Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

90'lı yılların sonlarından itibaren kişisel bilgisayar kullanan herkesin en azından adını bir kez duymuş olduğu McAfee Antivirüs yazılımının yaratıcısı, teknoloji zengini John McAfee, Çarşamba günü İspanya'nın Barselona şehrindeki bir hapishanede intihar ederek hayata veda etti.

3 Ekim 2020'de İngiltere pasaportuyla Barselona'dan İstanbul'a uçmak isterken El Prat Havalimanı'nda yakalanıp gözaltına alınan McAfee, o tarihten itibaren İspanya'da cezaevinde tutuluyordu. Ölüm haberinden sadece birkaç saat önce, Reuters haber ajansı, İspanya Ulusal Mahkemesi'nin hakkındaki vergi kaçırma ve diğer mali suçlardan yargılanmak üzere McAfee'nin ABD'ye iadesine karar verdiğini duyurdu.

Ölüm haberinin ardından ABD'deki avukatlarından Nishay K. Sanan yaptığı açıklamada, "John bir savaşçıydı ve her zaman da öyle hatırlanacak. Ülkesini sevmeye çalıştı ama ABD Hükümeti varlığını imkansız kıldı" dedi. Sanan İspanyol mahkemesinin aldığı kararı birkaç gün içinde temyize götürmeyi planladıklarını da sözlerine ekledi.


Video konferans yoluyla katıldığı iade duruşmasında böyle görüntülendi

MİLYON DOLARLIK KRİPTO PARA DOLANDIRICILIĞI

ABD Adalet Bakanlığı'nın iddianamesinde McAfee 2014-2018 yılları arasında vergi ödememekle suçlanıyordu. İddianamede McAfee'nin "kripto paraların promosyonu, danışmanlık, konuşmacılık ve hayat hikayesini bir belgesel yapımcısına satmak" kanallarından 10 milyon euro kazandığı, bu kazancını kripto paraya yatırıp çeşitli banka hesapları aracılığıyla gizleyerek vergi kaçırdığı belirtiliyordu. (McAfee sitesinde yayımladığı bir açıklamada 2010'dan beri verdi iadesi formu doldurmadığını ve planlarını daha önce yetkililere bildirdiğini öne sürdü.)

McAfee'nin ayrıca yıllardır "pump-and-dump" olarak adlandırılan ve kripto paraların değerinin yapay olarak artırılmasından para kazanmayı amaçlayan bir dolandırıcılık şebekesinin de parçası olduğu kripto para yatırımcılarını 13 milyon dolar zarara uğrattığı ve bu süreçte 2 milyon dolar kazanç elde ettiği öne sürülüyordu. Eğer suçlu bulunsaydı McAfee'nin ABD'de 30 yıla kadar hapisle cezalandırılması çok olasıydı.

McAfee ise milyonlarca dolar vergi ödemesine rağmen hakkında siyasi bir operasyon olduğunu çünkü ABD vergi kurumu IRS'teki yolsuzlukları dile getirdiğini söylemişti. Hatta 16 Haziran'da yazdığı ve Twitter profilinin tepesine sabitlediği gönderide de şöyle diyordu: "ABD benim gizlediğim kripto param olduğuna inanıyor. Keşke olsaydı ama hepsi McAfee Ekibi'nin üyelerinin ellerinde eridi gitti. Var olan tüm varlıklarıma da el koyuldu. Benimle bağları olduğunun duyulmasından korkan arkadaşlarım da buhar oldu. Hiçbir şeyim yok. Ama hiçbir pişmanlığım da yok."

"KÖTÜ ADAMLAR HÂLÂ PEŞİMDE" DEMİŞTİ

McAfee, 2015'te Guardian'a verdiği röportajda "Kötü adamlar hâlâ peşimde" demiş, bu ay başında video konferans yöntemiyle görülen iade duruşmasında ise yargılanmak için ABD'ye gönderilmesi halinde hayatta kalmasının mümkün olmadığını söylemiş ve İspanya'da kalmak istediğini belirtmişti.

Tutulduğu Brians 2 Cezaevi'nin doktorları hücresinde asılmış halde bulunan McAfee'nin ölüm nedeninin ilk belirlemelere göre intihar olduğunu söyledi ancak İspanya makamları olayın araştırılacağını bildirdi. Cezaevi çalışanları da intiharın kendilerini şoke ettiğini belirtti.

