Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

'Lost Ark', 4 Aralık 2018'de yayımlandığı günden bu yana Güney Kore'nin en popüler çok kullanıcılı oyunlarından biri. Oyuncular, avatar'larının gülmesini, konuşmasını ya da 'tamam' işareti yapmasını istediklerinde ekrandaki bir butona dokunuyor.

Butonun üzerinde birçoğumuz için herhangi bir kötü anlam taşımayan bir el sembolü bulunuyor: Sembol neredeyse birbirine dokunmak üzere olan bir başparmak ve bir işaret parmağından oluşuyor.

Lost Ark'ın bazı oyuncuları geçtiğimiz ağustos ayında bu sembolün erkekleri aşağılayan bir el işareti olduğunu öne sürerek, kaldırılmasını ya da değiştirilmesini talep etti.

Güney Kore'nin en büyük oyun üreticilerinden olan Smilegate de bu taleplere hemen yanıt verip sembolün oyundan kaldırıldığını duyurdu. Smilegate'ten yapılan açıklamada ayrıca şirketin ürünlerinin oyunla alakası olmayan tartışmalara karışmaması yönünde daha dikkatli olunacağı da belirtildi.

Aslına bakılırsa Smilegate bu anlamda ilk değil. Güney Kore'de son aylarda birçok şirket bu şekilde peş peşe özürler dilemek zorunda bırakıldı.

FEMİNİZM KARŞITLARI İZ PEŞİNDE

Yaşananların geneline bakıldığında ortaya şöyle bir tablo çıkıyor: Güney Kore'deki feminizm karşıtı erkek grupları hem devletin hem de ülkede faaliyet gösteren özel şirketlerin feminizmi yaymak için bir komplo içinde olduğuna inanıyor.

Her yerde bunun izlerini gören feminizm karşıtları, "suç üstü yakaladıkları" şirketleri özür dilemeye zorluyor. Yıllardır ülkede cinsiyet eşitliğini sağlama yönünde adımlar atıldıkça, özellikle bazı genç erkekler ayrımcılığa uğradıkları gerekçesiyle tepki gösteriyor.

Koreli erkeklerin feminizme karşı açtığı bu savaş, son aylarda zirveye çıktı. Mayıs ayından bu yana 20'den fazla şirket ve devlet kurumu, yoğun baskılar üzerine ürünlerindeki feminist semboller olarak görülen detayları kaldırmak zorunda kaldı. En az 12 marka ve kurum da erkek müşterilerin gönlünü almak amacıyla resmi özürler yayınladı.


Geleneksel giysileriyle bir grup genç Güney Koreli

GENÇ ERKEKLERİN YÜZDE 77'Sİ FEMİNİSTLERE KARŞI

Güney Kore'de feminizm karşıtlığının kökenleri oldukça eskiye dayanıyor. Yapılan araştırmalar bu düşünce yapısının ülkedeki genç erkekler arasında gittikçe kuvvetlendiğine işaret ediyor. Örneğin Mayıs ayında Kore merkezli pazarlama ve Araştırma şirketi Hankook Araştırma'nın gerçekleştirdiği bir çalışmada oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya çıktı.

Şirketin gerçekleştirdiği ankette yarısı erkek 3000 yetişkinle görüşüldü. 20'lerindeki erkeklerin yüzde 77'si, 30'larındaki erkeklerin ise yüzde 73'ü "feministlerin veya feminizmin kendilerini tiksindirdiğini" söyledi.

Şirketlerin feminizm karşıtlarının taleplerine uymak için ürünlerini değiştiriyor olması da bu dalganın güçlenmekte olduğunun bir diğer işareti. Cinsiyet eşitliğiyle ilgili problemlerin oldukça yaygın olduğu Güney Kore için bu durum oldukça endişe verici.

Örneğin Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyesi ülkeler arasında Güney Kore, kadınlarla erkekler arasındaki gelir uçurumunun en geniş olduğu yer. Dahası borsada işlem gören şirketlerin yönetim kurullarında kadınların payının OECD ortalaması yüzde 27 civarındayken, Kore'de bu oran sadece yüzde 5.

MARKET ZİNCİRİNİN KAMP REKLAMIYLA BAŞLADI

Son halkası Lost Ark ve Smilegate olan özür furyası, Mayıs ayında ülkenin en büyük marketler zinciri olan GS25'in verdiği bir reklamla başladı.

GS25, bu reklamla müşterilerini kendi akıllı telefon uygulamasına yönlendiriyor, buradan alacakları kamp yiyecekleri karşılığında bazı ödüller vadediyordu.

