Başbakan Erdoğan, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) 70. Mali Genel Kurulu'nda yaptığı konuşmaya, toplantının Türkiye'ye ve ekonomiye hayırlı olmasını dileyerek ve Türk ekonomisine verilen katkılardan dolayı teşekkür ederek başladı.

Konuşmasının başında Soma'daki maden faciasında hayatını kaybeden 301 işçi için Allah'tan rahmet ve ailelerine, millete başsağlığı dileyen Erdoğan, TOBB'a Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ve ekibinin Soma ziyareti ve başlatılan yardım kampanyasından dolayı şükranlarını ifade etti.

Başbakan Erdoğan, Türkiye genelindeki tüm oda, borsa ve birliklere, reel sektörün tüm temsilcilerine, işverenlere, sanayicilere ve esnafa Soma'ya verilen maddi ve manevi destek
nedeniyle teşekkür etti.

Soma'daki kazanın ardından Türk milletinin örnek bir dayanışma sergilediğini, geçmişte yaşanan pek çok acı hadisede olduğu gibi Soma kazasında da milletin bir ve bütün olduğunu vurgulayan Erdoğan, yürekleri dağlayan bu acının yasının hep birlikte tutulduğunu kaydetti.

Toplumun her kademesinde, her sektörde, nefes alıp verilen her yerde ve ortamda milletin vakar içinde birbirine kenetlendiğini, hem acıyı kendi acısı gibi sahiplendiğini hem de acıyı azaltmanın
gayreti içine girdiğini belirten Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"77 milyon içinde acılardan fırsat devşirmeye çalışanlar, milletin hissiyatını yaralayanlar da oldu. Ancak milletin basireti ve feraseti bütün bu olumsuzlukları bastırmaya yetti. Cenazelerimizi çıkardık, şehitlerimizi defnettik. Şimdi önümüzde bir kaç önemli husus var. Birincisi bu hadisenin tüm boyutlarıyla aydınlatılması gerekiyor. Kazayla ilgili idari ve adli soruşturmalar başladı. İnşallah yapılan incelemeler, soruşturmalar neticesinde hem kazanın sebebi tam olarak aydınlatılacak hem de ihmali, sorumluluğu olanlar bunun hesabını vereceklerdir. Hükümet olarak bu hadisenin bizzat takipçisiyiz ve takipçisi olmaya devam edeceğiz. Hiçbir ayrıntı atlanmayacak, hiçbir detay gözden
kaçmayacak, kaçırılmayacak. Hiçbir noktanın üzerinin örtülmesine asla izin verilmeyecektir.

Bir başka önemli konu, şehitlerimizin geride bıraktıkları aileleri. Hiç kuşkusuz ne yaparsak yapalım, o canlar, o gençler, o yarım kalmış hayatlar geri gelmeyecek. Ancak geride kalanları biz, tüm şehitlerimizin yakınları gibi kutsal bir emanet olarak değerlendiriyor, onların geleceklerini kendi derdimiz, meselemiz olarak görüyoruz. Şehitlerimizin yakınlarının acılarını hafifletmek, onları teselli etmek adına bu adımları atıyoruz. Bir tek şehit yakınımızın dahi mağdur olmaması için gelecekle ilgili endişe taşımaması için dün Bakanlar Kurulumuzda meseleyi etraflıca ele aldık. Gerekenleri yapacak, yardımları koordine edecek, şehitlerimizin emanetleri bu adımlar sayesinde bir nebze
rahatlayacak, inşallah bir nebze teselli olacaktır."

"Mevzuata aykırı işleyiş varsa, tespit ediyorsak yaptırımları uygularız"

Soma'daki maden faciasının ardından iş sağlığı ve güvenliği konusunun üzerinde durulması gereken en önemli nokta olduğuna vurgu yapan Başbakan Erdoğan, iş dünyasının çatı örgütü olan TOBB'un Genel Kurulu'nda bu konunun en önemli gündem maddesi olmasına ilişkin temennisini dile getirdi.

Erdoğan, TBMM'de, dün, konunun enine boyuna tartışıldığını ve araştırma komisyonu kurulmasına karar verildiğini anımsattı.

Türkiye ekonomisinin hızla büyüdüğünün, ekonominin hacminin, üretimin, ihracatın ve istihdamın da her yıl arttığının altını çizen Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Burada açık açık ifade etmek durumundayım, ekonomi büyürken, üretim, yatırım, istihdam artarken çalışma hayatı koşullarının buna paralel bir gelişme göstermediğini hepimiz biliyoruz, görüyoruz ve yaşıyoruz. Güvenlik, özellikle de iş güvenliği ve sağlığı, işverene ilave maliyet yüklüyor ve ne yazık ki bu konuda ciddi ihmaller yaşanabiliyor. İş sağlığı ve güvenliği konusunda devletin, hükümetlerin yapacakları bellidir. Biz yasaları, mevzuatı çıkarırız, denetimleri de yaparız. Yasalara, mevzuata aykırı bir işleyiş varsa, bunu tespit ediyorsak buna karşı da yaptırımları uygularız. Bunun ötesi artık işverenin, iş yerinin ve çalışanın sorumluluğu altındadır."