İspanya'da yayımlanan Diario AS gazetesine konuşan bir yetkili, McAfee'yi "mali suçlardan içeride olan tamamen normal bir hayat yaşayan mahkum" olarak nitelendirdi. Cezaevi yetkililerinin McAfee'yi intihara meyilli görmediği bu nedenle hücresinde yalnız kalmasına izin verildiği detayı da haberlerde yer aldı.

Sosyal medyada ise "McAfee intihar etmiş olamaz" söylentileri çoktan yayılmaya başladı bile...

KOMPLO TEORİLERİNİ PATLATTI

McAfee'nin ölümünden kısa bir süre sonra resmi Instagram hesabında aşırı sağ komplo teorisi QAnon'a atıfla bir Q harfi paylaşımı yapıldığına dair ekran görüntüleri sosyal medyayı doldurdu. 2019'da Twitter'da paylaştığı ve "ABD'li yetkililerden üstü örtülü mesajlar alıyorum: 'McAfee, peşindeyiz. Kendini öldüreceğiz' diyorlar. Kendimi intihar edersem, etmedim" şeklindeki tuhaf mesajı da yeniden hatırlandı ve komplo teorilerini kuvvetlendirdi.

McAfee,15 Ekim 2020'de paylaştığı bir tweet'te de "Burada hayatımdan memnunum. Arkadaşlarım var. Yemekler iyi. Her şey yolunda. Bilin ki ben de Epstein gibi kendimi asarsam, bu benim suçum olmayacak" diyordu.

Ölüm haberinin ardından eski NSA danışmanı ve veri güvenliği savunucusu Edward Snowden, 10 yılı aşkın süre önce Wikileaks belgelerini yayımlayan Julian Assange'ın da benzer bir akıbete uğrayabileceği yönünde bir tweet attı.

Snowden, "Avrupa, şiddet içermeyen suçlardan aranan kişileri hiç adil olmayan bir hukuk sistemine ve çok gaddar bir cezaevi sistemine iade etmemeli. Bu öyle bir sistem ki sanıklar içine girmektense ölmeyi tercih ediyor. Sırada Julian Assange olabilir" dedi. (Assange ABD'ye iade edilmemek için sığındığı Ekvador'un Londra Büyükelçiliği'nde yedi yıl yaşadıktan sonra, 2020 sonlarında İngiltere güvenlik güçlerince tutuklanarak cezaevine gönderildi.)

Peki bir dönemin en tanınmış ve en tartışmalı isimlerinden olan, hatta Beyaz Saray'da başkanlık koltuğuna oturmak için yarışmayı göze alan McAfee bu noktaya nasıl geldi?

Dilerseniz hikayeye en başından başlayalım...



KORKUNÇ BİR ÇOCUKLUK GEÇİRDİ

McAfee, 1945 yılında Glouchestershire, İngiltere'de doğdu. Annesi İngilizdi, babası ise bu şehirdeki ABD Üssü'nde görev yapan bir askerdi. Çocukluğunda babasıyla birlikte ABD'nin Virginia eyaletine taşındı ve hayatına bu ülkede devam etti.

Annesiz büyüyen John'un aile hayatı tek kelimeyle korkunçtu. 2016'da biyografisini kaleme almak amacıyla McAfee'yle uzun zaman geçirmiş olan Steve Morgan'ın dediğine göre, John'u "sürekli acımasızca döven babası" o 15 yaşındayken intihar etti. İngiliz Guardian gazetesine konuşan Morgan, uzun görüşmeleri sırasında McAfee'nin sadece bir kez ağladığını, o sırada da babasının ölümünden bahsetmekte olduğunu söyledi.

McAfee, üniversiteyi Virginia'da bulunan Roanoke Üniversitesi'nde okudu. Matematik lisansı yapan McAfee, 1967'de mezun oldu. Kendi şirketini kurmadan önceki dönemde internetin atası kabul edilen bir bülten panosu sistemini yöneten McAfee, kayınbiraderiyle birlikte çalışıyordu.

