Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Karşılaştıkları uyaran sayısı artıyor. Tüm bu farklılıklar, ilişki kurarken izlediğimiz yolları etkiliyor. Her ailenin ve kültürün gelenekleri, sahip çıktıkları kuralları olur. Bazı sınırlar değişen koşullara göre yeniden şekillendirilir. Değişime ayak uydururken kendini korumak, gelen değişimleri kabullenmeyi de kolaylaştırır. 




Peki, ebeveyn değişen dünyayı göz ardı edip çocuğundan kendi küçüklüğündeki gibi davranmasını beklediğinde ne oluyor? “Beni anlamıyorlar!” Çocuk ve ergenlerin en sık dile getirdikleri serzeniş de bu oluyor. Onlar kendi gerçekliklerinin anlaşılmadığını hissediyorlar. 




Bu, onların ebeveynlerinden uzaklaşmalarına, çatışmaların artmasına sebep oluyor. Bu uzaklaşmadaki makas açıldıkça kimse birbirini duyamıyor. Duyulmadıkça da bağırmaya başlıyorlar. Anlaşılmamışlığa yalnız hissetmek de ekleniyor. Böylece çocuklar ya da ergenler bir sorun yaşadıklarında onları “anlamayan” ebeveynleriyle konuşmuyor, onların fikirlerini veya desteklerini almıyorlar. Ebeveynleri olarak yetişkinlerin çocukları ile kıyaslandığında tecrübeleri elbette daha fazla. Çocuklardan ebeveynlerini çoğu zaman duymaları ve onlara ayak uydurmaları bekleniyor.




 Peki, bazı zamanlarda ebeveynler ve çocuklar rolleri değiştirse ne olur? 




Çocuğun dünyasını örneğin sosyal medyayı ya da bilgisayar oyunlarını bilmeyen ebeveyn, çocuğundan ona bunları öğretmesini istese işler nasıl ilerler? Paylaşımlar artmaz mı? Kontrol etmek kolaylaşmaz mı? Ebeveyn öneride bulunduğunda “Ama öyle değil, sen bilmiyorsun.” cümlesini duyma ihtimali azalmaz mı? Çocuklardan beklenen, ebeveynleri eski bir hikâye anlattıklarında merakla dinlemeleridir. Aynı merakı çocuğunun ilgilendiği bir oyuna ya da videoya göstermenin ne çok destekleyici tarafı olur.