Reklamda yıldızlı göğün altına kurulmuş bir kampın uzaktan çekilmiş fotoğrafı ile yazıların üzerine yerleştirilmiş, bir sosis ve o sosise uzanan bir el illüstrasyonu bulunuyordu. Elin parmakları Lost Ark oyunundaki sembolde olduğu üzere birbirine yakın duruyor ama değmiyordu.

Reklamcılara bakılırsa böyle bir el hareketi görseli ve ürünü kapatmadan uzanma hareketini göstermenin en yaygın yoluydu. Ancak Güney Koreli feminizm karşıtlarının bu reklamda gördükleri şey bambaşkaydı. Onlara göre, reklamdaki el feminist Megalia grubu için 2015'te tasarlanan logonun yeniden üretilmesinden başka bir şey değildi.

Bugün aktif olmayan Megalia, internet üzerinden örgütlenen bir feminist topluluğuydu. Megalia'nin söyleminin en önemli kısımlarından birini Koreli erkeklerin penis boylarıyla dalga geçilmesi oluşturuyordu. Grup bu mesajın özeti olarak söz konusu el hareketini benimsemişti. Megalia faaliyetlerine son vermekle birlikte logosu internetin derinliklerindeki varlığını sürdürdü. Koreli feminizm karşıtları şu an söz konusu sembolün ülkede tamamen silinmesi için ellerinden geleni yapıyor.


Soldan sağa; Megalia logosu, GS25'in kampanya afişi ve Starbucks paylaşımı

HARFLERİ BİRLEŞTİR: LGEM! TERSTEN OKU: MEGAL!

GS25 el illüstrasyonunu reklamdan kaldırdı ancak tepkiler bununla dinmedi. Zira feminizm karşıtlarına göre reklamda başka simgeler de vardı. Reklamı eleştirenlerden biri afişteki "Emotional Camping Must-have Item" (kampların olmazsa olmaz duygusal varlığı) ifadesine dikkat çekti örneğin. Bu kişiye göre bu kelimelerin alt alta yazılmış olan son harfleri LGEM kelimesini oluşturuyor, bu da tersten okunduğunda MEGAL yani Megalia'nın kısaltması oluyordu.

Bu metin de afişten kaldırıldı ancak konu yine kapanmadı. Feminizm karşıtları gökyüzündeki Ay'a da tepkiliydi zira ay sembolü Güney Kore'deki bir feminist araştırma kurumunun logosu olarak kullanılıyordu.

Afişi defalarca yenileyen GS25, reklamı lansmandan sadece bir gün sonra tamamen yayından kaldırdı. Şirket özür dileyip editoryal süreçlerinde daha dikkatli olma sözü verdi. Ayrıca reklamdan sorumlu çalışanın uyarıldığı ve pazarlama ekibinin yöneticisinin de görevden alındığı açıklandı.

CEO'YU KOLTUĞUNDAN ETTİ

Ancak konu kapanmadı. Başarının tadını alan sosyal medya grupları bu kez başka markaları hedef almaya başladı.

İnternet üzerinden giyim ürünleri satan Musinsa, sadece kadınlara yönelik indirim kampanyaları yaptığı için eleştirilerin hedefi oldu. Şirkete ayrıca bir kredi kartı reklamına malum el hareketini kullandıkları için de tepkiler geldi. Şirket bu sembolün reklamcılık sektöründe sık kullanılan ve herhangi bir anlamı olmayan bir görsel olduğunu savundu. İndirim programının amacının da sınırlı sayıdaki kadın müşteri tabanını genişletme amacı taşıdığı belirtildi. Ama nihayetinde Musinsa'nın kurucusu ve CEO'su Cho Man-ho tepkilere daha fazla dayanamayarak istifa etmek zorunda kaldı.

Starbucks'ın hazır tüketime yönelik ürünlerinin lisansını elinde tutan Dongsuh şirketine de temmuz ayındaki bir Instagram paylaşımı nedeniyle tepki geldi. Paylaşımda kullanılan görselde bir el gölgesi bu kez kumların üzerine yerleştirilmiş bir kutu kahveye uzanıyordu. Şirket reklamı yayından kaldırıp özür dilemek zorunda kaldı. Dongsuh'un açıklamasında "Bu meseleleri ciddiye alıyoruz" dendi ve görselin gizli bir niyetinin olmadığı vurgulandı.

FEMİNİSTLER NEREYE SIZMIŞ?