MCAFEE ASSOCIATES 1987'DE KURULDU

"Brain" adı verilen ilk büyük bilgisayar virüsü 1986'da yayılmaya başladığında John McAfee hemen tanıdığı bir programcıyı arayıp, "Önümüzde çok büyük bir fırsat var. Bir şeyler yapmalıyız. Bu virüsle mücadele etmek için bir kod yazmamız lazım" dedi.

Bu vizyoner bakış açısıyla 1987'de kurulan şirketin adı McAfee Associates, geliştirdiği anti-virüs yazılımının adı da VirusScan oldu. McAfee Associates 1992 yılında halka açıldı.

Morgan'a göre John McAfee çağının ilerisinde bir adamdı. McAfee Associates, "sadece bir güvenlik teknolojisi üreticisi değildi aynı zamanda yazılımının dağıtımını internet üzerinden yapan ilk şirketlerden biriydi".

HİSSELERİNİ SATIP YOGA KAMPI AÇTI

McAfee 94'te şirketteki hisselerini 100 milyon dolar karşılığında satarak başladığı noktaya kıyasla çok daha zengin bir halde elini işlerden çekti. Kazandığı parayla Colorado'da kilometrelerce alanı kaplayan topraklarında bir yoga kampı kurdu.

Diğer yandan 90'lar ve 2000'ler McAfee VirusScan'in başarısının katlandığı yıllar oldu. O dönemde dünyanın dört bir yanında ve Türkiye'de satılan neredeyse tüm kişisel bilgisayarlar, McAfee VirusScan yüklenmiş halde geliyordu. McAfee markası, anti-virüs kelimesiyle eş anlamı hale gelmişti.

Bu esnada McAfee ABD istihbarat kurumu NSA'in erişemeyeceği bir mesajlaşma uygulaması geliştirme çalışmaları yapıyor ve kitaplar yazıyordu. 2000'lerin ortalarında çöl üzerinde alçak uçuş olarak tarif edebileceğimiz "aerotrekking" aktivitesine gönlünü kaptırdı ve bunun için ABD'nin güneybatısında birçok uçuş pisti inşa ettirdi.



2008'DE BÜYÜK BATTI

Ancak 2008'de yaşanan küresel ekonomik kriz, John McAfee'ye çok ağır bir darbe vurdu. Servetinin önemli bir bölümünü kaybeden McAfee, o yıl Belize'ye taşındı. Gazetecilere yaptığı açıklamada kendisini Joseph Conrad'in "Heart of Darkness" romanındaki Kuntz karakterine benzetmişti.

Belize'ye taşındıktan sonra Quroumex isimli bir şirket kurarak ülkedeki yetişen bitkilerle ilaç üretimi işine girdi. Bir yandan da kaçırılıp öldürülmekten paranoya seviyesinde korkuyordu. Basında sık sık elinde silahla üstü çıplak fotoğrafları çıkıyor, hakkındaki haberlerde yerel mafyayı maaşa, Belize polisini ise rüşvete bağladığı ve bunun karşılığında güvenliğinin sağlandığı iddiaları yer alıyordu. Kurduğu feribot şirketinin işlerine karışmamaları için sahil güvenlik görevlilerine rüşvet verdiğini de kabul etmişti üstelik. Kısacası Orta Amerika'nın balta girmemiş ormanlarında küçük bir kral gibi yaşıyordu.

Ancak pek kimseyle de görüşmüyordu. Hatta Wired'ın aktardığına göre bir e-postasında şöyle diyordu: "Nazik toplum dünyasıyla olan kırılgan bağım şüphesiz ki koptu. Giyimim Tijuana'nın en kötü giyinen dilencileri gibi, hijyenimin de daha iyi olduğu söylenemez."

Bu haberler özellikle ABD'de de büyük tartışmalara yol açsa da Intel 2011 yılında 7,68 milyar dolar vererek McAfee'yi satın aldı. Intel'in amacı ilk etapta şirketi kurucusunun tartışmalı imajından arındırıp kendi bünyesinde bir sibergüvenlik birimine dönüştürmekti. Ancak bu çabalar çok fazla sonuç getirmedi. Bunun üzerine Intel 2016'da bir karar alarak sibergüvenlik birimini McAfee altında ayrı bir şirket olarak konumlandırmayı tercih etti. (Satış sürecinin en ilginç detaylarından biri John McAfee'nin sibergüvenlikle ilgili açıklamalarında 'McAfee' adını geçirmesinin yasaklanmasıydı.)

