Bakan Koca, Güvenlik ve Acil Durumlar Koordinasyon Merkezinde düzenlenen bölge değerlendirme toplantısının ardından gazetecilerin sorularını cevapladı. Grip aşısına olan taleple ilgili yöneltilen bir soruyu cevaplayan Bakan Koca, bu yıl dünya genelinde grip aşısına ilgi ve talebin olduğunu gördüklerini, üretim yapan firmaların sayısının da arttığını söyledi.

Tüm dünyada bu kapasitede toplamda yüzde 20 oranında bu yıl artışın yaşandığını ancak talebin bundan daha fazla olduğunu söyleyen Koca, Türkiye’de ise bu anlamda geçen yıl talep ettikleri aşıdan daha fazlasını tedarik etmek üzere yoğun bir çaba içinde olduklarını dile getirdi. Geçen yılların 3-4 katı oranında bu tedariği sağlama noktasında bir sonuç elde etmiş olacaklarını aktaran Koca, "Önemli olan herkesin grip aşısını yapmak zorunluluğu içinde olmadığını bilebilir olmamız.

Bununla ilgili bilim kurulumuz ’grip aşısı kimlere yapılmalı’ şeklinde bir çalışma yapıyor. Bunu önümüzdeki günlerde ya da bir iki hafta içerisinde açıklamış oluruz. Özellikle riskli olan, mutlak yapmasını düşündüğümüz hastalarımıza yapma noktasında bir sorun olmadığını söyleyebilirim. Bölge için de yaşlı nüfusun çok yüksek olmadığını, yüzde 4.8 oranında olduğunu biliyoruz. Bölgede de bu anlamda riskli hastalarımıza grip aşısını verme noktasında sorun yaşamayacağımızı rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bunun dışında geçen hafta 6 ille ilgili yapılan değerlendirme sonrası yüzde 30 ile 70 arası değişken oranda hasta sayısının azaldığını ifade etmiştim. Bu hafta boyunca yine bütün illerimizde bu azalışın kısmen de olsa devam ettiğini, kimisinde sabit kaldığını ama yükselen biri ilimizin olmadığını söyleyebilir. Altı için söylüyorum" dedi.

Bakan Koca, Diyanet İşleri Başkanlığının HeybeliAda’daki sanatoryumun devredilmesine ilişkin yöneltilen soruya ise "Burası 2005’e kadar hastane olarak kullanılan bir yerdi. 2005’ten sonra tüberküloz hastalarının oraya gönderilmesiyle ilgili bir ihtiyaç ortadan kalkmıştı ve o dönemde hastane olarak kullanımının devam etmemesine karar verildiğini biliyoruz.

2005 yılından bu yana yani 15 yıllık zaman diliminde bu binalar kullanılmıyor. Dolayısıyla kullanılabilir durumda da değil. Bu dönemde pandemi hastanesi için gündeme geldi. İstanbul’da toplam 2 bin 16 yatak kapasitesi olan iki tane pandemi hastanesini açmış olduk bu süreçte. Dolayısıyla bu hastanelerden sonra İstanbul’da şu an ilave pandemi hastanesine ihtiyacımızın olmadığını söyleyebilirim.

Bu arsanın yeri, mülkiyeti Sağlık Bakanlığı’na ait değil. Milli Emlak’ta. İki yıldan fazla zaman önce Milli Emlak tarafından Diyanet İşleri Başkanlığımıza tahsis edildiğini biliyoruz. Bizim şu dönemde pandemi hastanesine ihtiyacımız yok. İki yıl zaman diliminde Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu yere herhangi bir yatırım yapmadığını ve bir inşaat faaliyetinin olmadığını biliyoruz.

Eğer bu süreçte tahsis edilen amaç doğrultusunda Diyanet İşleri Başkanlığı değerlendirmeme noktasına bir irade beyanında bulunursa biz de bu süreçte pandemi hastanesine ihtiyacımızın olmadığını söylüyoruz ama buna rağmen böyle bir irade ortaya konulursa sağlık amaçlı değerlendirmeyi gündemimize alabileceğimizi söylemek istiyorum" cevabını verdi.

Yeni açılan hastanelere personel alımıyla ilgili de konuşan Bakan Koca, "Bu yeni hastanelerimizle birlikte personel alımı gündemimize gelebilir. Bununla ilgili çalışıyoruz. Bu dönemde de personel alımı yer yer yaptığımızı da söylemek istiyorum" dedi.

