Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Sürekli Cinsel Uyarılma Sendromu (PSAS) adı ile geçen sendrom, kişinin herhangi bir şekilde seks yapma isteği yokken veya cinsel anlamda bir uyarıcı ile karşılaşmadan kendiliğinden bir uyarılma sonucu başta vajina olmak üzere tüm genital bölgelerde ortaya çıkan; karıncalanma, hızlı hızlı atma veya yoğun heyecanlanma ile kendini gösteren, rahatsız edici bir yalancı boşalma hissi olarak tanımlanıyor.




Buna göre sürekli genital uyarılma bozukluğu,




Yalancı boşalma hissinin tedavisi var mı?




Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz'ün açıklamalarına göre tedavisi vaka bazında uygulanan sürekli genital uyarılma bozukluğunda, hastalar günlük yaşam aktivitelerini sürdürmekte zorlanır. Cinsel uyarılmalar olağan orgazmik deneyimle çözülmediğinden, bazen bu durum saatler veya günler boyunca devam eder ve hastadaki durum ancak çoklu orgazmlarla yatışır. 




Kişilerin hiperseksüalite tanısı almaktan korkması nedeniyle çoğu zaman bu yakınmalarını sağlık çalışanları ile paylaşmadığını belirten Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, bu sendromun ruh sağlığını da olumsuz anlamda etkilediğini, nedeni tam olarak bulunamadığı için tedavilerin de vaka bazında ilerlediğini ifade ediyor. 




PSAP ruh sağlığını neden etkiliyor?




Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz, konuyu şu şekilde açıklıyor: 




"Kişinin günlük yaşam aktivitelerini normal bir şekilde sürdürmesine engel olan cinsel uyarılmalar, bu sendromu yaşayan kişilerde olağan bir orgazmik deneyimle çözülmüyor, saatler veya bazen günleri bulan çoklu orgazmlarla yatışabiliyor. Sürekli genital uyarılma bozukluğu tanısı konulan kişilerde bu nedenle ruh sağlığında ciddi bozulmalar görülüyor. Bunların yanı sıra cinsel işlevlerini ve günlük etkinliklerini sürdürmekte de zorlanıyorlar. Bir diğer yandan sürekli cinsel uyarılma bozukluğu, yaygınlığından daha düşük oranda tanı konulan bir durum. Hastalar tarafından utanç verici olarak görüldüğü için, çoğu zaman doktorlarıyla bile bu durumu paylaşamıyorlar. Ancak hastalarda zaman içinde depresyon, kaygı bozuklukları, suçluluk, utanç, sosyal izolasyon ve intihar düşüncesi bile gözlemlenebiliyor. 




Psikiyatri Uzmanı Doç. Dr. Nermin Gündüz sözlerini şöyle tamamlıyor: 

 

“Sürekli genital uyarılma bozukluğu ile ilgili klinik tablonun neden ortaya çıktığına yönelik çok az şey biliniyor. Depresyon ve anksiyeteyi içeren psikolojik kökenli nedenlerle ilişkili olabileceği gibi damarsal, nörolojik, ilaç kaynaklı süreçlerle de ilişkili olabilir. Bu nedenle ayrıntılı bir inceleme gerekebilir. Nedeni henüz tam belirlenemediği için sürekli cinsel uyarılma sendromunun standart bir tedavisi de bulunmuyor. Tedaviye vaka bazında başlanması ve takip edilmesinin uygun olduğunu söyleyebiliriz.”