Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Çin'in Tibet'te yapmayı planladığı dev elektrik santrali, çevrecilerin yanı sıra komşu ülke Hindistan'da da endişeyle karşılanıyor.

Pekin yönetimi bu proje ile Hubei eyaletinde bulunan ve dünyanın en büyük beton yapı özelliğini taşıyan Three Gorges hidroelektrik santralinin üretim kapasitesinden üç kat daha fazla elektrik üretmeyi hedefliyor.

Toplam genişliği 2 bin 335 metre ve yüksekliği de 181 metre olan Three Gorges aynı zamanda dünyanın en büyük hidroelektrik santrali olma özelliği taşıyor.

Yapı, Himalayalardan çıkan su yolunun Hindistan'a ulaşmadan ve suyun Hindistan topraklarına dökülmeden önce, Brahmaputra Nehri boyunca kurulması şeklinde planlanıyor.

Su yolu bin 500 metrelik rakımı ile dünyanın en uzun ve en derin kanyonu konumunda.

Tibet'e ait Medog kentinde kurulması planlanan projenin orta Çin'deki Yangtze Nehri üzerinde kurulu Three Gorges Barajı'nı gölgede bırakması ve her yıl 300 milyar kilovat elektrik üretmesi öngörülüyor.

Söz konusu proje, mart ayında açıklanan, Çin'in 14'üncü beş yıllık planında (Ulusal Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Plan) paylaşılmış ve onaylanmıştı. Henüz nihai karar verilmiş değil. Son kararı hükümet verecek.

Projenin kurulmasının planlandığı Tibet'teki Yarlung Tsangpo Nehri'nin yukarı akış yönünde iki farklı projeye daha bulunuyor.

Aynı nehir üzerinde boru hattı yapım aşamasındaki altı farklı inşaat ise devam ediyor.

Ancak "Süper baraj" olarak tanımlanan santral, diğerlerinden çok daha farklı ve devasa boyutta.

Geçen yıl ekim ayında, Tibet yerel yönetimi, hidroelektrik projelerinde uzmanlaşmış bir kamu inşaat şirketi olan PowerChina ile bir "stratejik işbirliği anlaşması" imzalamıştı.

Analistler, Çin Komünist Partisi'nin Güney Asya'nın su kaynaklarının çoğunun kökenlerini kontrol edebilecek bir konumda olduğunu belirtiyor.

Siyaset bilimci Brahma Chellaney, Times of India'ya yaptığı değerlendirmede, "Su savaşları, bu tür savaşların kilit bir bileşenidir çünkü Çin'in, Tibet merkezli yukarı akış gücünü en temel doğal kaynak üzerinde kullanmasına olanak tanıyor." ifadelerini kullandı.

Chellaney, sismik faaliyetin risklerinin, aşağı havzada yaşayanlar için onu bir "saatli su bombası" haline getirebileceği konusunda da uyarıda bulundu.

Hindistan hükümeti, Çin'in baraj fikrine tepki olarak, kendi su rezervlerini güçlendirmek için Brahmaputra'da başka bir baraj inşa etme olasılığını gündeme getirdi.

ABD'li bir düşünce kuruluşu Stimson Center'dan enerji, su ve sürdürülebilirlik programı direktörü Brian Eyler, "Süper barajın geleceği ve etkileri ile ilgili Çin ile pazarlık yapmak için hala zaman var." diyor.

Ancak daha da olumsuz bir noktaya dikkati çeken Eyler, "Kötü sonuç; Hindistan'ın akıntı yönünde bir baraj inşa etmesine neden olabilir." şeklinde konuştu.

Çin ve Hindistan arasındaki Himalaya Dağları'nın çevrelediği belirsiz sınır hattı ülkeler arasında egemenlik tartışmalarına neden oluyor.

Akarsuların, göllerin, buzulların ve karlı zirvelerin bulunduğu 3 bin 500 kilometrelik sınır, tarafları sık sık karşı karşıya getiriyor.

Pekin yönetimi, "Güney Tibet" olarak adlandırdığı Hindistan'ın Arunaçal Pradeş eyaletindeki 90 bin kilometrekarelik toprakta hak iddia ederken, Yeni Delhi Aksay Çin platolarını kapsayan 38 bin kilometrekarelik alanın Pekin yönetimince işgal edildiğini savunuyor.



Taraflar, uzun yıllardır süregelen görüşmelere rağmen egemenlik ihtilaflarını çözebilmiş değil.

Uzmanlar, sınır ihtilaflarına paralel iki dev arasında bir de su savaşı yaşanmasının ihtimal dahilinde olduğunu dile getiriyor.

Kaynak: Euronews