Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Türkiye, Akdeniz’de yuvalayan iki deniz kaplumbağası türüne ev sahipliği yapıyor. Bunlardan ilki herkesin caretta caretta olarak bildiği iribaş deniz kaplumbağası. Diğeri ise denizlerimizde sık gördüğümüz ama çoğumuzun tanımadığı yeşil deniz kaplumbağası olarak bilinen chelonia mydas... Ege ve Akdeniz, bu iki tür için oldukça önemli… Burada yuva yapıp besleniyorlar ve en önemlisi de nesilleri tehlike altında…

Fakat son iki yıldır deniz kaplumbağaları ısırma vakalarıyla gündeme geliyor. Özellikle geçtiğimiz yıl Bodrum’un Orak Adası’nda gerçekleşen olay gündeme gelmişti. Altı kişi caretta carettaların saldırısına uğramıştı. Yakın zamanda da Muğla, Mersin ve Antalya’da da benzer olaylar gündeme geldi. En son ise Fethiye’de Göcek sahilinde denize giren bir vatandaşı, caretta caretta bacağından ısırdı.

Yıllardır sahil kasabalarında kaplumbağalarla iç içe yaşayıp böyle sorun yaşamayanlar, son yıllarda ısırma haberleriyle tedirgin olmaya başladı. Bu tedirginliğin içinde kaplumbağalar için endişelenenler, kendi sağlığı için endişe eden tatilciler ve turizmin olumsuz etkilenmesinden korkan turizmciler de yer alıyor.

* Peki Caretta carettalar neden ısırma eylemini son yıllarda şiddetlendirdi?
* İnsanların caretta carettaların bu denli agresifleşmesinde rolü var mı?
* Deniz kaplumbağalarının bulunduğu bölgelerde nelere dikkat edilmeli?

Pamukkale Üniversitesi’nde Öğretim Üyesi ve Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi Başkanı Prof. Dr. Yakup Kaska ve çevre-ekoloji avukatı olan aynı zamanda da caretta carettalar konusunda araştırmaları bulunan Arif Ali Cangı hurriyet.com.tr’ye önemli bilgiler verdi.

TEKNE TURLARI BUNUN ÖNÜNÜ AÇTI!
‘KAPLUMBAĞALARI ASLA ELLE BESLEMEMEMİZ GEREKİYOR’


Prof. Dr. Yakup Kaska, ısırma vakalarında sadece iribaş deniz kaplumbağası olarak bilinen caretta carettaların olduğunu, yeşil deniz kaplumbağasının ısırma vakalarında rolü olmadığının altını çiziyor. Bunun da ana nedenini yeşil deniz kaplumbağası otçul, iribaş deniz kaplumbağası ise etçil olması diye açıklıyor ve ekliyor:

“Bu nerede önem kazanıyor? Kaplumbağaların beslenmesinde. İribaş deniz kaplumbağasını etle, yengeçle, balıkla besleyebilirsiniz ama yeşil deniz kaplumbağası bu yiyeceklere ilgi göstermez. İribaş deniz kaplumbağasının bu özelliğini keşfedenler maalesef bunu kullanmaya başladı. Kaplumbağaları asla elle beslemememiz gerekiyor.”



Prof. Dr. Yakup Kaska, kaplumbağaları görmek isteyen turistlere yönelik turların yapılmaya başlanmasının bu durumu arttırdığını söylüyor. Kaska, "Normalde insan ve tekne gördüğü zaman uzaklaşması gereken caretta carettalar, sürekli olarak o bölgede bulunmaya başladılar" diyor.

“Bu hayvanlar hazır yeme alışıp, bölgelerini korumaya başladılar. Tabi bu bölgeler aynı zamanda insan kullanımının fazla olduğu, çok sayıda teknenin bulunduğu, balıkçılığın yapıldığı alanlar. Ayrıca çok sayıda deniz kaplumbağası bu etkiler nedeniyle yaralanıyor. Tüm bunlar hayvanlar üzerinde stres yaratıyor. Bunun üzerine, kaplumbağaları sevmek için onların üstüne giden insanları da eklediğimizde kontrolden çıkmış durum ortaya çıkıyor ve kendini koruma içgüdüsü ile kaplumbağaların ısırdığını görüyoruz.

‘SU YÜZEYİNE ÇIKAN KAPLUMBAĞA GÖRÜNCE PANİK YAPMAYIN’

Prof. Dr. Yakup Kaska, beslememek dışında yapılması gereken en önemli şeylerin başında doğaya organik de olsa hiçbir atık atılmamalı diye uyarıyor. Kaska, inorganik atıklar canlıların ölümüne ve yaralanmasına yol açarken, organik atıklar kirliliğe ve aynı zamanda deniz kaplumbağaları için pasif beslenme noktaları oluşmasına neden oluyor diye de ekliyor.

“Ayrıca kaplumbağalar akciğer solunumu yaptığı için nefes almak adına deniz yüzeyine çıkmak zorundalar. Yukarıya doğru gelen bir kaplumbağa görürseniz panik yapmayın ve üstüne doğru gitmeyin. Kaplumbağa nefes alıp tekrar denize geri dalacaktır. Bu temel şeyleri yaptığımızda bize kalan, bulunduğunuz bölgeyle ilgili koruma tedbirlerine uymak ve bu kurallara saygılı şekilde tatilimizi geçirmek.” 

CARETTA CARETTALAR REHABİLİTE EDİLİYOR


Bu noktada akla gelen sorulardan biri de ısırma eylemi gerçekleştiren caretta carettanın olduğu bölgede olay sonrası atılan adımların olup olmadığı? Prof. Dr. Yakup Kaska, ısırma eyleminden sonra rehabilite sürecinin olduğunu söylüyor.

