Bakan Kurum, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2021 yılı bütçesi üzerine milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Daha güzelini ve doğrusunu yapabilmek için eleştirilere açık olduklarını belirten Kurum, AK Parti'nin 18 yıl boyunca tüm çevre politikalarını, şehircilik anlayışını, projelerini, stratejilerini kadim medeniyetten aldığı değerler doğrultusunda şekillendirdiğini ve uyguladığını söyledi.
Şehirleri, doğanın ve çevrenin bir parçası olarak gördüklerini dile getiren Kurum, "Şehirler çevrenin ve doğanın içine doğmuştur. Dolayısıyla şehrimizde attığımız her adımı yüksek bir çevre hassasiyetiyle atıyoruz." dedi.

Yaptıkları tüm inşa faaliyetlerinin, konutların, iş yerlerinin, kamu binalarının sıfır atık uyumlu, yalıtımlı, enerji verimli, akıllı ve çevreci binalar olduğunu belirten Kurum, ayrıca şehirlere nefes aldıran 300'e yakın millet bahçesi yaptıklarını ifade etti. Çevre konularına fazla vakit ayrılmadığına ilişkin eleştirilerin geldiğini belirten Kurum, konuşmasının yüzde 40'ını çevreye ayırdığını dile getirdi. Şehirlerde, illerde yapılacak her projeye destek vermeye çalıştıklarını vurgulayan Kurum, kimseyi ayırt etmediklerini, 81 ili ve 83 milyon vatandaşı ayırt etmeden çalışmalarını sürdürdüklerine dikkati çekti.

KENTSEL DÖNÜŞÜM TEPKİSİ

Hiçbir belediye başkanının veya milletvekilinin talep ettiği görüşmeyi yapmadığını iddia edemeyeceğini ifade eden Kurum, "Bundan sonraki süreçte de aynı anlayışla sürecimizi devam ettireceğiz. Bakın, 'Bu siyaset üstü bir mesele.' diyoruz ve 'Bu çerçevede yaklaşmamız gerekir.' diyoruz. Sanki kentsel dönüşümü, deprem dönüşümünü Bakanlığın sadece yapması gereken bir iş olarak görmekte haksızlıktır. Bu işin bir tarafının siyaset olduğu, bir tarafının belediyeler olduğunu, bir tarafının vatandaşımız olduğunu ve diğer bir tarafının da Bakanlık olduğunu hiçbir zaman göz ardı etmemeliyiz." değerlendirmesini yaptı.

Bazı belediyelerden çalışmaların geldiğini, bazılarından ise ulaşmadığını söyleyen Kurum, "Biz gelmiş gibi bizim yapmış olduğumuz tespitler çerçevesinde çalışmalarımızı yürütüyoruz. Hiçbir belediyemiz, 'Ben riskli bina tespiti yapamam, riskli bina yıkımla ilgili yetki yoktur.' demesin. Bütün belediyelerimizin ve belediye başkanlarımızın yıkımla ilgili de binanın hasarlı, riskli olduğunun tespitine ilişkin de yetkileri vardır. Bugün verilmiş yetki değildir. Rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal zamanında verilmiştir. El birliği içerisinde bu süreci yönetmek zorundayız." ifadelerini kullandı.

Yıllık kentsel dönüşüm hedeflerine ilişkin verileri paylaşan Kurum, bunlar doğrultusunda çalışmaların sürdüğünü, gerekli yardımların da devam ettiğini aktardı.

