Geçen haftalarda etrafımdaki birçok ağaç çiçeklendi.  Normal şartlar altında bu zamanlarda açmaması gereken birçok çiçek de havaların güzelliğine aldanıp topraktan erken çıktı. Yağışsız ve sıcak günler devam ettikçe birçoğu bu kervana katılacak. Binlerce yılda oluşan dengenin bu kadar keskin bir şekilde bozulmasının zincirleme bir bedeli olacak. Bu bedeli de savunmasız ve çaresiz canlılar ödeyecek. Kuruyan sulardaki balıklar, kurbağalar, kış uykusuna halen yatamamış olan ayılar, hayatı birkaç çiçek türüne bağlı kelebekler ve daha niceleri... 

Niğde Üniversitesi, Biyoloji bölümü öğretim görevlisi Prof. Dr. Ahmet Karataş havaların sıcaklığının birçok canlı için ‘kıyamet alameti’ olduğunu söylüyor: “Yaşadığım il, Niğde’de bu mevsimde hava sıcaklıkları -3 ile -5 derece aralığında olurdu. -10’lar bile bugünler için olağandı. Ancak gelin görün ki sıcaklık bugün 18 derece. Nereden bakarsanız bakın, normalle şu anki sıcaklıkların arasında 20 derecelik bir fark var.”

Karataş bu durumun zincirleme bir etki yaratacağının altını çiziyor: “Donmuş toprak örtüsü soğanlı bitkiler için önemli. Bu bitkilerin hayat döngüsünde önemli bir rolü var. Sıcak havalar bunu da tehdit ediyor. Kelebek ve böcekler için de... Birçok kelebek türünün hayatı birkaç bitkiye bağlıdır. Örneğin Apollo kelebeği sedum bitkisinden besleniyor. Sedum yoksa Apollo kelebeği de yok. Bu yıl, nisan ve mayıs ayında kelebek ve böceklerin ne kadar az olduğundan anlayacağız anormalliğin boyutunu.”

Sıcaklık ortalamalarının iki derece yükselmesi zincirleme bir reaksiyon yaratıyor.

Son 50 yılın mağdurları balık ve kurbağalar

Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. İskender Gülle de son 50 yıl içinde balık ve kurbağaların en çok zarar gören canlılar olduğunu söyleyerek “Bunların yüzde 70’i yok oldu” diyor. Gülle, sulak alanlardaki kurumanın ya da suların çekilmesinin tüm canlılar için ‘kelebek etkisi’ yaratabileceğini anlatıyor: “En fazla göz ardı ettiğimiz konulardan biri geçici sulak alanlar. İlkbaharda eriyen karların ve yağmurların suyunu toplayarak üç-beş aylık birikinti oluşturan bu alanlar birçok canlının yaşam döngüsünde kritik öneme sahip. Birçok böceğin de yaşam döngüsünde sulu dönem vardır. Örneğin yusufçuklar ve kelebekler bu geçici suları kullanır. Tehlike bununla da sınırlı değil. Kuraklıktan karasal canlılar da etkileniyor. Keklik, dağkeçisi bir yerden su bulup içmek zorunda...”

Arılar erken yaşlanıyor

Çevre ve Arı Koruma Derneği (ÇARIK) Yönetim Kurulu Başkanı Şamil Tuncay Beştoy, arılarla çiçeklerin uygun zaman ve yerde buluşmasının her geçen yıl zorlaştığını ifade ederek bu yılın ciddi bir krize neden olabileceğini anlatıyor:

“Anadolu armudu ve elmanın 700-1000 saat arası kışlaması lazım. Buna ihtiyacı var. Bu havalarda uyuyamıyorlar ve metabolizmaları altüst oluyor. Birçok bitki için bu durum geçerli. Karın zamanında yağmaması, havanın soğumaması bitkilerin yanlış zamanda çiçek açmasına ve ne yazık ki dölleme olmadan çiçeklerin dökülmesine neden oluyor.

Bu durumun arılar için bir ayrı bir boyutu var. Arılar erken yaşlanıyor. Bunun faturasını üç yıl sonra net bir şekilde hep birlikte göreceğiz.”