KOMŞUSU BAŞINDAN VURULMUŞ HALDE BULUNDU

John McAfee için 2012 yılı kritik bir dönem oldu. O yıl Kasım ayında Belize'de McAfee ile aynı bölgede yaşamakta olan Gregory Viant Faull isimli ABD vatandaşı başının arkasından vurulmuş halde ölü bulundu. Faull'un cinayetinde en büyük şüphelilerden biri McAfee'ydi. Zira öldürülmeden sadece iki önce Faull, mahallede yaşayanlar adına bir dilekçe kaleme alarak, McAfee'nin köpekleri ve evinin çevresindeki silahlı güvenlik görevlileri hakkında bir şikayette bulunmuştu. Aynı günlerde McAfee'nin de köpekleri zehirlenmişti.

Faull'un ölü bulunmasının ardından Belize polisinin sorgulamak istediği McAfee günlerce kaçtı. Belize'den çıkıp siyasi sığınma hakkı beklentisiyle Guatemala'ya kaçtı. Burada yakalanarak ABD'ye iade edildi. Yakalandığında tanınmamak için saçını ve sakalını boyadığı, yüzün değiştirmek için üst dudağının altını çiğnenmiş sakızla doldurduğu ve dişlerini boyadığı bildirilmişti.

Gazetecilere yaptığı açıklamada Faull'u vurduğunu reddederek, "Komşumu öldürdüğümü sadece siz gazeteciler düşünüyorsunuz" diyen McAfee, katili yakalayana 25.000 dolar ödül vadetti. Aynı zamanda Belize Başbakanı Dean Barrow'un kendisinden hoşlanmadığını, Belizeli yetkililerin de kendisini öldürmek istediğini söylüyordu.

Belize hükümetinin elinde McAfee'nin ABD'ye iadesi için yeterli kanıt olmadığının ortaya çıkması da elini güçlendirdi. Diğer yandan Belize yetkilileri her türlü usulsüzlük iddiasını kesin bir dille reddederek McAfee'nin cinayet şüphelisi olmadığının altını defalarca çizdi.



REŞİT OLMAYAN "KIZ ARKADAŞLAR", TECAVÜZ, UYUŞTURUCU

McAfee'nin gerçekten Faull'u öldürtüp öldürtmediği kesinleşmedi ancak 2016'da izleyici karşısına çıkan "Gringo: The Dangerous Life of John McAfee" belgeseline göre, köpekleri zehirlettiği iddia edilen Faull, Belizeli bir kiralık katil tarafından 5.000 dolar karşılığında işkence gördü ve öldürüldü.

Faull cinayeti, McAfee hakkında bir başka şoke eden gerçeği daha ortaya çıkardı. O sırada 67 yaşında olan John McAfee, 17 yaşında yani reşit olmayan bir kızla birlikte yaşıyordu ve bunu bir sorun olarak görmüyordu. "Gringo" belgeselinde de alıntılanan açıklamasında, "Evet, ergen kız arkadaşlarım var. Hatta çoğu zaman aynı anda birden fazla kız arkadaşım oluyor" diye konuştu. Reşit olmayan seks işçileriyle beraber olduğu iddia edildi, adı tecavüzle birlikte anılmaya başladı. Hatta aynı dönemde internet sitesi üzerinden çeşitli uyuşturucu maddeleri öven açıklamalar yapmaya başladı.

Diğer yandan 2013 yılında Faull'un kızı babasının ölümünde parmağı olduğu gerekçesiyle McAfee'ye Florida'da dava açtı. 2019 yılında kararını veren mahkeme, McAfee'yi 25 milyon dolar para cezasına çarptırdı. McAfee bu ödemeyi yapmayı kabul etmediği gibi, Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla herkesi bir kez daha şaşırttı: "Son 11 yılda hakkımda açılan 37 davadan birine bile yanıt vermedim" diyen McAfee, bir kuruş parası olmadığını öne sürdü.