Yapılan kalabalık düğünlerle ilgili yöneltilen soruya ise Bakan Koca, şöyle cevap verdi:

"Özellikle pandeminin yaşandığı olduğu bu dönemde 83 milyon herkes tedbirlere uymak zorunluluğu hissediyor olmalı. Çünkü hiç kimsenin pandemiyle mücadelede dışarıda kalmaya hakkı olamaz. Ve özellikle sorumluluk sahibi olan kişilerin, bu milletvekili de olabilir, bürokrat da olabilir, yönetici de olabilir, sorumluluk sahibi olan kişilerin daha ciddi anlamda sorumluluğun gereğini yapabiliyor olması gerektiğini düşünüyorum.

Yani insandan insana geçen salgını giderek daha da artırabilecek olan mekanların, ortamların oluşturulmaması, bu noktada vatandaşımıza sorumluluk sahibi olan kişilerin daha çok örnek olması gerektiği kanaatindeyim. Dolayısıyla bu anlamda herkesin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek bu salgınla mücadelede yer alması gerektiği kanaatindeyim."

 Bakan Koca, dünyada yürütülen aşı çalışmalarını ise şöyle değerlendirdi:

"Almanya’da yapılan çalışma çalışmayla ilgili biliyorsunuz şu an faz-3 çalışmasına kadar gelmiş bulunuyoruz. Bu faz-3 çalışmasına Türkiye’de de başlandı. Yani dosyasının yeterli olduğu, hayvan, fare ve maymun çalışmalarının yapıldığını, faz-1, faz-2 dediğimiz insan çalışmalarının da yapıldığını ve buralarda başarılı sonuçlar elde edildiğini, faz-3’ün daha geniş insan topluluğu ve birden fazla ülkede yapılması gereken bir dönem. Onunla ilgili de Türkiye’de biliyorsunuz 10’a yakın üniversitemiz bu anlamda bu çalışmayı bakanlığımızın izin vermesiyle başlatmış oldu.

Bir diğer çalışma, bahsettiğiniz Oxford’un çalışması. Onunla ilgili bir reaksiyon geliştiği için şimdilik durduruldu. Ama önümüzdeki dönemde bununla ilgili daha net bilgiler elde etmiş olacağız. Bir diğer Türkiye’de yapılan çalışma ise Çin’de Sinovac dediğimiz aşıyla ilgili yine dosyası bizim Aşı Bilim Kurulu tarafından yeterli görülen, hayvan çalışmaları, faz-1, faz-2 dediğimiz insan çalışmaları yapılıp uygun görülen, faz-3 çalışması için de bize müracaat edildi. Bakanlık olarak faz-3 çalışmasına izin verildi.

Hacettepe Üniversitesi sorumluluğunda 10 merkezde faz-3 çalışması başlamış oldu. Bu faz-3 çalışmalarına Türkiye’de biz niye veriyoruz. Burada izin vermemizdeki temel amaç şu, faz-1, faz-2 insan çalışmaları yapılmış olan, toksik etkisi olmayan, daha geniş insan topluluğuna ve birden fazla ülkede yapılma zorunluluğu olduğu için biz burada özellikle insanımızın, Türkiye’de genetik farklılıkları dahil olmak üzere bu aşıların etkisini ayrıca bilmek istiyoruz. Çünkü ona göre reaksiyon almak istiyoruz."

Rusya’da yapılan aşıyla ilgili faz-3 çalışması için kendilerine müracaat edildiğini söyleyen Bakan Koca, "Faz-3 çalışmasıyla ilgili müracaat edilen dosyanın yeterli olduğunu, hem fare hem maymun hem faz-1, faz-2 çalışmalarının yapıldığını gördük. Bunu bize sundular. Aşı Bilim Kurulu önümüzdeki günlerde bu konuyla ilgili değerlendirmesini yapmış olur.

Muhtemelen önümüzdeki hafta Rusya’daki aşının faz-3 çalışmasına da izin verebiliriz. Ayrıca bizim Türkiye’de yaptığımız çalışmalarımız var. Toplam 13 tane aşı çalışması var. Bu aşı çalışmalarını faz-1 çalışmasına kadar gelmiş oldu ama faz-1 çalışması daha başlamadı. Önümüzdeki haftalar faz-1 çalışması başlayabilir. Ama aşının ortaya çıkması sanırım 2021’in başlarında olur.

Yani nisan, mayıs ya da haziran aylarında olabilir. Hem Pfizer, hem Çin Sinovac, hem Rusya’nın aşılarının yıl bitmeden de piyasaya verileceği kanaati taşıyorum. Bununla ilgili de ayrıca bağlantılarımızın, iş birliğimizin olduğunu da söylemek istiyorum" ifadelerini kullandı.

İHA