"ÇEVRECİLİK DERSİ VERMEYE ÇALIŞANLARIN KIRKLAR DAĞI'NIN NE HALE GETİRDİĞİNİ BİLİYORUZ"

Giresun'daki sel felaketi sonrası mahsur kalanlara kepçe üzerinde ulaşmasına ilişkin bir soru üzerine Bakan Kurum, şunları kaydetti:

"Giresun sel felaketini, alışık oldukları üzere, yine tamamen bağlamından koparıp, 'Çevreye saygınız olmadığında böyle kepçeye binersiniz.' diyor. Biz kimlerin bu milletin ödediği paralarla hain emellerini gerçekleştirmek için kepçeye bindiğini, o kepçeyle kimlerin çukurlar kazdığını, sonra kepçeyle kazdıkları o çukurlara kimlerin gömüldüğünü biliyoruz. Bizi çevreci olmamakla suçlayanların çevreciliklerini gördük. Şaşkınlık içerisindeyiz. 'Hepsi birbirinden daha çiçek çocuklar' olarak takdim edilen eli kanlı ihanet çetesi mensuplarının, çevreciliğini de şehircilik anlayışını da biz Doğu'nun, Güneydoğu'nun bütün sokaklarında gördük. Milletimiz gördü. Bölgedeki kardeşlerimiz gördü. "

Ulusal ve uluslararası her alanda büyük bir cesaretle dünyanın, ülkenin, doğanın, çevrenin ve insanlığın haklarını müdafaa eden bir Türkiye bulunduğunu anlatan Kurum, şöyle dedi:

"Çevrecilik dersi vermeye çalışan anlayışınızın Kırklar Dağı'nı ne hale getirdiğini hepimiz biliyoruz. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesini sadece yapmış olduğunuz bu hizmetlerle, sizin hizmet anlayışınız bu, 100 milyon lira zarar uğrattınız. Bu mudur çevrecilik anlayışı? Biz sizin çevrecilik anlayışınızı da, şehircilik anlayışınızı da çok iyi biliyoruz. Bu ülke için, Kürt kardeşlerimiz için, onların geleceği için yaptığınız tek bir hizmet, attığınız tek bir adım yok, taşıdığınız tek bir iyi niyet yokken kalkmış bize, çevrecilikten, belediyecilikten söz ediyorsunuz. Bizden istifayı ancak, bize bu görevi tevdi eden ister ve istediği zaman da alır. Bizim gayemiz milletimizin kalbinde, gönlünde olmaktır, bu ülkede hoş bir seda olarak kalmaktır. Ne biz, ne de herhangi bir bakanımız koltuk, makam, mansıp heveslisi değiliz."

"KENTSEL DÖNÜŞÜM İHTİYAÇ DUYULAN YERLERDE SÜRÜYOR"

Kentsel dönüşümün ihtiyaç duyulan yerlerde yoğun bir şekilde sürdüğünü belirten Kurum, önceliğin acil yıkılan binalar olduğunu, kentsel dönüşüm yapılan alanları yoksul veya semt olarak ayırmadıklarını anlattı.

Diyarbakır'daki kentsel dönüşüm konusuna da değinen Kurum, "Başta Diyarbakır ve Güneydoğu illerimizde hainler tarafından sadece vatana ihanet değil bir de şehircilik ihaneti yaşanmıştır. Bitmedi, camilerimiz, kiliselerimiz ve diğer ibadethanelerimizi yaktılar, yıktılar, çevreye yapılan ihaneti ise ormanlarımızı yakarak gösterdiler. Tabii siz nedense bu konuda en ufak bir tepki bile vermediniz. Biz hem dağda teröristle mücadele ettik, hem düzde insanımızın evlerinin altına bile bombalar koyan terör örgütünün yol açtığı yıkımı ortadan kaldırdık. Evleri boşaltan vatandaşlarımıza yeni yuvalarını teslim ediyoruz." diye konuştu.