Yerel yönetimler de baskılardan nasibini aldı. Pyeongtaek şehrinin belediyesi Ağustos ayında Instagram üzerinden bir paylaşım yaparak vatandaşları yaklaşmakta olan sıcak dalgasına karşı uyardı. Kullanılan görselde bir çiftçi elinin tersiyle terli alnını siliyordu. Sosyal medyanın dikkatini çeken çiftçinin parmakları oldu.

Genelde erkeklerin kullandığı MLB Park isimli forumda paylaşıma tepki gösteren bir kullanıcı, "Feministler nerelere kadar sızmış böyle?" diyordu. Bir başka kullanıcı ise belediyenin iletişim bilgilerini paylaşıyor ve kullanıcıları "şikayetlerle telefonları, e-postaları kilitlemeye" çağırıyordu. Görsel kısa süre sonra Instagram'dan kaldırıldı.



ERKEKLER HEM İŞ BULAMIYOR, HEM ASKERE GİDİYOR

Yonsei Üniversitesi'nde sosyoloji bölümünde görev yapan Prof. Park Ju-yeon'a göre, Koreli erkeklerin feminizme karşı açtığı savaşın arkasında kadın akranlarının gerisinde kalıyor olmaları yatıyor. İş piyasasında rekabet arttıkça ve konut fiyatları hızla yükseldikçe, feminizm karşıtlığı da güçleniyor.

Seul hükümeti geçtiğimiz yıllarda daha fazla kadının iş hayatına katılımını sağlamak için birçok programı hayata geçirdi. Programları destekleyenler, cinsiyet uçurumunun kapanması için böyle önlemler alınmasının gerekli olduğunu belirtiyor ancak bazı erkekler kadınlara adil olmayan avantajlar sağlandığını düşünüyor.

Erkeklerin tepki gösterdiği bir diğer mesele de zorunlu askerlik hizmeti. Her Güney Koreli erkek 28 yaşına gelmeden askerliğini yapmak zorunda ve bu hizmetin süresi bazı kişilerde 21 ayı bulabiliyor. Erkekler kadınlar için zorunlu olmayan bu uygulamanın da kendilerine ekstra yük bindirdiğini savunuyor.

Feminizm karşıtlarının tepkilerinin odaklandığı bir diğer isim de Devlet Başkanı Moon Jae-in. Moon, 2017 yılında seçim kampanyası sırasında "feminist başkan" olmayı vadetti. Ülkede kadınların iş hayatına katılımın önündeki sistemik ve kültürel engelleri kaldıracağını ifade eden Moon, #MeToo hareketi ışığında cinsel suçları bitirme sözü de verdi.



"BİRÇOK ERKEK İÇTEN İÇE ÇOK ÖFKELİ"

Sosyal medyada markaları hedef alan kampanyalar, faturanın büyüğünün şirketlere kesildiğini gösteriyor.

Seul'de bulunan Namseoul Üniversitesi'nin pazarlama bölümünde dersler veren Prof. Choi Jae-seob, erkeklerin harcamalardaki payının büyük olduğunu, günümüzde birçok gencin alışveriş yaparken kişisel siyasi görüşleri ışığında hareket ettiğini söyledi.

23 yaşındaki üniversite öğrencisi Ha'nın söyledikleri de Choi'un tespitini doğrular nitelikte. Alışveriş yapmadan önce markanın toplumsal cinsiyet meselelerindeki duruşunu göz önünde bulundurduğunu söyleyen Ha, "İki mağaza arasında feminizmi desteklemeyeni seçerim" diye konuştu.

Toplumsal cinsiyetin akranları arasında tartışmalı bir konu olduğunu bu nedenle adını açıklamak istemediğini de belirten Ha, "Bu konuda yalnız da değilim üstelik" diye konuştu.

Arkadaşıyla GS25 reklamını tartıştıkları dönemi hatırlatan Koreli genç, "Birçoğunun benimle aynı şeyleri hissettiğini fark edince şaşırdım. Birçok erkeğin içten içe çok öfkeli olduğunu anladım" ifadelerini kullandı.

ŞİRKETLER ARADA KALIYOR

Bir halkla ilişkiler şirketi olan PR One'ın danışmanlarından Noh Yeong-woo ise cinsiyet savaşının şirketleri zor bir durumda bıraktığını söyledi.