2015'te ABD'ye döndükten kısa bir süre sonra Tennessee'de alkollüyken araç kullanmak ve silah bulundurmak suçlarından gözaltına alındı. Daha önce basına yaptığı açıklamalarda da ömrü boyunca alkol ve uyuşturucu bağımlılığıyla mücadele ettiğini söylemişti.

2016'DA BAŞKANLIĞA ADAY OLDU

2016'da yapılan ABD Başkanlık seçimlerinin adayları yavaş yavaş belli olmaya başladığı dönemde, McAfee ismi epey tartışma yarattı. Eylül ayında Federal Seçim Komisyonu'na adaylık dilekçesini sunan McAfee, "McAfee 2016" diye bir site açmayı da ihmal etmedi.

Daha önce Wired'a yaptığı açıklamada, "daha zeki ve daha karizmatik" bir aday bulup desteklemek istediğini söylemişti ancak "gelen baskılara dayanamayarak" aday olmaya karar verdiğini açıkladı. Yaptığı açıklamada, "Danışmanlarım aday olmam için bana baskı yapıyor. 'Lütfen aday ol' diyen binlerce e-posta alıyorum. Aday olmak tek başıma yapacağım bir şey değildi" diye konuştu.

Başta bağımsız aday olduğunu ve kendi partisini kuracağını söylüyordu. Ancak Liberteryen Parti'den aday adayı olmayı tercih etti. Nihayetinde de adaylığı New Mexico'nun eski valisi Gary Johnson'a kaptırdı.

McAfee'nin gariplikleri bununla da sınırlı değildi. Örneğin hakkında bir profil yazmak için 6 ay boyunca araştırma yapan bir Wired muhabirinin aktardığına göre, haklılığını kanıtlamak istediği bir olayda dolu olduğunu iddia ettiği bir silahı defalarca kafasına sıkıp Rus ruleti oynamıştı.



TED'DE DİJİTAL GÜVENLİK ANLATIYORDU

Skandallarla dolu yaşamıyla hiç uyuşmayan bir özelliği daha vardı McAfee'nin. Ömrü boyunca dijital güvenliğin en önemli savunucularından biri olarak yaşadı. Hatta 2015 yılında Guardian'a verdiği röportajda, özellikle Google konusunda çok kaygılı olduğunu söyledi. McAfee'ye göre, Google kullanıcılarını, "saklayacak bir şeyiniz yoksa insanların her şeyi bilmesinden rahatsız olmanıza gerek olmadığına" inandırıyordu.

Röportajda şu ifadeleri kullanmıştı: "Biriyle yeni tanıştığınızda ona en derin sırlarınızı açmazsınız. Mahremiyet önemli değilse eğer, cüzdanınızı hiç tanımadığınız birine teslim edip içindeki her şeyi karıştırmasına ve bulduklarını bir yere not etmesine izin verir misiniz? Peki o zaman neden kötü bir şey yapmıyorsak herkesin her şeyi bilmesinin sorun olmadığına inanalım ki?"

TED platformlarında internet güvenliği uzmanı olarak yaptığı konuşmalar ve Twitter'da 1,1 milyon takipçili hesabındaki paylaşımları da McAfee'nin profilinin bu boyutunu güçlendiren detaylardı.

"BITCOIN 500.000 DOLAR OLACAK"

Twitter'da kripto parayla ilgili paylaşımları da çok öne çıkan McAfee, "Kripto para hapishanelerimizin kilitlerini açacak anahtardır" diyor ve günde 2000 dolar kazanan bir "kripto para gurusu" olduğunu iddia ediyordu.

Örneğin 2017 yılında paylaştığı bir tweet'te Bitcoin'in değerinin 3 yıl içinde 500.000 doları bulacağına dair bir kehanette bulunmuştu. O dönemde henüz bu kadar yaygın olmayan Bitcoin'in değeri bu seviyeyi görmedi belki ama kripto paraların yaygınlaşmasında McAfee önemli rol oynadı. Zaten çeşitli alternatif kripto paraları överek değerlenmelerini sağlaması da hakkındaki dolandırıcılık iddialarının başlangıç noktası oldu. McAfee ise Mart ayında paylaştığı bir tweet'te ABD'nin kripto paralara yönelik baskı operasyonunun günah keçisi ilan edildiğini öne sürdü.