"Tedbir pahalıdır, maliyetlidir"

Başbakan Erdoğan, trafikteki her aracın belli süreler içinde muayeneden geçme, araçlarda ilk yardım çantası, yangın söndürme tüpü gibi ekipmanların bulundurulmasının zorunluluğuna işaret ederek, "Ama bazı vatandaşlarımız araçlarını muayeneye götürmeden önce gidip eşden dosttan ilk
yardım çantası, yangın tüpü ödünç alıyorlar, muayeneye giriyor sonra sahiplerine bu cihazları teslim ediyorlar. Trafikte bir sorun yaşandığında da maalesef o cihazların eksikliği ağır can kayıplarına yol açabiliyor" dedi.

Bunun hayatın her alanında, her yerde farklı şekillerde yaşandığına dikkati çeken Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tedbir pahalıdır, maliyetlidir ama işte görüyoruz ki tedbirin eksikliği çok daha pahalı, çok daha maliyetli olabiliyor. Şu anda dünyadaki hemen her ülke savunma sanayine trilyonlarca dolar kaynak aktarıyor, çoğu savunma sanayi aracı bir kez dahi kullanılmadan belki çürüyor, atılıyor. Ama başınıza gelmesi muhtemel bir saldırıya karşı her an hazır, her an müteyakkız, tedbirli,
donanımlı olmanız gerekiyor. Şu anda herhangi bir savaş yok vesaire gibi temennilerle siz hazırlıksız olamazsınız. Bütün tedbirleri almak zorundasınız.

Tevekkül asla ve asla tedbirsizlik anlamına gelmez. Kaza ve kadere iman asla ve asla her şeyi akışına bırakmak, tabii mecrasına bırakmak, tedbiri elden bırakmak anlamına gelmez.

Tayyip Erdoğan, kaza ve kadere iman eder, kaza ve kadere iman edenlerin şu topluluk içerisinde kahir ekseriyette olduğunu da biliyorum ama buna inanmayanların olduğunu da biliyorum. Toplumda birçok köşe yazarlarının bununla alay ettiklerini de gördük ve görüyoruz. Benim işveren kardeşim de çalışan işçi kardeşim de en kötü ihtimali düşünmek, en kötü ihtimale karşı tedbiri mutlaka almak zorundadır."

"Hiçbir şey eskisi gibi olamaz"

Yaşanan facianın ardından Türkiye'de hiçbir şey eskisi gibi olamaz. Çok acı, bedeli çok ağır olan bir hadise yaşadık, bunun artık minimize olması noktasında hep birlikte çalışmalıyız ve çalışacağımıza da yürekten inanıyorum.

Bizim eleştiriden korkumuz yok, hukuk içinde yapılan gösteriden, ifade özgürlüğünden asla endişemiz yok, ama eleştiri, protesto, gösteri hakkı adı altında eğer demokrasimiz, milli irade, ekonomi hele hele istiklalimiz hedef alınıyorsa kusura bakmayın buna biz de müsaade etmeyiz,
sizlerin de müsaade etmeyeceğine inanıyorum."

Cumhurbaşkanlığı seçimi

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili de, "Cumhurbaşkanlığı seçimleri hepimizin gündemindeki konular arasında. Ne diyor başkan, 'sivil bir cumhurbaşkanı' diyor. Sen nesin, sivil değil misin? Hadi aday ol, ben de sivilim. Sayın Demirel sivil değil miydi, Turgut Özal sivil değil miydi, Sayın Sezer sivil değil miydi? Siz, siville neyi ifade ediyorsunuz? Hala apoletli arıyorsanız o ayrı mesele, ama eğer sivil arıyorsanız kusura bakmayın biz demokratik, parlamenter sistem içerisinde sivil milli iradeyi temsil edenleriz, bundan da hiçbir zaman gocunmayacağız" dedi.

Anayasa değişikliği

Başbakan Erdoğan, Anayasa Uzlaşma Komisyonunun 60 maddede uzlaştığını anımsatarak, "60 maddede uzlaşma var, Sayın Başkan diyor ki biz bunu çözmeye hazırız, diyor. Kendilerine arkadaşlarımı gönderiyorum, o zaman 47'deydi, dedik ki, 'buyurun biz hazırız, hadi gelin bunu yapalım.' Beyefendi bunu kabul etmedi. Dedi ki '4 partinin 4'ünün de buna katılması lazım. İkimizin oyları buna yetiyor, gelin bunu hemen yapalım. Hemen yapalım. Şimdi ise 60 madde var, buyurun 60 maddeyi hadi gelin birlikte yapalım. Yani MHP'yi, HDP'yi niye bekliyoruz. İkimiz beraber bunu yapalım" dedi.