Cinsiyet meselelerinde taraf tuttukları yönündeki iddialara yanıt vermedikleri takdirde şirketlerin sürekli suçlamalarla karşı karşıya kalacağını ifade eden Noh bunun da damgalanmaya yol açacağını söyledi. Diğer yandan Noh, bu tür tepkilerle karşılaşmak istemeyen şirketlerin internetteki toplulukları sürekli takip etmek, gizli şifreler ya da anlamlar gördükleri sembolleri öğrenmek zorunda olduğunu ifade etti. Noh, "Sürekli bir sonraki sorunlu sembolün ne olacağını araştırıyorlar" dedi.

Kadınlara göre ise, şirketlerin özür dilemesi, bazı kişilerin kendini feminist olarak tanımlamaktan korkacağı bir iklim oluşumuna yol açıyor. Park, bu durumu ABD'de 1950'lerde yaşanan komünizm karşıtı histeriyle kıyaslayarak, "Yeni bir Kızıl Korkusu bu. McCarthy'cilik gibi bir şey" dedi.

FEMİNİSTLER "FEMİNİSTİM" DEMEYE KORKUYOR

Üniversite öğrencisi Lee Ye-rin ise ortaokuldan beri feminist olduğunu ama son yıllarda bu duruşunu açıklamanın imkânsız olduğunu belirtti.

Lise yıllarında yaşanan bir olayı da aktaran Lee, feminist bir arkadaşlarının kadınların medyadaki temsili konusunda bir sunum yaparken erkeklerin sözlü saldırısına uğradığını, ancak çok korktukları için arkadaşlarının arkasında duramadıklarını anlattı.

Lee, "Hepimiz ayağa kalkıp feminizmi savunacak kişinin de damgalanacağını biliyorduk" dedi.

Diğer yandan geçtiğimiz aylarda markaları hedef alan kampanyalar feministlerin de harekete geçesine neden oldu. Örneğin GS25'in kamp posteri nedeniyle özür dilemesi üzerine, feministler bu marketlerin boykot edilmesi için çağrı başlattı. Birçok kişi rakip markalardan alışveriş yaptığı fotoğrafları sosyal medyada paylaşıp takipçilerine GS25'ten uzak durma çağrısı yaptı.

ŞİRKETLER ORTA YOLU BULMALI

Cinsiyet savaşının yakın gelecekte sona ermesini pek olası görmeyen uzmanları şirketlerin orta yolu bulmasını ve imajlarını zedeleyecek kavgalardan kaçınmasını tavsiye ediyor.

Noh, şirketlere çalışanlarını cinsiyet hassasiyetleri konusunda eğitmelerini ve fazla politize olmuş sembollerin kullanımını yeniden gözden geçirmelerini tavsiye etti.

Tartışmalara konu olan el hareketi gibi görsellerin "bir sosyal damga taşıyan karmaşık metaforlar ve semboller" olduğunu söyleyen Noh, "Bir kez bu tartışmanın içine girdiniz mi açıklama yapmak çok zor oluyor. Mesele yayıldıkça yayılıyor ve sonunda görselin tamamen kaldırılması isteniyor" dedi.

"ASIL ÖNEMLİ TARTIŞMALAR DERİNE GÖMÜLÜYOR"

Yonsei Üniversitesi'nden Prof. Park ise sorunun kökeninde, Güney Kore'deki şirketlerin çoğunluğunun günümüzün toplumsal cinsiyet meselelerini anlayamayan yaşlı erkekler tarafından yönetilmesinin yattığını belirtti. Gerçekten de LinkedIn'in Kore versiyonu olan JobKorea'nın 2020 yılında yaptığı bir araştırmaya göre, ülkenin borsada işlem gören en büyük 30 şirketinin yöneticilerinin yaş ortalaması 53.

Bu da ortada ironik bir durum olduğuna işaret ediyor. Feminizm karşıtlarının iddialarının aksine bu şirketlerin herhangi bir feminist gündemi olmaması yüksek bir ihtimal. Belki de bu yöneticiler tartışmalardan haberdar olmadıkları için bu kararları alıyor.

Parka göre, şirketleri hedef alan tepkiler, cam tavanın nasıl kırılacağı ya da evlerde görev dağılımının nasıl yönetileceği gibi cinsiyet eşitsizliği meselelerine katkıda bulunan bazı sistemik problemlerin daha da derine gömülmesine neden oldu.

Park, "Bazı önemli tartışmalar derine gömülüyor" derken yaşanan cinsiyet savaşının buzdağının suyun üzerinde kalan kısmı olduğuna işaret etti. Park, "Bu parmaklarla alakalı bir kavga değil" diye konuştu.

CNN International'ın "Why a hand gesture has South Korean companies on edge" başlıklı haberinden derlenmiştir.