“Isırma eylemi gerçekleştiren caretta carettanın bilindiği durumda bir yarasının olup olmadığı kontrol ediliyor veya belli süre deniz içi kafeslerinde gözetim altında tutularak doğal beslenme süreci takip ediliyor.”



‘BİZİM ONLARLA BARIŞI BOZMAMIZ, BU TÜR OLAYLARIN YAŞANMASINA YOL AÇIYOR’

Arif Ali Cangı, caretta carettaların denizde yaşayan ve sadece yumurtlamak için karaya çıkan canlılar olduğunu, insanoğlunun yerleşme ve çoğalma kapasitesi yüzünden en önemlisi de ışık kirliliği nedeniyle sayılarının azaldığını söylüyor.

“Yeryüzünde doğaya, ekosisteme zarar veren neredeyse tek canlı, insan... Diğer canlılar ihtiyacı kadarını alıp, ihtiyacı olan kadar zarar verebilir. Aslında en zayıf tür olan biz insanlar, her şeye hakkımız olduğu, her şeyi yapabileceğimiz kibri içindeyiz. Doymak bilmeyen hırsımızla başka canlılara yaşama şansı vermiyoruz. Caretta carettaların agresifliğinin nedeni de bu olsa gerek… Onun yaşam alanına müdahale ederseniz, o da içgüdüsel olarak saldırıya geçer. Yani bizim onlarla barışı bozmamız bu tür olayların yaşanmasına yol açıyor.

KORUMA ALANLARININ İNSAN FAALİYETİNE KAPATILMASI GEREKİYOR

En son Antalya Belek'te 62 caretta caretta yavrusunun kumsala konulan ahşap yürüme bandının altında kaldığı olayda, iki otele toplam 482 bin 790 lira idari ceza uygulandı. Yine birkaç gün önce bir vatandaş ATV türü araçla kumsala girdi ve yavru caretta carettaları ezdi. Peki nasıl oluyor da üreme kumsalında bu kadar bilinçsiz bir şekilde hareket edilebiliyor? Normalde bu alanlar işaretlenmiyor mu?

Çevre ekoloji avukatı Arif Ali Cangı bu konuda Çevre Kanunu’nun 9’uncu maddesine göre koruma altına alınması gereken türlerin korunması gerekiyor diyor ama koruma bölgelerinde yeterli denetimin olmadığının altını çiziyor.

“Kimi bölgeler özel koruma bölgesi ilan ediliyor. Örneğin en önemli caretta caretta üreme kumsalı olan İztuzu Plajı’nı da içine alan Köyceğiz-Dalyan Özel Çevre Koruma Bölgesi… Fakat kimi bölgelerde böyle bir koruma kararı yok ayrıca koruma bölgelerinde de yeterli denetim yok… Diğer yandan gündüz insanlar gece kaplumbağalar tarafından kullanımı olan yerlerde de koruma olmadığı ortaya çıkmış durumda… Gerçekten koruma isteniyorsa, tamamıyla insan faaliyetlerine kapatılması gerekiyor.



Prof. Dr. Yakup Kaska ise son yaşanan otel olayıyla ilgili, otellerin başta Deniz Kaplumbağaları Araştırma, Kurtarma ve Rehabilitasyon Merkezi olmak üzere, ilgili yerleri arayıp “Biz de yuva var gelin kafesleyelim ya da koruma altına alalım” diye bilgi verdiklerini söylüyor. Ama Kaska, son olayda otellerin bunun yapmadığının altını çiziyor.

“Bizler çalıştığımız Dalyan, Sarıgerme ve Fethiye kumsallarında yuvaların üzerine kafesler koyuyoruz ve üzerinde de uyarıcı yazılarımız oluyor. Bu kafesleri de sürekli kontrol ediyoruz ve yanlışlıkla yeri değişip üzerine bir şey koyulmaması için gece gündüz çalışıyoruz. Ayrıca otellerin kumsalda her türlü düzenlemelerini nisan ayı sonuna kadar tamamlamalarını istiyoruz. Bunu dikkate alanlar kadar ne yazık ki umursamayanlar da var.”

KORUMA ALTINA ALINAN CANLILARA MÜDAHALE ETMEK SUÇ

Peki koruma altına alınan caretta carettaları beslemek ya da müdahale etmek gibi haller suç sayılıyor mu?

Prof. Dr. Yakup Kaska, deniz kaplumbağalarının doğal yaşamına müdahale yapılan her durumun suç sayıldığını söylüyor.

“Örneğin, Muğla Valiliği ilgili kurum ve kuruluşlara besleme yapılmaması yönünde uyardı. Belediyeler de zabıtaları aracılığıyla ilgili durumlar tespit edildiğinde cezai müeyyide uygulayabilirler. Ayrıca genel bilgiler ve uyulması gereken kurallardan oluşmuş bilgileri de levha olarak yuvalama kumsallarındaki her otelin önünde dikilmesinde fayda var.”

Avukat Arif Ali Cangı da koruma altına alınan canlılara müdahale, idari yaptırımı gerektiren suçtur diyor ve ekliyor:

“Bunun için o bölgenin bağlı olduğu Çevre Şehircilik İl Müdürlüğü’ne ya da doğrudan Çevre Şehircilik Bakanlığına başvurulmalı. Şayet müdahale çevreyi kirletme şeklindeyse Türk Ceza Kanunu’nda 181. ve 182. maddeler uyarınca çevreyi kirletme suçlaması ile cumhuriyet savcılıklarına suç duyurusunda da bulunulabilir.”