemi bir ayet-i kerimeyle bitiriyorum:



“Resûlüm! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah bağışlayan ve merhamet edendir.”3

1 Müsned, VII, 307, 330, 376; Buhârî, Ḥac, 132, Meġāzî, 78; Müslim, Ḥac, 147.
2 Muvatta’, Kader, 3.
3 Âl-i İmrân 3/31.

KURBAN BAYRAMI: TAKVA YOLCULUĞU

Muhterem Müslümanlar!
Okuduğum Kevser suresinde Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Şüphesiz biz sana bitip tükenmez nimetler verdik. O halde, Rabbin için namaz kıl, kurban kes! Doğrusu sana kin tutan, soyu kesik olanın ta kendisidir.”1



Okuduğum hadis-i şerifte ise Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “Bugün ilk işimiz, bayram namazı kılmak, sonra dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uymuş olur.”2

Aziz Müminler!
Bugün imanımızı pekiştiren, yüreklerimizi buluşturan, şükrümüzü artıran Kurban Bayramı. Bugün kurban ibadetinin eda edildiği, dua ve gayretin takva ve teslimiyetle güçlendiği gün. Bizleri bu müstesna güne kavuşturan Cenâb-ı Hakk’a sonsuz hamd ü senalar olsun. Bayramları barış ve sevinç günleri ilan eden Sevgili Peygamberimize salat ve selam olsun.



Kıymetli Müslümanlar!
Bütün ibadetlerimizin olduğu gibi, kurbanlarımızın da en önemli gayesi Rabbimize kulluğumuzu, tazim ve muhabbetimizi sunmaktır. Takva şuuruna ulaşarak Rabbimizin razı olduğu kullar zümresine ilhak olmaktır. İnşallah bu bilinçle kurbanlarımızı keseceğiz. Hz. İbrahim’in sözüne sadık oluşunu, Hz. İsmail’in Rabbine teslim oluşunu kendimize örnek edineceğiz.

Değerli Müminler!
Bu bayram, temizlik konusunda her zamankinden daha fazla duyarlı olmaya ihtiyacımız var. Peygamberimizin “Temizlik imanın yarısıdır.”3 hadis-i şerifini hatırlamaya, mümine yakışır bir hassasiyetle hareket etmeye ihtiyacımız var. Korona salgınıyla mücadele ettiğimiz şu günlerde, tedbirlere uymaya, samimiyetle ibadet ederken kendimizi ve çevremizi korumaya mecburuz.



Kardeşlerim!
Kurbanlarımız bize emanettir. Onları incitmeyelim. Şefkatli ve özenli davranalım. Bayramlar sevinç günleridir. Komşularımızı, akrabalarımızı, hasta, yaşlı ve yalnız kardeşlerimizi bu sevince ortak edelim. Mübarek günlerde dargınlıklara ve küskünlüklere son verelim. Bayramın huzurunu hep birlikte yaşayalım. Ancak hastalıkların yayılmasına sebep olarak bu kıymetli günleri hüzne çevirmeyelim. Maske ve güvenli mesafe kuralına riayet edelim. Bayram günlerinde ve salgın süresince tokalaşmaya, kucaklaşmaya ve musafahaya ara verelim. Ayrıca Arefe günü sabah namazıyla başladığımız ve bayramın dördüncü günü ikindi namazıyla birlikte tamamlayacağımız teşrik tekbirlerini unutmayalım.

Kıymetli Müminler!
Hutbemi bitirirken sizleri bayram süresince kurban kesiminde, ziyaretleşmede, bilhassa trafikte anlayışlı ve sabırlı olmaya davet ediyorum. Yüce Rabbimiz, bizleri her türlü kaza ve beladan muhafaza buyursun. Salgın hastalıklardan, savaş ve acılardan halâs eylesin. Nice bereketli bayramlarda buluştursun. Allah’ın selamı, rahmeti, ikram ve inayeti üzerimize olsun! Bayramımız mübarek olsun!

1 Kevser, 108/1-3.
2 Buhârî, Îdeyn, 3.
3 Tirmizî, Deavât, 86.