Yeşil ekonomi konusunda da açıklama yapan Bakan Kurum, "Sizin Yeşil ekonomi dediğiniz şey esasında, tasarruf ve üretimin aynı anda gerçekleştirildiği, bu noktada doğal çevrenin gördüğü zararın minimalize edildiği bir ekonomik modeldir. Ve yeşil ekonomi, sizin yine kasıtlı olarak çarpıttığınızın aksine, yine anladığınızın tersi olarak, yenilenebilir enerjiyi emreder. Bize yeşil ekonomiden dem vuranlara, 'İklim değişikliğiyle mücadeleniz yok, karbon vergisi, kömürdür, şudur, budur' diyenlere cevaben gururla söylüyorum. Az evvel kömürden vazgeçiyor dediğiniz Avrupa'da bugün 682 kömür santrali faaliyet yapıyor. Biz Avrupa'nın aksine bugün ülke olarak yenilenebilir enerjide adeta bir zirve yarışına girmiş durumdayız. Bugün Türkiye'nin özellikle yenilenebilir enerjide geldiği nokta, iklim değişikliğiyle mücadelemizin ve çevreci bir ekonominin en önemli göstergelerinden biridir. Bugün ülkemizin yenilenebilir enerjide kurulu gücü 2011'den bugüne 19 bin megavattan 45 bin megavatın üzerine çıkmıştır. Bu alanda, Avrupa'nın 6'ncı dünyanın 13'üncü ülkesiyiz. İnşallah bu alanda 1'inci olacağız. Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle ağustos ayında Türkiye'nin ilk, Avrupa ve Orta Doğu'nun tek entegre güneş paneli üretim tesisini açmanın gururunu da yaşadık." açıklamalarını yaptı.

"AKILLI OTOMOBİLDE 2022 YILINDA SERİ ÜRETİME GEÇİYORUZ"

Yerli otomobil meselesini de kapsayan "Akıllı Şehir" uygulamalarını, bölgesel ve ulusal bir ölçekte gerçekleştirmek için tüm illerin birbirine entegre olduğu yeni bir sistemi hayata geçirdiklerini belirten Kurum, şu ifadeleri kullandı:

"Yapacağımız bu çalışmalarla, sadece şehirlerimizin kendi aralarında değil, aynı zamanda o şehirde bulunan tüm sistemlerin, mekanların, eşyaların ve hatta otomobillerin entegrasyonunu da sağlamış olacağız. Mesele şu anda ülkemiz ilk yerli ve akıllı otomobilini üretme melesi, inşallah 2022 yılında seri üretime geçiyoruz. Akıllı otomobil tanıtılırken şöyle bir ifade kullandık, 'Türkiye'nin yerli otomobili akıllı bir otomobildir. Sürücüsünün kullandığı tüm mekanlarla entegredir.' İşte bu entegrasyonu sağlayabilmek adına Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızla birlikte gerekli olan şarj istasyonlarının altyapılarını inşa edecek, navigasyon uygulamalarını geliştiriyoruz.
Yine yerli otomobil projemizi yakından ilgilendiren elektrikli şarj istasyonlarının kurulumu noktasında da mevzuat çalışmaları yapıyoruz. Otopark Yönetmeliği'yle bölge ve genel otoparklarla, AVM'lere ait otoparklarda her 50 park yerinden en az biri elektrikli araçlara uygun olacak. Şarj ünitesi bulunacak. Geçtiğimiz Haziran ayında elektrikli şarj istasyonlarına ilişkin yeni düzenlemeler getirdik. Buna göre de şarj istasyonlarının otoparklarda, AVM'lerin otopark alanlarında, akaryakıt istasyonlarında ve imar planlarında müstakil olarak kurulmasını sağladık. Ayrıca 2023 yılından sonra konutlarda da elektrikli şarj istasyonlarının kurulması ile ilgili mevzuat çalışmalarımız da devam ediyor. Bu sayede tıpkı şehirlerimiz gibi, mekanların da araçların da birbiriyle uyumlu olduğu bir şehircilik anlayışını ortaya koymuş oluyoruz. Yakında benzin kullanmayacağız derken Almanya'yı öven vekil, ayını Alman gazetelerinin Türkiye'nin Tesla'sı dediği yerli otomobilimize dair haberle bihaber olması da önemli bir ayrıntıdır."